11 Haziran 2010 Cuma
Söz Market
söz der ki
“-Mutluluğu bulmak için âşık oluruz, mutluluğu paylaşmak için severiz...”
(...Vasat ama müthiş S.Ö.Z.’leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
Ahmet Çakar; bu kez Maradona’ya inciler diziyor;
Maradona tam bir spor şerefsizidir... Kokain kullanan bir spor şerefsizi...
FIFA’nın derhal buna çok ciddi cezalar vermesi lazım...
FIFA’nın Botox’lu yanaklarından tutup; “Bi dakka beyler ya; bu ne hale gelmiş, yanaklara botox yaptırmış, kaşları alınmış” diye sorması lazım...
bir film diyaloğu
-Neden hatalarına başarılarından daha fazla önem veriyorsun?...
“-Başarılar sadece birisi onu berbat edene kadar sürer... Hatalar sonsuza kadar kalır...” (...House M.D. dizisinden)
bizimkiler
Mevsimden dolayı hepimiz hastayız...
Ama Fatih Selek bizden biraz daha beter...
Nasıl üşütmüşse, sesi haddinden fazla kısık, neredeyse dedikleri anlaşılmıyor...
Bu yüzden birkaç gündür iletişimini elindeki kâğıt kalemle sağlıyor...
Talip’e sayfaları sormak için yine kağıda yazıp uzatıyor;
“-Senin sayfayı yolladın mı?...”
Talip; kâğıt kalemi alıp, cevap yazarken Fatih’in o hasta bedeni bile gülüyor...
Ve son notu düşüyor;
“-Sen konuşarak anlatabilirsin...”
bayrak krizi...
Yazılanlara bakılırsa Türkiye-Ermenistan arasındaki milli maçta stada Azerbaycan bayraklarının sokulmamasına tepki olarak Azerbaycan da Bakü’deki Türk şehitliğindeki Türk bayraklarını kaldırmış.
Türkiye’de stada Azerbaycan bayrağını sokmamıza FIFA izin vermemişti.
Peki, şimdi soralım.
Azerbaycan’da şehitlikteki Türk bayraklarının kaldırılmasını kim istedi?
(...Mustafa Koç-Okur/Yazar)
kadınlar & erkekler
(...Arkadaşımız Hasan Birpınar’dan “Türk Hanımı” açılımı)
-Bir adam bir bayanın karşısına geçer der ki ;
“-Ey dilberi rana!... Ey tesadüf-ü müstesna!... O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım...
Niyetim acizane-i taciz etmek değildir... Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir...
Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i izdivacınıza talibim!...”
...
-Bayan da der ki ;
“-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz...”
temel’in yeri
Avukat Temel, idama mahkûm olmuş müvekkilinin infaz öncesi yerleştirildiği hücreye gitmiş ve “Sana bir iyi, bir de kötü haberim var” demiş..
“Tamam” diye cevap vermiş mahkûm, “Kötü haber nedir..”
“-Vali infaz emrini bekletmedi.... Bu akşam 7’de
elektrikli sandalyeye
gidiyorsun...”
-Aman Allah’ım, bu bir felaket... Peki, bunun üzerine ‘iyi bir haber’ ne olabilir ki?..
“-Yetkililerle görüştüm, sana verilecek voltajı biraz düşürttüm...”
hayata dair
Başkalarına inancımız; kendimizde neye inanmak istediğimizi açığa vurur...
...
Dostun biri sana kötülük ederse, şöyle de:
“Bana ettiğini bağışlıyorum; ama kendine ettiğini, sana nasıl bağışlarım?...”
...
Köle misin; öyleyse dost olamazsın...
Zorba mısın; öyleyse dostun olmaz...
...
Kendinizi kötü sevmeniz, yalnızlığı size zindan eder...
...
Büyük borçlar insanları değer bilmeye değil, kin beslemeye yöneltir...
...
Şöyle buyurur erdem:
“İlle de uşak olman gerekiyorsa, senden en çok yararlanacak kişiyi bul...”
...
Küçük bir iyilik, unutulmazsa, kemiren bir kurt olur çıkar...
...
Kimine göre yalnızlık, hasta insanın kaçışıdır...
Kimine göre de, hasta insanlardan kaçıştır...
...
İnsanlar arasında yaşamak güçtür... Neden mi;
Susmak çok güçtür de ondan...
(...Nietzsche)
İğnelik
AMPUL VAR
Eşkıya hayâlleri,
Açılımla yüz yüze...
Aldılar sinyalleri,
Dağdan indiler düze!
Sonunda uyandılar,
Muhâlefet karşı ya...
Mâdem akıllandılar,
Hoş geldiler çarşıya!
Terör barışı seçti,
Boşaltılıyor dağlar...
Kandil zamânı geçti,
Şimdi artık ampul var!
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder