4 Haziran 2010 Cuma
Söz Market
Hayat birbiri ardına gelen durumlardan ibarettir...
İçinde bulunduğumuz bu zamanı, başka bir zaman izleyecektir...
Hoşumuza giden bir şey olmaktaysa, bu anın getirdiği mutluluğun tadını çıkarın, fakat unutmayın ki, o an er geç yerini başka türlü bir zamana bırakacaktır... Eğer bunu kabul edebiliyorsanız, o an değişirken bile huzurlu kalabilirsiniz...
Eğer bir ızdırabınız varsa, ya da, çok mutsuz bir dönem geçiriyorsanız, bunun da geçeceğini bilin...
Bu bilinci yüreğinizde barındırmak, en çetin zamanlarınızda bile perspektifinizi korumanızı sağlar. Her zaman kolay olacağını söyleyemem, ama çoğu kez çok işe yarar... (...R.Carlson)
bizimkiler
(...Bu hafta yaşanan kazalar)
-Sırrı’nın zippo çakmağına benzin doldurduktan sonra ilk sigarayı yakan olması:
(...Dudak çevresinde üçüncü dereceden yanık)
...
-Serdar’ın tıraş olurken sırtının kaşınması ve tıraş bıçağı ile olay yerine müdahale...
(...Sağ omuz üzerinde derin bir çizik)
...
-Talip’in sabah mahmurluğunu, diş fırçasına macun yerine sıvı sabun koyarak atması...
(...Boş mide ile şiddetli kusma hissi)
temel’in yeri
Temel arabasını servisine götürmüş,
“Ne zaman arabama birini alsam, hava nasıl olursa olsun su alıyor... Kaynağı bir türlü bulamadım” demiş tamirciye;
“Ben yalnızken katiyen olmuyor...”
“Tamam” demiş tamirci, “Birlikte şöyle bir tur atalım, neymiş görelim bakalım...”
Temel’in yanına binmesiyle araba ok gibi fırlamış ve servisin karşısındaki ‘Girilmez’ yola dalmış...
Daracık yolda 120 km hıza ulaşıp yandaki çöp bidonlarına çarparak bir yayayı son anda sıyırmış, karşıdan gelen arabaların bir sağından bir solundan son anda geçerek ana caddeye fırlamış, sert bir dönüş yaparak durmuş...
“Bakın” demiş Temel, “Yine her taraf su içinde kaldı... Nereden kaynaklandığını anlayabildiniz mi?...”
“Nasıl anlamam” demiş tamirci bembeyaz bir yüzle,
“-Şu anda kaynağın tam üzerinde oturuyorum...”
kadınlar & erkekler
(...”Kadınların nefret ettiği şeyler” başlıklı Gülşah&Pınar çalışması)
-Erkeğin eve girerken sanki kendini bekleyen biri yokmuş da, tahsilat için bir firmaya giriyormuş gibi girmesi...
-”Günün nasıl geçti sorusunu sormamaları. Sorsa bile bunu konuşacak bir şey kalmadığında yapması...
-Bir konu hakkında konuşurken gazete, dergi falan okumayı sürdürmesi ve sadece “Hı hı” diye kafa ile onaylaması...
-Çalışma arkadaşlarına davrandığı gibi davranması, hatta kendilerinden de iş arkadaşı gibi konuşmayı beklemesi...
-Çiçek getirerek, yemeğe çıkararak, birkaç dakika sohbet ederek bonus puan kazandığını zannetmesi...
-Kendi bakımsızlıklarına kadınları da ortak etmeye çalışmaları, hazırlanırken onları ışık hızı ile kapıda beklemeleri...
-Gideceği bir yeri, yaptığı bir programı kadınlara bildirmemeleri ve kadının her adımından hesap sormaları...
-Başkalarının basit esprilerine bile gülmeleri, ancak kendilerinin anlattığı hiçbir şeyin komik gelmemesi...
söz der ki
“-Evliliğin dadısı sevgi, bahçıvanı saygı, hizmetçisi de hoşgörüdür...”
(...Noktayı biraz sertçe koyduğu müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Kandıramazsın Beni)
MÜJDAT GEZEN: Yav Yıldo’cum bu kadar saçmalığı aynı gün içine nasıl sığdırabiliyorsun?...
YILDO: Hocam sabah çok erken kalkıyorum...
***
VATAN ŞAŞMAZ: Siz Esra ve Ceyda kardeşler olarak tek yumurta ikizisiniz değil mi?...
ESRA VE CEYDA: Söylemeyelim... Çünkü bu bizim sırrımız...
bir film diyaloğu
“-Aşk savaş gibidir... Başlaması kolay, bitirmesi zor ve unutması imkânsız...”
(...P.S. I Love You filminden)
İğnelik
> AÇILIM ÇIKMAZI
Anlayın gidişinden,
Atıldı dendi adım...
Bu ‘açılım’ işinden,
Hiçbir şey anlamadım!
Okudum konuşanı,
Anlamak ya murâdım...
Dinledim Başbakanı,
Yine de anlamadım!
İster kafa patlatsın,
Kalmaz asla hatırım...
Biri bana anlatsın,
Anlarsam anlatırım!..
>> Sefa Koyuncu - sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
(...”Kadınların Davranış Rehberi” Y.Emre Kavak’tan)
“-Neden benimle hiç konuşmuyorsun?...”
(...Gün boyunca hiçbir arkadaşına ulaşamamış, aslında onun konuşmaya ihtiyacı var)
...
“-İki dakikada hazırım hayatım...”
(...İyi bir program bulup seyretmeye başlayın, bitince başka kanala geçin)
...
“-Bilen birine sorsak mı acaba?...”
(...Kaybolmadığınızı anlatacak cümleleri düşünmeye başlayın)
...
“-Beni eskisi kadar seviyor musun?...”
(...Çıkan kavgadan sonraki çiçeği nereden alacağınızı düşünün)
...
“-Çocuk bugün hiç durmadı...”
(...Akşam yine geçen günkü yemekleri yiyeceğiz)
bizimkiler
Serdar, belki de bomba tarihinde adını ilk sıraya yazdıracak olaya şöyle imza atıyor...
Bakırköy’de yürürken karşısına el ilanı dağıtan birçok genç çıkar, ancak uzatılan hiçbir kağıdı almaz...
Otobüs duraklarında biraz yaşlıca amcanın uzattığı kağıdı ise ayıp olmasın diye kapar...
“Evladım ne yapıyorsun” laflarına ve aldığı kağıdın ne ilanı olduğuna bakmadan uzaklaşmaya başlar...
Taa ki amca koşup, kolundan tutuncaya ve şu şekilde söyleninceye kadar;
“-Evladım telefon faturamı niye aldın?...”
temel’in yeri
Temel, sigara içmenin yasak olduğu kapalı bir alanda tüttürüyormuş...
Görevli hemen uyarmış;
“-Burada sigara içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?...”
Temel duvardaki “Sigara içilmez” levhasındaki yarıdan kesik sigara işaretini göstermiş;
“-Tamam... Yarıya gelsin atacağım onu...”
hayata dair
-Kendinizi melankoliye kaptırmayın. Melankoli geçici bir ruh halidir, sakın bilgelikle karıştırmayın...
...
-Rekabet yarışmalarına da kapılmayın. Tek gerçek başarı, mutlu hissetmektir...
...
-Can sıkıntısı ve heyecan konusunda ayarlı olun. Heyecanı küçük dozlarda ve yerinde kullanmak en iyisi...
...
-Endişelerinizi somutlaştırın, bastırmayın... “Olabilecek en kötü şey ne” diye sorun kendinize...
...
-Haset değil, hayranlık duyun... Sahip olduğunuzun tadını çıkarın, kendinizi başkalarıyla karıştırmayın...
...
-Abartılmış bir adaletsizliğe uğramışlık duygusundan kaçının. Kendinizi de, başkalarının size ilgisini de fazla büyütmeyin...
...
-Başkalarının hakkınızda ne düşündüğüne fazla kulak asmayın. Kamuoyuna aç kalmayacak, ya da hapse düşmeyecek kadar dikkat etmek yeter...
(...Bertrand Russell)
söz der ki
“-Acı çekerken beklemek sabırdır, öteki tembellik...”
(...Aradaki ince çizgiyi anlatırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Su Gibi)
EVLENECEK ADAM: Ben zamanla anlaşacağımızı düşünüyorum...
EVLENECEK KADIN: Elektrik alamadım senden, direklerin devrilmiş...
***
(...STAR - İzdivaç)
EVLENECEK AMCA: Do you speak English?...
EVLENECEK TEYZE: Vücut ölçülerimi mi soruyorsun?
bir film diyaloğu
“-Rüzgârı yüzünde hissetmedikçe kanatlar ne işe yarar ki?...”
(...City Of Angels filminden)
İğnelik
> YEŞİL DÜNYA
Yaşadığımız dünya,
Yeşilsiz neye yarar...
Muhtaç toprağa suya,
İnsan çevresiyle var!
Bu teknoloji ile,
Yeşilsiz hayat zehir...
Beton şehirler bile,
Yeşillikle güzeldir!
Kubbedeki hoş sadâ,
Meyve çiçek yaprakta...
Teknoloji uçsa da,
Hayat yeşil toprakta!..
> Sefa Koyuncu - sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
Yön, anı yaşamaktan ortaya çıkar...
Bu senin yönettiğin ve planladığın bir şey değildir... Kendiliğinden olur...
...Ve sen onu asla tahmin edemezsin... Ancak hissedersin...
O yüzden düz yazı değil, şiir gibi diyorum...
Mantık gibi değil, sevgi gibi... Bilim gibi değil, sanat gibi...
Güzelliği de burada... Ürkek...
Bir yaprak üzerindeki çiğ damlası kadar ürkek...
Nereye olduğunu bilmeden nedenini bilmeden kaymak...
Sabah güneşinde, bir yaprağın üzerinde kaymak...
Yön incedir, narindir, kırılgandır...
Hedef, egoya aittir... Yön, hayata, varlığa aittir...
Yön dünyasında hareket etmek için insanın tam bir güvene ihtiyacı vardır...
Çünkü insan, güvensizlik, karanlık içinde hareket etmektedir...
Ancak karanlığın bir heyecanı vardır...
Haritasız, rehbersiz, bilinmeyenin içinde yol alırsın...
Her adım bir keşiftir... Ve bu sadece dış dünyanın keşfi değildir...
Aynı anda içinde bir şeyler keşfedersin...
Bir kaşif, sadece nesneleri keşfetmez...
Bilinmeyen dünyaları keşfederken, aynı zamanda kendini de keşfeder...
Her keşif, aynı zamanda bir iç keşiftir...
Ne kadar çok bilirsen, bilen hakkında da o kadar çok şey bilirsin...
Ne kadar çok seversen, seven hakkında o kadar şey bilirsin...
(...Osho)
bir film diyaloğu
“-Bana bu dünyada en çok neyi sevdiğimi sorarlarsa, onlara seni söyleyeceğim...”
(...City Of Angels filminden)
temel’in yeri
Temel’in tarlasını su basmış...
Seyredenlerden biri sormuş;
“-Suyun yüzünde hareket eden bir şapka var, ne olabilir?...”
Dursun anlatmış;
“-Biz Karadenizliler her şartta tarlamızı süreriz... Temel’dir o...”
bizimkiler
Bursa İHA’da bebek büyütmenin, çocuk yetiştirmenin sıkıntıları konuşulurken İhsan Altıkardeş ile Mehmet Şensöz arasındaki konuşmaya Hamza Oruç da katıldı;
“-Abi büyüdükçe dertler de büyüyor, kendimden biliyorum...”
...
Günlük Serdar bombası;
“-Yahu bu TOKİ’nin evleri çok ucuz oluyormuş... Kime ordan ev çıksa ağlıyor... Hangi semtte bu TOKİ ?...”
...
İzmir Aktif’ten Ali Şık arkadaşımız, ömründe peşin şofben satmamış olmasına rağmen Temmuz ayında 2 adet 45 BTU klima peşin satmıştır...
Kendisini tebrik eder başarılarının devamını dileriz...
itiraf reyonu
(...isim: iki mü’ler ...şehir: eskişehir ...yaş: yirmi)
Tam bir hafta boyunca “Buradaki uçan halı çok hızlıymış” diye tutturup da zorla lunaparka götürdüğümüz annemiz;
Seni hayal kırıklığına uğrattığımız için çocukların ve torunların olarak çok özür dileriz...
Ama nereden bilebilirdik ki; senin uçan halı deyince uzaktan kumanda ile kontrol edilebilen bildiğimiz oda halısı gibi bir şeyin üzerinde bir grup gencin çılgınca uçtuğunu hayal ettiğini...
> (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
> PEMBE TABLO
Enflasyon cephesi,
Düşüşe devam etti...
Yatırımcı hevesi,
Yerinde hareketti!
Borsa dersen neşeli,
Döndü eski günlere...
Marketler dört köşeli,
Gül atsan düşmez yere!
Başlatılan her atak,
Sürdürüyor seriyi...
Kötüleri saymazsak,
Bütün haberler iyi!..
>> Sefa Koyuncu - sefa.koyuncu@tg.com.tr
söz der ki
“-Bütün hataları kendi yapanın hayatı tanımaya zamanı kalmaz...”
(...Başkalarının hatalarından ders almaya yönlendirdiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...SHOW TV - Yemekteyiz)
YARIŞMACI ADAM: Makarnanın içinde küçük küçük kırıklar var ya, onlar ne?...
YARIŞMACI KADIN: Sizin yaptığınız makarnanın aynısı, sadece ilave olarak et var...
YARIŞMACI ADAM: Biz peynirli koyuyoruz, çökelek... Kendi yaptığımız inekten...
***
(...STAR - Aramızda kalmasın)
FAİK ÖZTÜRK: Safiye’ye arkadaşları aradı dışarı çıkalım dedim, “Aradığınız numaraya şu an kavuşulamıyor” diyor...
SAFİYE SOYMAN: Benim temizliğimden... Safiye’nin anlamı zaten saf demek lügatte yazıyor...
FAİK ÖZTÜRK: Salaklığın karşısında ne yazıyor lügatte?...
Söz Market
söz der ki
“-Büyürken çocukluk saflığını kaybetmeyen adama büyük adam denir...”
(...Doğum günleri için klişe olmuş müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
ERGUN GÜRSOY: Bu Gökmen futbolcuyken toplara dan dun vururdu, Tophane’den toplardık... Yazarlığı da yine aynı dan dun...
***
GÖKMEN ÖZDENAK: Futbolda artık pornografik (astronomik demek istiyor) paralar harcanıyor...
HHH
SERHAT ULUEREN: Sevgili Gökmen Özdenak’ı da stüdyoya bekliyoruz, Birazdan atına atlayıp stüdyoya gelecek...
bir film diyaloğu
-Beni hor görüyorsun değil mi?
“-Seni düşünecek vaktim olsa hor görürdüm herhalde...”
(...Casablanca filminden)
hayata dair...
Glenn Cunningham beş yaşında bacakları feci şekilde yandıktan sonra sakat kalmış ve hayatının geri kalanım tekerlekli sandalyeye mahkum geçirir düşüncesiyle doktorlar tarafından kendi haline bırakılmıştı...
“Bir daha yürümesi mümkün değil... Hiç şansı yok” demişlerdi...
Doktorlar bacaklarım incelemişler, ama Glenn Cunningham’in kalbini dikkate almamışlardı... O doktorlara kulak asmadı ve yürümeye çalıştı. Yatakta yata yata zayıf kalan kıpkırmızı bacakları yara içindeydi...
Glenn, “Gelecek hafta, yataktan kalkacağım ve yürüyeceğim” dedi, bunu da başardı...
Annesi perdeyi açtığında Glenn‘in bahçedeki eski tırmığa nasıl ulaştığını camdan izlediğini anlatıyordu...
Her birini bir elinde tutarak çarpılmış bacaklarına hareket kazandırmıştı... Her bir adımda acıyı yaşayarak, yavaş yavaş yürümeye başlamıştı...
Önce hızlı hızlı yürümeye başladı, pek zaman geçmeden de koşmaya... Koşmaya başladıktan sonra daha kararlı biri olup çıkmıştı...
“Hep yürüyeceğime inandım ve başardım... Şimdi de herkesten daha hızlı koşacağıma inanıyorum...”
Bunu da başardı...
1934 yılında 4.06’yla dünya rekorunu kırarak maratonda da kendisini ispat etmişti. Madison Square Garden’da yüzyılın en başarılı atleti olarak onurlandırılmıştı... (...Jeff Yalden)
temel’in yeri
Temel trafiğe çıkmış, kırmızı ışıkta geçmiş... Polis durdurmuş;
-Kırmızı ışıkta geçtiniz beyefendi, görmüyor musunuz?...
“-Kusura bakmayın memur bey, renk körüyüm...”
-Renk körlerinin araba kullanmasının yasak olduğunu bilmiyor musun?...
“-Bir şey olmaz memur bey, önde üç kişi oturuyor, yolu gösteriyor...”
-Üç kişinin önde oturması doğru değil...
“-Ne yapalım memur bey, arka tekerler patladı...”
-Arızalı arabayla trafiğe çıkılmaz... Lütfen ehliyetinizi verin...
“-Alın sizin olsun... Zaten benim de değil...”
itiraf reyonu
(...isim: tveety ...şehir: ankara ...yaş: on sekiz)
Kız kardeşim “Kontes” lakaplı şahıs, gittiğimiz “Figüre” adlı güzellik merkezinde kuaföre “Figüre siz misiniz” diye sordu...
Kadıncağız gülmemek için zor tuttu kendini, “Yok ben değilim, öyle biri yok. Bu sadece
salonumuzun ismi” dedi...
Yine aynı kardeşim bulmaca çözerken damarlarda dolaşan sıvıya “Çiş” yazmış...
Tabii bu; tek basamaklı yaşlardayken oldu...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
CAHİT: Geçen 3 saatte Ankara’dan buraya geldim, yol boş olduktan sonra gelinir...
TURGAY: Senin arabanın markası neydi?... Renault mu, Clio mu?...
***
SERDAR: Maçın tekrarı vardı ama ben film seyrettim, süperdi...
Fehim: Türk filmi mi?...
SERDAR: Yok, yabani film...
***
ÖMER FARUK: Geçen Facebook’ta Avusturya’daki Necip’le yarım saat konuştuk...
Talip: Oranın saatine göre mi, buranın saatine göre mi?...
İğnelik
DÜNYAM KARARDI
Gidişinle kocaman,
Bir türbülans bıraktın...
Uçurumlardan yaman,
Ayrılığınla yaktın!
Bu öyle bir elem ki,
Bıraktığın iz derin...
Ne ederim bilmem ki,
Dolmuyor asla yerin!
Rûhumdaki ateştin,
Aydınlık senle vardı...
Batmayan bir güneştin,
Gittin dünyam karardı!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Başkalarının söyledikleriyle değil, kendi söylediklerinizle değersiz olursunuz...”
(...Ayağını çamurdan kurtarmaya çalışırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Ninja Warrior)
HOPDEDİK AYHAN: Evet, şimdi yarışmanın değerlendirmesini yapacak Çinli... Ne diyor Hayri Abi?...
HAYRİ HİÇLER: Elimden geleni yaptım diyor, bir de benzin zamları böyle giderse bir daha gelmeyecekmiş...
bir film diyaloğu
“-Dışarıda çok dürüst biriydim, sahtekar olmak için hapse girdim...”
(...Esaretin Bedeli filminden)
hayata dair...
Şu anda seni düşünüyorum...
Ve eğer bazen sana, gizleniyorum gibi geliyorsa,
Bu, seni az seviyor olmamdan değil de;
Artık bazı anlarda yalnız kalmam gerektiğinden böyle...
...
Ama sen, hiç de bu yüzden düşüncelerimin dışında kalmış,
unutulmuş değilsin...
Tam tersine senin o capcanlı varlığınla doluyum ben...
...
Senin o sadık yüreğini ne zaman düşünsem yeniden neşeleniyorum,
Sen çevremde gezinip duruyorsun,
Geri kalan her şey de silinip gidiyor ufkumdan...
Sonsuza doğru uzanan ve artık bir tek sınırı olan ufkumdan.
...
İşte o zaman ben sana kavuşuyorum,
Ve dalgalanmakta olan düşüncem huzuru sende buluyor... (...Sokrates)
temel’in yeri
Yakışıklı Dursun ile yaşlı Temel uzun bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaşırlar... İhtiyar Temel biner binmez, Dursun saati sorar, ancak cevap alamaz. Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar.
Ertesi sabah, varış istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar “Şimdi saat 8.30 oldu” demiş... Dursun şaşırmış;
-Niye ancak şimdi cevap verdiniz ki?...
“-Bakınız genç adam... Size dün akşam saati söylemiş olsaydım, sohbete başlayacaktık.
Bana muhtemelen, benim de gittiğim şehre yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz.
Ben de, iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim.
Orada kızım Fadime ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için, onu kesinlikle beğenecektiniz.
Eh, siz de çirkin sayılmazsınız, o da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki, bu iş evliliğe kadar gidecekti.
Ben de düşündüm. Saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var?...”
kadınlar & erkekler
(...Ali Yılmaz Tezcan’ın “Erkeklerden muhtıra” başlıklı isyanı)
-Cevabını duymak istemediğin soruyu sorma. Soruyu soran cevabına katlanır...
-Alış-veriş senin sandığın gibi bir spor değil, bir ihtiyaçtır ...
-Hangi ayakkabının, hangi kıyafete yakıştığını, iki ayakkabısı olan birine sorma...
-Gereksiz yere ağlamak şantajdır. Şantaj da ağır suç sayılır...
-Ne istediğini açık söyle. Dolambaçlı yolları anlamamı bekleme.
-Bana ya bir şey yapmamı söyle, ya da nasıl yapmam gerektiğini. İkisini birden değil...
bizimkiler
MUSTAFA: Akşam bacanaklar gelecek, o yüzden ben takılamam...
EMİN: Senin bacanak erkek miydi kız mı?...
...
ÖMER ABİ: Saat tam olarak kaç arkadaşlar?...
SERDAR: Abi önünde gazete var, baksana...
ERCAN: Fenerbahçe olayı iyice abarttı, Juan Silveria Dos Santos’la görüşüyormuş...
FATİH: Dördünü de mi alacaklarmış?...
...
ZİYA: Sıcaklar bunaltıyor, uyku ilacı almadan uyuyamıyorum...
SERDAR: Sabah mı içiyorsun, akşam mı?...
İğnelik
ÜSLÛBU BEYÂN
Vatandaşa güvenmek,
Önemli bir merhâle...
Gelinecekmiş demek,
En nihâyet bu hâle!
İtimâd mühim işti,
Ki ecdâd bunu seçti...
Özal dillendirmişti,
Ancak hayâta geçti!
Darbı meseldir meşhûr,
Üslûb ayniyle insan...
Kişiye ayna olur,
Derler üslûbu beyân!..
Sefa Koyuncu
Söz Market
söz der ki
“-Senin için ölürüm’ diyenden kaçın, ‘Senin için yaşarım’ diyene koşun...”
(...Sadece müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX - Su Gibi)
KADIN: Lan madem eve aş getirmeyecektin niye nikâh yaptın bana?...
ADAM (Telefonda): Bak gelmeyeyim oraya kafanı kırarım kafanı...
SONGÜL KARLI: Aaa... Bunları sonra konuşursunuz, peki hiç aşk kalmadı mı aşk?...
hayata dair
İnsanın kendisiyle konuşması neden bunca iyidir?...
Kendisinden hiçbir şey istemediği için mi?...
İçinde kin barındırmaksızın nefrette çok ileri gidebildiği için mi?...
Delice cesur olduğu ve bu yüzden kimseyi tehlikeye sokmadığı için mi?...
Başkaları üzerine, zaten içinin derinliklerinde saklamakta olduğu bir şeyi öğrendiği için mi?...
Kendi büyüklenmesine, onu bir oyuna dönüştürmeksizin yaklaşılabileceği için mi?...
Böyle yaptığı için böbürlenmeksizin, gerçeğin ta içinde olduğu için mi?...
Ne rica ettiği, ne de zorladığı, ne dengeli olduğu için mi?...
(...Elias Canettı)
temel’in yeri
Dilsiz Temel ve Dursun, yolda yine kendileri gibi dilsiz arkadaşları İdris’le karşılaşmışlar... İşaretlerle birbirlerine “Merhaba” dedikten sonra İdris sormuş;
“Hayrola... Çok yorgun görünüyorsunuz”...
Temel ve Dursun onaylar biçimde başını salladıktan sonra yine işaretle anlatmaya devam etmiş;
“-Ellerimiz ağırıyor... Dün gece sabaha kadar şarkı-türkü söyledik...”
bizimkiler
(...Bizimkiler’in akıllara zarar soruları)
ÖMER ABİ: Bu İkoncan, Nikon’un yeni fotoğraf makinesi mi?...
SERDAR: Bir aydır G-3 çıktı diye bağırıyorlar, ben onu askerde kullanmıştım...
FATİH (Çanakkale uçağını görünce): Vay be buradan Çanakkale’ye bile uçak mı kalkıyor?...
TURGAY (Küçük): Çift vuruşları üç vuruş olarak kullanabiliyorlar mı?...
kadınlar & erkekler
Eski Roma’nın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli bir kadınmış...
Kültürü, neşesi, ev sahibeliği üslubuyla benzeri güç bulunur bir “şahane kadın”... Boşanacakları haberi çıkmış, bütün Roma bu haberle çalkalanıyor... Yakın arkadaşları bir cesaret konuyu açmışlar:
“Eşin Roma’nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını” diye başlamışlar...
Lafı birbirinin ağzından alarak dakikalarca övdükten sonra, sözü şu suale getirmişler...
“-Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?...”
General bacağını uzatarak:
“Çizmemi beğendiniz mi önce onu söyleyin bana” demiş...
-Çok güzel...
“-Tay derisinden yapılmıştır... Sicilya’nın en marifetli çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için yapılmıştır... Bir benzerini bütün Roma’da bulamazsınız...”
“Belli” demiş arkadaşları; “Benzersiz derken de haklısın... Ama bunun, bizim sualimizle ne alakası var?...”
Arkadaşlarının merakını iki kelimeyle gidermiş general:
“-Ayağımı sıkıyor...”
bizim ora
(...Azeri Yeni Müsavat Gazetesi’nin domuz gribi haberi)
Donuz gripi kimi tanınan “A H1 N1” virusuna yoluhmuş ve Ağciyer Hestelikleri İnstitutunda müalice edilen heste artıg eve burahılır...
Hatırladag ki, Azerbaycanda “A H1 N1” virusu Böyük Britaniya’da ve Fransa’da seferde olmuş iki şehsde bir neçe gün önce aşkarlanmışdı.
Onlardan biri 43 yaşlı gadın Ağciyer Hestelikleri İnstitutunda, digeri 15 yaşlı yeniyetme ise 7 saylı yoluhucu uşag hestehanasında müalice edilirdi.
Sehiyye Nazirliyi resmisi adı açıglanmayan 15 yaşlı yeniyetmenin de veziyyetinin yahşı olduğunu bildirir.
İğnelik
KİMLİK NO
Bürokraside devrim,
Kulağa hoş geliyor...
Uygulansın görelim,
Arkası boş geliyor!
Ofise giriyorsun,
Belgesiz iş biraz zor...
Kimliği veriyorsun,
Fotokopi istiyor!
Bu işin kolayını,
Herkes bilip uymalı...
Kimlik no olayını,
Memurlar da duymalı!..
Söz Market
söz der ki
“-Anlamayana kalbini vermek, betona çiçek tohumu ekmeye çalışmaktır...”
(...Kiremitle duvara kalp çizerken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...NTV - NTV Spor)
UĞUR MELEKE: Bence günümüz futbolunda süpürücüler çok önemli ve gittikçe de önemleri artıyor.
BURCU ESMERSOY: Evet, hele sonbaharda saha hep yapraklarla doluyor değil mi?...
itiraf reyonu
(...isim: burak k. ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş)
Evdeki buzdolabından zaman zaman garip sesler gelince tamirciye haber veren annem, “İtiraf” köşesinde Oscar’a adaydır...
Tamircinin gelmesi, dolapta arıza bulamaması ve buzluğa konulan kıymanın yanında cep telefonunun öylece durması ayrıntıdır sadece...
Seni seviyoruz anne...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
hayata dair
Konuşmaya başla onunla...
Ve yüreğine acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle...
Ve düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez...
Çünkü araştırmanın her ânı, sonsuzlukla karşılaşma ânıdır...
Tek gerçek şudur ki; var olan bu dünya, bundan daha mükemmel bir dünyanın var olduğunun güvencesidir...
Dünya, oranın yalnızca görünen parçasıdır...
Görünenler dünyası da geçicidir...
(...Paulo Coelho)
temel’in yeri
Üç savaş gazisi Temel, Dursun ve İdris lokalde oturmuş, sohbet ediyorlarmış...
İdris demiş ki;
“-Benim büyük büyükbabam, 120 sene önceki savaşta öncü kuvvetlerdeymiş... Onunla gurur duyuyorum... Onun izinden gittim...”
Dursun küçümser bir bakışla;
“-Benimki 150 sene önceki savaşta madalya almış...”
Temel biraz da çekinerek;
“-Maalesef ailede tek asker benim... Ama benim büyükbabam yaşasaydı dünyanın en meşhur adamı olacaktı...”
Arkadaşları merakla;
-Nasıl yani?...
“-Çok önemli değil canım... 165 yaşında olacaktı...”
kadınlar & erkekler
(...Rita Rudner’dan “Kadın&Erkek” gerçekleri)
“İlişkimiz hakkında biraz konuşsak” lafı kadar erkeğin kanını donduran başka cümle yoktur...
...
Erkekler kendilerinin de alışverişten nefret ettiklerini bildiklerinden mağazalarda “Erkekler Bölümü” hemen giriş kapısının yanındadır...
...
Kadınlar “Onu gerçekten seviyor muyum, mutlu olur muyum” diye düşünürken erkekler “Bu arabanın 240 bastığı dış görünüşünden de belli oluyordur, değil mi” türü düşüncelere dalarlar...
...
Eğer bir erkek, “Seni ararım” dedikten sonra aramamışsa... Telefon numarasını kaybettiğinden veya öldüğünden değil, görmek istemediğinden aramıyordur...
...
Erkek sevgilinizi onun kalbini kırmadan terk etmek istiyorsanız “Senden çocuk sahibi olmak istiyorum” diyerek hedefe kestirmeden ulaşabilirsiniz...
...
Karısına “Kilo aldın” diyen adam, kendi durumunu -gözünüzün içine bakarak- “Bu pantolon yıkanırken daralmış” diye açıklar...
bizimkiler
(...Bizimkiler’in “Mor Galasataray Forması” görüşleri)
EMİN: En çok Cemil İpekçi beğenmiş, ama “Kramponlar pembe olsa, daha iyi olurdu” demiş...
HÜSEYİN: Bülent Uygun da demiş ki; “Eflatun giyeriz, turkuaz giyeriz, ama mor giymeyiz”...
FATİH: Serdar, artık damarını kesse, sarı-kırmızı-mor akar...
ERCAN: GS. Store’un ismi de değişir artık, “Mor Çatı” yaparlar...
İğnelik
SERBEST PİYASA
Sözde serbest piyasa,
Lâkin müdâhale var...
Global bile olsa,
Çiziliyor sınırlar!
Serbest olmalı hem de,
Konulmamalı mikyâs...
İktisâdi sistemde,
Arzla taleptir esâs!
Girdâptır hazır yemek,
Asıl olan emektir...
Serbest piyasa demek,
Yüksek moral demektir!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Aşk; elbisenin insana... Sevgi; insanın elbiseye yakışmasıdır...”
(...Kendi etmesine rağmen çözemediği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Yaz Magazin)
MUHABİR: Kötü günler geçirdiniz, sıkıntılı dönem bitti mi?...
İBRAHİM TATLISES: Hani bazı şeyler var ya; duvar balçıkla sıvanmaz diye...
bir film diyaloğu
“-Değer verdiğin birisi için asla hayatını ve kariyerini riske atma... Eğer işler kötü giderse cenazesine çiçek yolla...” ( ...Spy Game filminden)
hayata dair
Fosfor parıltısı saçan balık çeşitleri vardır...
Bunlar derin sulara, yosunlara ve deniz hayvanlarına yaklaştıkça bütün bu mahlukatın ışık içinde parıldadıklarını görürler...
Fakat bu balıklar bu pırıl pırıl yanan güzelliğin, her an kımıldayan kaynağını kendi vücutlarında taşıdıkları için onu hiçbir zaman göremeyeceklerdir...
İşte mesut insanlar da bu balıklara benzerler... (...Andre Maurois)
bizimkiler...
(...Halı saha maçlarından soğuk espriler)
EMİN: Yavaş girsene ayağımı kıracaksın...
SERDAR: Sana dokunmadım bile be abi...
EMİN: Şimdi kolunu kırarım, topal kalırsın haberin olsun...
***
ORHAN: Hadi az kaldı, biraz zamana oynayalım...
CAHİT: İleride basalım, çok baskı yiyoruz...
SERDAR: Biraz sakin gir Hakan, rakibi tahriş etme...
***
ÖMER: Olum düzgün atsana şu pasları...
SERDAR: Abi koşuyoluna attım işte...
ÖMER: Çok uzağa atmışsın be, Eminönü’ne doğru atsaydın neyse...
kadınlar & erkekler
Gelinle damat kuyumcuya gidip yüzük seçmişler...
Gelin, düz platin üzeri elmas bantlı bir modeli beğenmiş...
“Beyefendi” demiş kuyumcuya, “Bu yüzüğü bozmamam ve koruyabilmem için ne yapmam gerekir?...”
Babacan bir gülüşle cevap vermiş yaşlı kuyumcu;
“-Bak kızım; nikah yüzüklerini en iyi şekilde korumanın yolu; bu yüzüğü günde üç kere bulaşık suyuna temas ettirmektir...”
temel’in yeri
Temel arızalı paraşütle atlamayı reddedince komutanı,
“Teknoloji gelişti, bir arıza olursa paraşüt tamircileri hemen havada tamir ediyor” diyerek ikna etmiş...
Temel atlamış ve paraşütü açılmamış... Tam o sırada üzerinde tulumu, elinde İngiliz anahtarıyla birinin roket gibi yanına geldiğini görmüş ve bağırmış;
“-Paraşüt tamircisi misin?...”
Adam yanından hızla geçerken;
“-Hayır... Doğalgazcıyım...”
itiraf reyonu
(...isim: ali taşdelen ...şehir: istanbul ...yaş: kırk üç)
Kayınpederim köy kahvesinde otururken içeriye elektrikli tıraş makinesi satışı yapan biri gelmiş.
Makinenin tanıtımını yapıp özelliklerinden bahsettikten sonra orada bulunan bir kişinin de sakallarını tıraş ederek reklamını bitirmiş...
Kahvehanede bulunan birkaç arkadaşıyla birlikte kayınpederim de beğenerek almışlar tıraş makinesinden...
Bir hevesle herkes evine satıcı da yoluna gitmiş...
Makineyi hemen denemek isteyen kayınpederim artık daha rahat tıraş olabileceğim düşüncesiyle çalıştırmış makineyi ve yüzünde gezdirmeye başlamış...
Ancak ne kadar uğraşırsa uğraşsın sakallarını bir türlü almayı başaramamış.
Uzun uğraşlar da fayda etmeyince satıcı tarafından kandırıldıklarını düşünerek makineyi tozlu raflara kaldırmışlar.
İşin aslı, konuyu aynı makineden alıp tıraş olmayı başarabilen bir arkadaşına anlatıp makineyi ona gösterdikten sonra ortaya çıkmış.
Hani elektrikli tıraş makinelerinin bıçaklarının olduğu bölümü korumak amaçlı şeffaf bir kapağı vardır ya; hah işte onu çıkartmadan traş olmaya çalışıyormuş...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
KRİZ BİTTİ
Medyamız biteviye,
Verdi kriz efekti...
İlle de kriz diye,
Lobiler ısrar etti!
Haklı çıktı Başbakan,
Kriz bizde teğetti...
Yaygarayla bozulan,
Moralden ibaretti!
Ekonomi stentli,
Stokları eritti...
Amerikan patentli,
Global kriz bitti!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Zaten bizim olmayan birçok şeyi kaybetmekten korkarak geçiyor hayat...”
(...’Farkında mısınız’ diye noktaladığı müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...SHOW TV - Yemekteyiz)
YARIŞMACI BEY: Eviniz oldukça düzenli ve zevkli döşenmiş...
YARIŞMACI: Ben evimde hanımım, sokakta hanımefendiyim, işimde delikanlıyım...
...
FAİK ÖZTÜRK: Ben yemek seçimlerini bu sıcağa uygun bulmadım...
YARIŞMACI KADIN: Eşek hoşaftan ne anlar?...
...
YARIŞMACI ADAM: Aslında olduğundan fazla pişirdim ama yeterli gelmemiş galiba...
YARIŞMACI KADIN: Evet biraz çiğ... Mutsuz hayvan pişmez...
kadınlar & erkekler
(... “Kadınca/Türkçe Sözlük” Melek Yıldız’dan)
“-Giyecek bir şeyim kalmadı...”
(...Bana alışveriş için para ver)
...
“-Şuna da bir baksana...”
(...Aslında bakmana gerek yok, benim görmem yeterli)
...
“-Bunun kahverengi renkte olanı da var...”
(...Bana onu da alacaksın)
...
“-Oturma odasında fena durmaz...”
(...Hadi alalım, neye yarayacağına sonra bakarız)
...
“-Şunu biraz tutsana...”
(...Bunu eve gidene kadar taşıyacaksın)
...
“-Ben yavaş yavaş hazırlanayım...”
(...İki saate kadar çıkmaya hazır olurum)
...
“-Hayaaatıım bana yardım eder misin?...”
(...Hey millet bu adam benim kocam)
temel’in yeri
Temel’e meşhur mezarlık fıkrasını anlatmışlar;
“-Trabzon’da mezarlığa helikopter düşmüş, 100 ceset çıkarmışlar... Hâlâ çıkartıyorlarmış...”
Temel fıkrayı çok beğenmiş ve uzun süre gülmüş...
Sonra sormuş:
“-O kadar insanı helikoptere nasıl sığdırmışlar ki?...”
itiraf reyonu
(...isim: nizam-i ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
Bir Facebook hikâyesi de benden...
Sitenin yeni meşhur olduğu günlerden birinde;
Yeni tanıştığım bir kıza sormuştum, “Facebook kullanıyor musun” diye...
“Ben sigara içmem” diye terslemişti...
(omer.soztutan@tg.com.tr -itiraf edin, rezil edelim...)
hayata dair
Barajlar gibidir aşk biliyorum...
Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez...
Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar...
Neyi yapabilirim, neyi yapamam, sevdiğim kişiyi yanımda tutabilir miyim, tutamaz mıyım, gibi sorular artık boşunadır...
Âşık olmak denetimi elinden kaçırmak demektir.. (...Paulo Coelho)
bizimkiler
(...Haftaya damgasını vuran bombaları)
Hüseyin Abi’nin navigasyon cihazına inanıp Zeytinburnu’na gitmek isterken, İstanbul’daki altyapı çalışmalarının kurbanı olup Ümraniye’den çıkması...
...
Sırrı’nın herkesle helalleşerek yıllık izne ayrılması... Fakat ertesi sabah işe söylenerek geri gelmesi;
“-İyice dalgın oldum yaa, önümüzdeki aymış benim izin...”
...
İnan’ın sarı taksiye binip, yolculuğunu tamamladıktan sonra, “Fişi ver doldurayım abi” demesi...
Taksiciye ulaştırma şoförü muamelesi yapıp, geçici kriz yaşaması...
İğnelik
3G DOPİNGİ
Yeniyi harâretle,
Karşılamamız iyi...
Kullandık mahâretle,
Süper teknolojiyi!
Kısalıyor her varış,
Kanatlanıyor sanat...
Zamâna karşı yarış,
Hızlanıyor altmış kat!
İnternet büyük vâdi,
GSM geniş imkân...
İletişimde şimdi,
3G yeni heyecan!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Kadının şahidi kulağı, erkeğin şahidi gözüdür...”
(...Yazdıktan sonra kendisi de beğendiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX - Anında Görüntü Show)
OSMANTAN ERKIR: Oyuncularımız neyi anlatsın?...
SEYİRCİ: Şile Fenerini...
OSMANTAN ERKIR: Hımm... Şile Feneri güzel... Nerde bu Şile Feneri?...
bir film diyaloğu
“-Güç; onu taşıyamayanların üzerinden akar gider...” (...Godfather filminden)
hayata dair...
-Eğer kendinizi iyi hissediyorsanız, üzülmeyin geçer...
-Ne zaman bir şey yapmaya kalkışırsanız, mutlaka öncelikle yapmanız gereken başka bir şey vardır...
-Teneffüste zaman derstekinden daha hızlı akar...
-Bir şeyi en uygun fiyata satın alırken, ne kadar çok uzun araştırırsanız araştırın, satın aldıktan sonra bir başka yerde daha ucuza satıldığını göreceksiniz...
-Bir cihazı monte ettikten sonra, mutlaka birkaç civata artar...
-Demir yollarına bakarak trenin nereye gittiğini asla bilemezsiniz...
-Bankadan kredi alırken, önce ihtiyacınız olmadığını ispatlamanız gerekir...
-Bozulan bir ev aletini tamirciye nesinin bozuk olduğunu gösterirken, mükemmel bir şekilde çalışır...
-Herkesin, fazla bir işe yaramayan, “nasıl zengin olunur” formülleri vardır...
-Âşık olduklarında, akıllı bir adamla budala bir adam arasında hiç fark yoktur...
-Toplantı, gündemin tartışıldığı ve saatlerin boşa harcandığı bir faaliyettir...
-Bir deney doğru sonuç veriyorsa, bir şeyler ters gitmiştir...
-Bir erkeği elde tutmanın yolu, onu bırakmamacasına sıkıca sarmalamaktır... (...Murphy Kanunları)
temel’in yeri
Fadime, Temel’den boşanmak için mahkemeye başvurmuş... Hakim sormuş;
-Boşanmak için bir zemin var mı?...
“-Evimiz 40 metrekare üzerine, sağlam bir zeminde kurulu, tek katlı...”
-Onu dememiştim, yakınlığınız ne durumda?...
“-Kasabada iki teyzem ve kızları var... Ayrıca şehirde de amcam yaşıyor...”
-Herhangi bir garazınız var mı?...
“-Hayır biz sitenin otoparkına park ediyoruz... Kendimize ait bir garaj yok...”
-Hiç dinlemediği olur mu?...
“-Kızımın ve oğlumun müzik seti var, onlar dinler... Biz pek müzik dinlemeyiz...”
-Lütfen böyle yapmayın?... Size hiç saldırdı mı?...
“-Evet... Bazen sabahları benden önce uyanır...”
Hakim iyice sinirli bir şekilde sormuş;
-Bayan niçin boşanmak istiyorsunuz?...
“-Neden boşanmayayım hakim bey... Bu adamla bir türlü iletişim kuramıyorum...”
bizimkiler
(...Bizimkiler’in garip takıntıları -2-)
KALECİ ALİ: Sol ayakla çekilen penaltı, yüzde 90 sağ köşeye gider...
FAİK ABİ: Üç kişinin oturduğu masada en az iki kişi çayı şeker atmadan karıştırır...
ÖMER ABİ: İlanı büyük olan sayfanın çalışması zor olur...
BİLGEHAN: Sabah turnikeye takılan, göreve giderken makinesine film takmayı unutur...
SIRRI: Cüneyt Abi servise simitsiz girmişse, ayın sonu geliyordur...
EMİN: Maç seyrederken kolları önde birleşirse Beşiktaş kaybeder...
HÜSEYİN: Garajdan çıkarken sola dönen araba çok benzin yakar...
SERDAR: Halı saha parası eksik toplanırsa, o ay doğalgaz faturası şişik gelir...
itiraf reyonu
(...isim: fikret durmuş ...şehir: İstanbul ...yaş: yirmi yedi)
Bir firmaya tahsilat için; o tarafta başka işi olan bir arkadaşla gidiyoruz...
Minibüste gidilen firma ile ilgili muhabbet var... Ben sallıyorum adamlara;
“-Abi bu gideceğimiz hödükler üç aydır oyalıyor bizi... İnşallah ayağın uğurlu gelir...”
Yolculuktan sonra civardaki bir büfeden su alırken, yanımızdaki sigara içen adama firmanın ismiyle soruyoruz;
-Yeri nerede acaba?...
“-Sizi üç aydır oyalayan hödükleri mi arıyorsunuz?... Gelin benimle...”
Ve firmanın muhasebe müdürü ile bitmeyen bir yolculuk, bitmeyen bir görüşme, bitmeyen bir tahsilat...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
HOŞ SADÂ
Türkiye’de vatandaş,
Gâyet iyi niyetli...
Siyâsilerin yandaş,
Kayırmasından dertli!
Bu millet kadir bilir,
Görür ise gayretli...
Hayırla yâd edilir,
Olanlar adâletli!
Terâziye tam ayar,
Kuvvet verir edâya...
Adâlet mühim miyâr,
Kubbede hoş sadâya!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Başkasına hangi gözle baktığınız ve ne dediğiniz önemli değil, gördüğünüz kendisi olacaktır...”
(...Yine de müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...SHOW TV - Yemekteyiz)
FAİK ÖZTÜRK: Bak Safiye senin yaptığın yemeklere benziyor...
SAFİYE SOYMAN: Bir kere ben çok tutumlu bir kadınım...
FAİK ÖZTÜRK: Yok canım sen müsrifin önde gidenisin...
SAFİYE SOYMAN: Makarna artar tutup onu börek yaparım... Domates çorbası mı arttı onu mercimek çorbasına katarım... Pilav mı arttı onu da sütlaç yaparım...
FAİK ÖZTÜRK: He Safiye he... Ben de diyorum niye 2 aydır midem haşat?...
bir film diyaloğu
“-Karşısındakine olan bağlılık sevgidir, ondaki imkansızlıklara olan tutku ise aşk...”
(‘Adam söylüyor işte’ dedirden müthiş S.Ö.Z.leri...)
Ayaküstü...
(...Kadın olmanın harika
yanları... Evren Kaya’dan)
X Batan gemilerde ilk önce kadın ve çocukları kurtarıyorlar...
X Korku filmi izlerken istediğimiz kadar çığlık atabiliriz...
X Kel olma ya da kulağımızın kıllanma ihtimali de oldukça düşüktür...
X Kadınların üç misli kadar erkek hapiste... Demek ki ya suç işlemiyoruz, ya da yakalanmayacak kadar akıllıyız...
X Erkekler dayanıklı olduklarını zannederler ama bizim acı eşiğimiz daha yüksektir... Doğumdan daha sancılı bir şey olabilir mi?...
X Kalp krizi ve kanserden ölme riskimiz erkeklere oranla daha düşüktür...
X Ayrıca ayağımızda mantar oluşma riski de azdır...
bizimkiler
Mustafa Abi anlatıyor;
Arkadaşımın kardeşi beni Facebook’tan arkadaş listesine ekledi...
Arkadaşımla da uzun zamandan beri görüşmüyoruz...
Kardeşi ona beni Facebook’ta gördüğünü söylemiş...
Onun tepkisi de şöyle olmuş,
“-Bırak ya, ben küstüm ona... Öyle Facebook’lara gidip geziyor ama bize gelmeye üşeniyor...”
İyimser bir tahminle Facebook’un kafe olduğunu düşündüğünü falan sanıyoruz...
temel’in yeri
Temel ağacın dalına oturmuş, Nasreddin Hoca gibi oturduğu dalın dibine testereyi dayamış, kesmeye başlamış...
Olayı gören komşusu aşağıdan bağırmış, “Yapma... Düşeceksin...”
Temel aldırmayıp devam etmiş... Sonuç belli; dal kopmuş, Temel düşmüş...
Sonra belini tutarak doğrulmuş ve komşusuna bağırmış;
“-Şom ağızlı... Ağzını açtın mı, bak neler oluyor...”
hayata dair
Asıl saygıya değer olan, eleştiren kişi değildir.
Güçlünün nasıl tökezlediğine, ya da işi yapanın eksik olduğu noktaya dikkati çeken kişi değildir...
Saygınlık; Gerçekten meydanda olan yüzü toza toprağa kan tere bulanmış,
Cesurca çarpışan düşen ve her seferinde ayağa kalkan,
Büyük coşkuları, gerçek bağlılıkları bilen
Ve kendini değerli bir amaca adayan,
En iyi durumda zaferi elde edeceğini
En kötü durumda büyük bir cesaretle savaşarak başarısız olduğunu bilen,
Böylece ne zaferi ne de yenilgiyi bilmeyen ürkek ruhların arasına katılmayan kişiye aittir. (...Teddy Roosevelt)
itiraf reyonu
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
(...isim: ü. gülsüm ...şehir: konya ...yaş: yirmibir)
Her zamanki gibi muhteşem makarna yemeğimizi yaparak öğlen karnımızı bir güzel doyurmuştuk...
Tabii sıra bulaşıklarda... Mâlum, öğrencilik olduğu için her şeyin en ucuzunu alıyorduk...Bu durum temizlik malzemelerini de etkilediğinden açık deterjan satan bir yerden ozonumuzu (çamaşır suyumuzu) almıştık ve bunun üzerinde kalın harflerle OZON yazıyordu...
Özgül arkadaşımız bu ozon şişesini, evde iki kimyacı olduğunu düşünerek “O2ON” (O iki on ne demek) diyerek kimyasal madde şeklinde okudu...
(Z harfini 2 sayısı görüp, kimyasal bileşik zannetti)... Tabii biz bu arada gülmekten kırılıyorduk... Oysa o şişe, mâsum bir ozon şişesiydi ve deterjancıdan alınmıştı...
İğnelik
YÖK’E ALKIŞ
Koydu işsiz mesleksiz,
Nice genci mat sayı...
Dayatıldı gereksiz,
Sınavda sakat sayı!
Bilmem kime güzeldi,
İkili inat sayı...
İşte şimdi düzeldi,
En nihâyet katsayı!
Görüldü basitliği,
Varıldı kareköke...
Sağladı eşitliği,
Bütün tebrikler YÖK’e!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
bizimkiler
Enes kibrit kutusundan cep telefonu yapabilecek, benzini tamamen bitmiş bir otomobille 25 kilometre daha gidebilecek kadar teknik yeteneklere sahip bir arkadaşımızdır...
Gazetedeki arkadaşlara akşama kadar yaptığı ilginç şakalar da en büyük özelliklerindendir...
Dün yine servis saatinde Çetin Abi’yi aramış, “Sizin eve giden yolda tankerle TIR çarpışmış, yol tamamen kapalı” diye sallamış öylesine...
Çetin Abi inanmış tabii, servis şoförünü ikna etmiş ve başka yollardan eve gitmeye çalışmışlar... Yenibosna-Halkalı arasını 1.5 saatte aşabilmişler... Sonra şoför gerçeği öğrenmiş ve gidene kadar Çetin Abi’ye “Yahu kardeşim gazetecisin diye sana inandık, şu yaptığına bak” diye söylenmiş...
itiraf reyonu
(...isim: ismail yosun ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
Tatile giderken dar ve virajlı bir yolda otobüsün biri denk geldi...
Adam durmuş, geçecek yer kalmamış... Benim akıllı arkadaşım Halit inip bakmak yerine otobüsün arkasında yazan araç telefonunu aradı...
“Ben arkadaki arabadan arıyorum... Bir yol versen de geçsek” dedi...
Adam, “Abi öndeki araba arıza yapmış, biraz bekle” demiş...
İlginçlikler serisi yarım saat kadar sürdü de yolumuza devam ettik...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
-Temel çivi çakarken parmağını niye çivinin üstüne koymuş?...
(...Çıkan sese dayanamadığı için)
...
-Temel kuşu nasıl öldürmeye çalışıyormuş?...
(...Onu uçurumdan atarak)
...
-Temel niye 19 arkadaşıyla birlikte sinemaya gitmiş?...
(...18’in altında olanların alınmadığını duyduğu için)
...
-Temel yaprakları süpürürken bacağını nasıl kırmış?...
(...Ağaçtan düşmüş)
...
-Temel uçakta neden cam kenarı koltuk istemiyormuş?...
(...Saçları rüzgarda bozulmasın diye)
söz der ki
“-Birçok işi yapmak; onu yapmamak için düşünülen bahaneden kolaydır...”
(...Artık müthişi bile aşan S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...NTV - Senin Hikayen)
YILMAZ VURAL: Futbola ilgi duyuyor musun?...
OKAN BAYÜLGEN: Futboldan hiç anlamam hocam, bu konuda erkeksi duygularım yok...
YILMAZ VURAL: Sevilmez mi hiç, futbol hayatın kendisidir...
OKAN BAYÜLGEN: Sporda da birtakım delikanlı adamlar var... Pek bir Polat Alemdar, o yüzden izlemiyorum...
bir film diyaloğu
“-Elma şekeri gibiymiş aşk... Elinde sopa kalana kadar yersin...”
(...Haybeden Gerçeküstü Aşk’tan)
hayata dair
Aşk, ne çöl gibi devinimsiz durmaktan, ne rüzgâr gibi dünyayı dolaşmaktan, ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir...
Aşk, evreni değiştiren ve geliştiren güçtür...
İlk kez onun içine girdiğim zaman kusursuz olduğunu sandım...
Ama daha sonra onun, yaratılmış olan her şeyin yansıması olduğunu, onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm...
Evrenin ruhunu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır...
Aşk’ın gücü işte burada işe karışır...
Çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman...
(...Paulo Coelho)
İğnelik
YARGI REFORMU
Bu habere sevindim,
Meclis adım atacak...
Biraz bilgi edindim,
Yargı rahatlatacak!
Çekilmeyecek süngü,
Bu iyiye delâlet...
Bitecek kısır döngü,
Hızlanacak adâlet!
Muallaktaysa karar,
Değiştirmeli formu...
Görmeden büyük zarar,
Yapmalıyız reformu!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
kadınlar erkekler
(...“Kadınlar için mutsuz evliliğin sırları” başlıklı Selami Biçer’den)
-Eşinizi her fırsatta eleştirin... Kapı önü, misafir yanı dinlemeyin...
-Annesinden ve kız kardeşinden şikâyet edin, yaşamıyorlarsa geçmişte yaptıklarını anlatın...
-Sürekli sizi anlamadığından yakının, “Nişanlıyken böyle değildin ama” diye ağlayın...
-Onun yorgun olduğu zamanlara misafirlik programları yapın, gezmelere götürün...
-Zaman ne olursa olsun; son zamanlarda ilgisinin azaldığından şikâyet edin...
-Sizin dışınızda kimseyle görüşmesine izin vermeyin, görüşmeye kalkarsa kıskançlık krizleri geçirin...
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...”Kadın Gerçekleri” Mustafa Kaya’dan)
Kadınlar aynı anda güzel, zeki, genç ve bekâr olamazlar...
Genç ve güzel bir kız, güzelliğini fark ettiği anda zekâsını kaybeder...
...
Kadınlar bilinçaltlarındaki hinliğin su yüzüne çıkmaması için büyük mücadele verirler...
Kadın genç ve güzel ise bu mücadeleyi gençlik yıllarında yapmaya gerek duymaz...
...
Kadın genç, güzel, evli ve mutlu ise zekice bir yalan söylüyordur...
Kadın çirkin ve evli ve de mutlu ise bu doğru olabilir...
...
Kadının bütün düşüncesi güzelliği üstünedir, erkeğinki ise güzelliğin peşinden koşmak üzerine...
Hep bu ikili nedenden ötürü birbirlerini neden anlayamadıklarını hayatlarının sonuna kadar sorup dururlar...
...
Kadınlar yaşlandıkça erkeğin gözünden dünyaya bakmaya başlar...
Erkekler yaşlandıkça kadını anlamaya başlarlar... Ama her şey çok geçtir artık...
iitiraf reyonu
(...isim: ismail yosun ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
Tatile giderken dar ve virajlı bir yolda otobüsün biri denk geldi...
Adam durmuş, geçecek yer kalmamış... Benim akıllı arkadaşım Halit inip bakmak yerine otobüsün arkasında yazan araç telefonunu aradı...
“Ben arkadaki arabadan arıyorum... Bir yol versen de geçsek” dedi...
Adam, “Abi öndeki araba arıza yapmış, biraz bekle” demiş...
İlginçlikler serisi yarım saat kadar sürdü de yolumuza devam ettik...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
söz der ki
“-Mutsuzluk diye bir şey yoktur, çocukluğu kaybetmek vardır...”
(...Köprüden önceki son çıkışta ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...NTV - Yorum Farkı)
EMRE KONGAR: Ben sizin araştırmacı ve gazeteci kimliğinize son derece saygı duyuyorum...
MEHMET BARLAS: Ben de sizin hocalık kimliğinize saygı duyuyorum...
EMRE KONGAR: Teşekkür ederim, sağolun...
MEHMET BARLAS: Ama ben öğrenci değilim ve aynı dersi almaktan sıkıldım...
***
MEHMET BARLAS: Ben zamanında Beyrut’tayken bunları bizzat yaşadım... Ben gençtim, siz çocuktunuz o zamanlar.
EMRE KONGAR: Aman efendim, siz hâlâ gençsiniz.
MEHMET BARLAS: Teşekkür ederim...
EMRE KONGAR: Önemli değil, ama bakın ben sizi gençlikle övüyorum, siz beni gençlikle itham ediyorsunuz...
***
EMRE KONGAR: Bugün gördüğünüz gibi NTV’nin yeni sezon ekranına uygun giyindim, yeşil yeşil...
MEHMET BARLAS: Arazi olmuşsunuz.
EMRE KONGAR: Hayır, arazi olmadım, doğaya saygımı gösterdim...
MEHMET BARLAS: İşte doğayla kaynaşmanın adı arazi olmaktır...
temel’in yeri
Hırsız Temel, soyguna girdiği bankadan; paranın yanında bilgisayar, telefon ve mobilyaları da çalmış. Niçin?...
“-Para tek başına saadet getirmez” diye...
***
Taksi şoförlüğü yapmaya başlayan Temel, bir müddet sonra bu mesleği bırakmış, neden?...
“-Arkasından konuşulmasından hoşlanmadığı için...”
***
Denizaltı kaçıran Temel; rehinelerin canını bağışlamak için polise şartlarını söylemiş;
“-50 milyar ile bir paraşüt istiyorum...”
***
Temel‘i “Figaro’nun Düğünü” adlı baleye davet etmişler, gitmemiş...
“Düğün sahiplerini tanımıyorum” demiş...
hayata dair
Çocukluk ve yaşlılık birbirine benzer...
Her iki durumda da, değişik sebeplerle, insan oldukça savunmasız olur...
Bedenimizin çevresinde görünmez bir zırh oluşması ergenlik döneminde başlar...
Bu zırh bu dönemde oluşur ve ergin hayat boyunca kalınlaşır...
Gelişimi biraz da “inci”ninkine benzer, yara ne denli büyük ve derinse, çevresinde oluşan zırh o kadar güçlü olur...
Ama sonra zamanla, çok uzun süre giyilen bir giysi gibi en çok kullanılan yerlerinden yıpranır, dikişleri atar ve ani bir hareket sonucu yırtılır...
Başlangıçta hiçbir şey fark etmezsin, zırhının hâlâ seni sıkıca sardığını sanırsın, ama bir gün birdenbire, aptalca bir şey karşısında bir çocuk gibi nedenini bilemeden ağlamaya başlarsın...
(...Susanna Tamaro)
bizimkiler
(...Soğuk espriler serisi - 3)
TURGAY: Ben çay içmektense su içme taraftarıyım...
EMİN: Ben Beşiktaş taraftarıyım...
...
TALİP: Benim nikahımı bakan kıyacak...
NECMETTİN: Hangi bakan?...
TALİP: Murat Göğebakan...
MEHMET: Teoman bara gitmiş, ama içeri almamışlar...
EMRE: Niye?...
MEHMET: Daha onyedi, onyedi, onyediymiş...
...
BİLGEHAN: Şu telefonu uzatır mısın?...
SERDAR: Telefon uzamaz...
İğnelik
ÇİN EHRÂMI
Adâletten sakınma,
İnsanlık yarasıdır...
Zulüm ile kalkınma,
Asrın yüz karasıdır!
Boğup halkı eleme,
Saltanat merâmları...
İbretlik el âleme,
Firavun ehrâmları!
İşkencenin adresi,
Mao ve Huang idi...
Kan kemik âbidesi,
Kızıl Çin piramidi!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...”Aşk ve Evlilik” arasındaki farklar Figen Duyar’dan)
AŞK: Kalabalık bir ortamda elleriniz buluşur...
EVLİLİK: Kalabalık bir ortamda onu kaybetmek için her numarayı denersiniz...
...
AŞK: Birbirinizin eşyalarını ortaklaşa kullanırsınız...
EVLİLİK: Bütün eşyalara banka el koyar...
...
AŞK: Birbirinizi sadece merhaba demek için ararsınız...
EVLİLİK: Birbirinizi iş hakkında yakınmak için ararsınız...
...
AŞK: Tek düşündüğünüz onun neler hissettiğidir...
EVLİLİK: Tek düşündüğünüz akşam TV’de ne olduğudur...
...
AŞK: Onu her gördüğünüzde kalbiniz zıplar...
EVLİLİK: Onu her gördüğünüzde cüzdanınız biraz daha hafifler...
...
AŞK: Ayrılmayı aklınıza bile getirmezsiniz...
EVLİLİK: Tek aklınızdan geçen, günü kazasız belasız sona erdirmektir...
söz der ki
“-Gidenin hayaliyle tutuşmak, kalanın vefasına ihanettir...”
(...Güneş çarpmadan önce ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Aşkın Gözü Kördür)
YARIŞMACI KIZ: Zeki biri misin?
YARIŞMACI ERKEK: Bence zekiyim...
YARIŞMACI KIZ: Sana bir zekâ sorusu soracağım...
YARIŞMACI ERKEK: Tamam, sor bakalım...
YARIŞMACI KIZ: Sınırda uçak düşse yaralılar nereye gömülür?...
YARIŞMACI ERKEK: Nereye, tam sınıra mı?...
YARIŞMACI KIZ: Hayır ya... Yaralıları niye gömüyorsun hemen...
temel’in yeri
-Temel sıcak havalarda eğilerek yürüyormuş... Niçin?...
-Güneşin etkisi azalır diye...
...
-Tavandan sarkan kordonun ucunda titreyerek sallanan kararmış şey nedir?...
-Acemi elektrikçi Temel...
...
-Bilim adamı Temel’in laboratuvarının deney kafesindeki fare sonunda neyi başarmış?...
-Düğmeye bastığında Profesör Temel’in kendisine peynir getirmesini...
...
-Temel hayatında ilk defa gittiği sirkte bir timsah görünce ne demiş?...
-Aaa... Lacoste...
...
-Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fıçı ile gitmiş... Niçin?...
-Doktoru, altı ay sonra idrarınla birlikte gel demiş...
...
-Temel, yeni aldığı ayakkabısını bir hafta giymemiş... Neden?...
-Satıcı bir hafta kadar ayağınızı sıkabilir dediği için...
bizimkiler
(...Günlük Serdar diyaloglarından)
SERDAR: Kaç aylık oldu abi senin ufaklık şimdi?...
KARŞILAŞTIĞI ARKADAŞI: 3 aylık oldu valla...
SERDAR: Maşallah... Maşallah... Allah analı avratlı büyütsün...
hayata dair
Ruhunun ne istediğine bak ve başka hiçbir şeyin buna engel olmasına izin verme...
Çünkü, şimdiye kadar edindiğin deneyim, sayısız araştırma yapmana rağmen hiçbir yerde, ama hiçbir yerde aradığın mutluluğu bulamadığını gösteriyor...
Ne mantıklı düşünce, ne maddi zenginlik, ne şöhret, ne de haz peşinde koşmak...
Peki mutluluğu nerede bulabilirsin?...
Kendi doğanın gerektirdiği biçimde yaşamak...
Bunu nasıl yapabilirsin?...
Davranış ve eylemlerinin, ilkelerine dayanmasını sağlayarak...
Hangi ilkeler?...
İyi ve kötüyü ele alan ilkeler...
“Seni adil, ılımlı, cesur ve özgür kılmayan hiçbir şey senin için iyi değildir...”
Ve bunların tam zıttı olmayan hiçbir şey de kötü değildir...
(...Marcus Aurelius)
itiraf reyonu
(...isim: tekin sözen ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi üç)
Arkadaşla gezerken ayakkabımı bağlamak için eğilip kalktıktan sonra tanımadığım birinin koluna girmiştim...
Birkaç dakika konuşa konuşa yürümüştüm... Galiba o da imtihandan çıkmış olacak ki; hiçbir şey demeden dinledi beni...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
KANLI ÜRETİM
Parlayan Çin yıldızı,
Kanlı kızıl despotça...
Emek hayat hırsızı,
Vampirce ahtapotça!
Çin’de ucuz üretim,
Yapıyor güya Batı...
Gerçek vahşi tüketim,
Bedel insan hayatı!
Halk sefâlet içinde,
Ufukları karardı...
Aranıyor mu Çin’de,
ILO’nun standardı!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...“Dünyada erkeklerin dili kullanılıyor olsaydı” başlıklı merWe yorumu)
-”Salatayı ben yapayım mı” diye sormak “Seni seviyorum” anlamına gelirdi...
-Masadaki telefonu, kül tablasını, çakmağı çevirmek iyi bir sohbet sayılırdı...
-”Seni sonra ararım” nazikçe bir ayrılma cümlesi olarak algılanırdı...
-Trafik ışıkları yeşil, fıstık yeşili ve koyu yeşil olurdu...
-Gelin programlarının yerini “Fenerli Olur Musun”, “Çarşı ile Beste Yarışması” programları alırdı...
-Delikanlılığı ile ünlü adamlar milletvekili olurdu...
-Çöpçüler evin içine kadar girip çöpü alırlardı...
-”Anneme gelin olsana” cümlesi romantik bir evlenme teklifi olurdu...
-Eğe, tornavida, makas ve bıçak özellikleri olan telefonlar üretilirdi...
itiraf reyonu
(...isim: dündar aktan ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş)
Arkadaşın babasına mesaj gelmiş;
“-Bu ayki AVEA faturanızın tutarı 57 TL’dir...”
Cevap yazmış o da;
“-Maaşları 15’inde alıyoruz, o zaman yatırırız...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
Temel bankada hesap açtırırken görevli bayan memur sormuş:
-Beyefendi isminiz ne ?...
“-Tetetemel Yayayakut...”
-Kekeme misiniz?...
“-Hayır hanımefendi... Babam kekemeydi, nüfus memuru da söyleneni yazmış...”
söz der ki
“-Kavuştuklarının tadını almak için, kavuşamadıklarının acısını yaşaman gerekiyor...”
(...Laf arasında ağzından süzülerek çıkan müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR - İzdivaç)
TELEFONDAKİ BAYAN: Esra Hanım ben sevdim mi gözüm hiçbir şey görmez. Gerekirse canımı veririm...
ESRA EROL: Tamam, beyefendi için cuma günü buraya gelir misiniz?...
TELEFONDAKİ BAYAN: O kadar çabuk gelemem...
****
STÜDYODAKİ BAYAN: Kendisini beğendim ama, dışarıda yürürken gördüm topaldı...
STÜDYODAKİ ADAM: Ben topal değilim, ayakkabım vurmuş, o yüzden topallıyordum...
STÜDYODAKİ BAYAN: Tamam, kendisine yeni bir ayakkabı alırsa olur...
hayata dair
Kolay şey değildir mutluluk; çok zordur ve içimizdedir...
Başka yerde bulunması imkansızdır...
Sağlıklı bir dilenci, hasta bir kraldan daha mutludur...
Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden kaynaklanan, sakin ve neşeli bir huy;
Duru, canlı, nüfuz edici ve doğru kavrayan bir zeka;
Ilımlı, yumuşak bir arzu ve bunlara uygun olarak iyi bir vicdan...
Yerini hiçbir rütbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir...
Dışarıdan bir şeyler kazanabilmek için içeriden bir şeyler yitirmek;
Yani şan, şöhret, mevki, şatafat, ün, san kazanmak için;
Huzurunu, boş zamanını ve bağımsızlığını bütünüyle ya da önemli ölçüde feda etmek;
Çok büyük bir budalalıktır...
(...A.Schopenhauer)
bizimkiler
Cüneyt Abi, Hayrunisa Gül’ün İstanbul programını takip edecek adam arıyor;
“-Sırrı, sen gitsene şu Dolmabahçe’ye...”
-Abi ben gidemem, hilal gözlemeye gidecektim?...
“-Nereye?...”
-Ya işte Bülent Abi’lerle Florya’dan hilal gözlemeye gideceğiz...
“-Allah Alaaah... Florya’da var mı öyle meşhur gözlemeci?...”
İğnelik
TÜRKİSTAN DRAMI
Bu insanlık hatâsı,
Hür dünya yan çiziyor...
Komünist Çin sultası,
Türk kurşuna diziyor!
Anlamıyor Çin merâm,
Tedbir diyor şiddete...
Bu ne müthiş bir dram,
Seyirciyiz vahşete!
Kolay dinmez bu acı,
Çin intikam aldıkça...
Katmerlenir bu sancı,
Uygur esir kaldıkça!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Reddedilen insan yoktur, gülümsemesini bilmeyen insan vardır...”
(...Olayı çözdüğü anda ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FLASH TV - Altyazıları)
-Karısı tarafından kaçırıldıktan sonra karısı kaçan koca...
*
-Şu anda ismini vermek istemeyen bir akraba.
*
-FB yenilince dayak yediğini iddia eden kadın...
*
-Adamın içine yılan mı kaçtı, solucan mı?
*
-Karısına kızıp ormana kaçan adam...
bir film diyaloğu
“-Bir kaya veya bir taş fark etmez... İkisi de suda batar...”
(...Old Boy filminden)
hayata dair...
-”Bu nasıl yapılır” daima yapabileceğine inanan kişilerin kapısını çalar...
...
-Lidere saygı duyun ama ondan daha iyi olmaya çalışın...
...
-Kişi kendi düşüncelerinin ürünüdür... Onun için büyük düşünün...
...
-Sıradan bir insanın öne sürdüğü tüm bahaneler, başarılı insanlar tarafından da ileri sürülebilecekken, sürülmemiştir...
...
-Zekânızı yönlendiren düşünce, zekâ gücünüzün miktarından daha önemlidir...
...
-Vazgeçmemek, pes etmemek yapabilmenin yüzde 95’ini oluşturur...
...
-Doğuştan var olan kabiliyetlerin miktarını artırmak konusunda çok fazla şey yapamayız, ancak sahip olduğumuz şeyleri kullanma biçimini elbette değiştirebiliriz...
...
-Dünyanın bizim üstümüze koyduğu fiyat etiketi, bizim kendimize biçtiğimiz değerle neredeyse aynıdır...
...
-İnandığınız zaman aklınız, o şeyi yapmanın yollarını bulur...
...
-Zaferin karşılığını almak yerine, onu kazananlarla paylaşarak yatırım yap...
(...D.J. Schwart)
temel’in yeri
Temel’le Dursun, “Uzun yaşama ilacı” uydurması ile milleti dolandırıyormuş...
Kalabalık bir yere tezgâhı açmışlar... Temel bağırarak ilacı methetmiş ve;
“-Bakın işte, ispatı benim... Ben 350 yaşındayım” demiş...
Oradan geçen ihtiyar bir kadın, Temel’in yardımcısı Dursun’a sokularak usulca sormuş;
-Evladım, dedikleri doğru mu acaba?...
“-Valla teyze, tam bilemeyeceğim... Çünkü ben yanına yeni girdim... 120 senedir çalışıyorum...”
itiraf reyonu
(...isim: mesut altay ...şehir:düzce ...yaş: bilinmiyor)
Yıl içinde bir deneme imtihanımız vardı... Ben de her zamanki gibi normal bir şekilde imtihana
gireceğim ve sonuç öyle böyle gelecek...
Genelde deneme imtihanlarında bizim başımıza başka bir liseden öğretmenler gelirdi...
Ben de imtihan iyi başlasın biraz da muhabbet olsun diye bizim başımızdaki öğretmene sordum “Hocam hangi lisede öğretmenlik yapıyorsunuz” diye...
Öğretmenimizin verdiği cevap benim için tam bir skandaldı;
“Oğlum ben bu okulda motor bölümünde öğretmenim...”
Ben kıpkırmızı oldum, “Ben de bu okulda okuyorum hocam ne tesadüf” dedim ve olayı hafif sıyrıklarla atlattım...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Haftaya damgasını vuran bombaları)
Büfe önünde polis gören Serdar’ın sigara almak için onların gitmesini beklemesi (Bilinçsiz tüketici)...
Sırrı’nın acemi birliği için Kırklareli yerine Kırıkkale’ye gitmesi (Gecikmiş itiraf)...
Gelen misafirine neskafe ikram edecek Talip’in “İsterseniz hepsi bir arada da var” demesi (Bol keseden atmak)...
İğnelik
SIÇRAMA ÂNI
Belki atom çağını,
Iskaladık derinde...
Lâkin netin ağını,
Yakaladık yerinde!
Bakıp imkânımıza,
Hiç vakit geçirmeden...
İlgi alanımıza,
Odaklanmalı hemen!
Ne geçerli evrende,
Aynını kapmalıyız...
Teknolojide fende,
Sıçrama yapmalıyız!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Acıları hafifletmek için uyumaya çalışmak, karanlığı ikiye katlamaktır...”
(...’İçimi cayır cayır yakan güneşin, sana gelen yollarıma doğdu şiirindeki müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...ATV - Ah Be Güzelim)
HALE CANEROĞLU: Kitap okumayı sever misiniz kızlar?...
YARIŞMACI KIZ: Çok severim ben... Her hafta bir kitap okurum...
HALE CANEROĞLU: Dünyanın en büyük bütçeli filmini soruyoruz... Kitabı da var, büyülü bir şeydi?...
YARIŞMACI KIZ: Gözlüklerin efendisi... Orijinal gözlükler üreten birinin hikayesini anlatıyor...
HALE CANEROĞLU: Yüzüklerin Efendisi demek istedin galiba...
kadınlar & erkekler
(...Bilinen kadın gerçekleri)
-Bütün kadınlar, bilinmeyen bir yere girildiğinde kaybolacaklarını zannederler...
...
-Kırmızı ışık kadınlar için makyaj tazeleme işaretidir...
...
-Kadınlar sebep yokken eve çiçekle gelen adamdan şüphelenirler...
...
-Kadınlar; erkek tuvaletlerine girmek, çöpü indirmek ve hesabı ödemek dışında her konuda erkeklerle eşit olmak isterler...
...
-Kadınlar kafasında hangi problemi büyütmüşse, evde başlarına en çok o gelir...
...
-Dünyada hiçbir kadın yok ki; başka bir kadına bakan eşini yakalamasın...
...
-Kadınlar kendilerine neler verildiğine değil, onlar için nelerden vazgeçildiğine bakarlar...
bizimkiler
Turgay: Abi manşet hazır, imza fotoğrafı akşam gelecekmiş...
Faruk: Olmadı ki şimdi... Kursağımı yarıda bıraktın...
...
Bilgehan: Yav sen bakma onun soğuk göründüğüne, çok iyi çocuk...
Serdar: Bilmiyorum da onda beni iten bir şey var...
Bilgehan: Yok yok, iyidir... Hem de senin adaşın...
Serdar: Adı ne ki?...
...
Fatih: Akşam telefonla konuşur, bir şeyler yaparız...
Talip: Tamam ama benim şarjım yok... Sen beni ararsın...
bir film diyaloğu
“-Dedem duvarcıydı, babam duvarcıydı, ben de duvarcıyım, ama hâlâ bir evim yok...”
(Amarcord filminden)
temel’in yeri
Doğum haberini alan Temel, heyecanla bekleyen akrabalarının yanına koşmuş ve mutlu haberi vermiş...
“-İkizlerimiz oldu...”
Akrabaları sormuş, “En çok kime benziyor” diye...
Temel cevap vermiş;
“-Birbirlerine...”
hayata dair
Bir zamanlar okuduğum bir kitaba göre
“Bütün güç kaderin elindedir,
İrade gücü yalnızca bir bahanedir...”
Bunu okuduktan sonra içimi müthiş bir huzur kaplamıştı...
Ertesi gün birkaç sayfa okuyunca,
Kaderin geçmişteki davranışlarımızın bir sonucu olarak oluştuğunu gördüm...
Böylece başlangıç noktasına geri döndüm...
Bu düğümün çözüm noktası nerededir diye sordum kendime...
İpin hangi ucu çözer yumağı?...
Bir ip mi yoksa zincir mi söz konusu?...
Kesilip koparılabilir mi,
Yoksa bizi sonsuza dek sarıp sarmalar mı?...
(...Susanna Tamaro)
itiraf reyonu
(...isim: yunus emre ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi yedi)
Devlet dairesinde bir şey için lazım olur da, “Eşinizin doğum tarihini” açıp kendisine soramazsınız...
Ayıp olur çünkü...
Tabii ispiyoncu baldıza sormanız daha kötü sonuçlara yol açabilir...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
ÂCİL REFORM
Aralıksız bir seri,
Atılacak adım var...
Türkiye’yi ileri,
Götürecek reformlar!
Çıkaranlar engeli,
Yolunda mahkemenin...
Ağır oldu bedeli,
Reformda gecikmenin!
Kuvvetlenmeli hemen,
Reformcuların eli...
Hiç vakit kaybetmeden,
Türkiye güçlenmeli!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Her şeyinle doğru bir yere bağlı değilsen, özgürlükten bahsetme...”
(...Geri çekilerek kalabalığa üstten bakarak ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR -Haber Bülteni)
MUHABİR: Artık kapalı alanlarda sigara içilmesi yasak?...
KAHVECİ: He duyduk...
MUHABİR: Ama burada herkes hâlâ içiyor?...
KAHVECİ: Yasak burda sökmez, biz de içiyoruz işte...
MUHABİR: Ama yaptırımları var, cezası var, bilmiyor musunuz?...
KAHVECİ: Abi burada adamı kessen yine sigara içerler!...
bir film diyalağu
“-Hayatta en önemli şey sevmek ve karşılığında sevilmektir...”
(...Moulin Rouge)
hayata dair
Büyümemiz için bize gereken gerçekliktir,
İnsan erdemini ya da kötülüğünü aşan bir bütünlük...
Bilgiye, kendimizi bilmeye ihtiyacımız var...
Kendimizi ve gölgemizi görmemiz gerekir...
Çünkü gölgemizle yüzleşebiliriz;
böylece belki de büyüdüğümüzde, güçlenip toplum içinde sorumlu yetişkinler olduğumuzda, dünyada yapılan kötülükler, katlanmak zorunda olduğumuz adaletsizlikler, azap ve acı karşısında çaresizlikle teslim olmaya, ya da gördüklerimizi inkar etmeye daha az eğilimli oluruz...
(...Ursula K. Guin)
bizimkiler
(...Bizimkiler’in dumansız hava sahası muhabbetleri)
ÖMER ABİ: Gökyüzünü görmeyen her yerde yasak işte...
HABİP ABİ: Ben şu ana kadar 186 bin lira kârdayım...
...
EMİN: Arabada da içilemeyecek, neticede oradan da gökyüzü görünmüyor...
CAHİT: Hee, ata binelim biz artık...
...
FATİH: Delilere serbestmiş, raporu alıp her yerde içeceksin...
HÜSEYİN: O zaman ben de içebilirim, dahilikle delilik arasında ince bir çizgi var neticede...
...
HAYDAR ABİ: Evde hanım ihbar etse, gelip cezayı keserler...
METİN ABİ: Hanımın cezasını kim kesecek?...
temel’in yeri
İki iş adamı Temel ve arkadaşı Dursun işletmeci
olmanın zorluklarından yakınıyormuş...
Temel demiş ki;
“-Ben geçen sene yeni bir metod geliştirdim... Elemanlarımdan bir tanesine üç ayda bir zorunlu olarak izin yaptırıyorum...”
-İlginç... Peki bu işe yarıyor mu?... Niçin böyle yapıyorsun?...
“-Kim olmadığında işler aksamadan yürüyor, bu şekilde anlayabiliyorum...”
kadınlar & eerkekler
(...Bu da “Erkekçe - Türkçe” sözlüğü... Tuğba Özcan’dan)
“-Bu erkekleri ilgilendiren bir şey...”
-Bunun mantıklı bir açıklaması yok...
...
“-Yemeğe yardım edeyim mi?...”
Yemek neden hâlâ masaya gelmedi...
...
“-Evet tatlım, haklısın sevgilim...”
-Evlilik yıldönümleri için yılda bir kez kullanılır...
...
“Sevgilim ara ver, sabahtan beri evi temizleyeceğim diye helak oldun...
-Şu elektrikli süpürgeyi artık sustursan iyi olacak, filmi mahvettin...
...
“-Yine ne yaptım?...”
-Yine nasıl yakaladın?...
...
“-Endişelenme, alt tarafı küçük bir kesik...”
“-Tam damarı kestim ama ölsem canımın acıdığını itiraf etmeyeceğim...”
...
“-Hafızam iyi değildir biliyorsun...
Bütün arabaların teknik özelliklerini biliyorum ama doğum gününü unuttum yine...
...
“-Muhteşem görünüyorsun...”
-Ne olur bu denediğin son elbise olsun yoksa kalp krizi geçireceğim...
...
“-Sakin ol kaybolmuş falan değiliz, nerede olduğumuzu biliyorum...”
-Öyle bir kaybolduk ki; bizi kimse bulamayacak...
İğnelik
GÖR KONYA’YI
Tarihi tabiatı,
Bir başkadır Konya’nın...
Bereketli hayatı,
Merkezidir dünyanın!
Gören ısınır hemen,
Sunar türlü imkânı...
Ne olursan gel diyen,
Mevlânâ’nın mekânı!
Tren hızlı yol bir ân,
Görmek istersen eğer...
Bir yıldızdır parlayan,
Konya yükselen değer!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Vücudunu çok dinleyen için bir hastalık her zaman vardır...”
(...Tahlil sonuçlarını aldıktan sonra ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL 7 - Ana Haber)
MUHABİR: 19 Temmuz size neyi hatırlatıyor?...
SOKAKTAKİ TEYZE: Hiçbir şey hatırlatmıyor evladım...
MUHABİR: Televizyon seyretmiyor musunuz, dumansız hava sahası başlıyor...
SOKAKTAKİ TEYZE: Bakmıyorum kızım, tansiyonum var benim...
bir film diyalağu
-Benden uzakta nefes alabildiğine inanmak istemiyorum...
“-Senden uzakta nefes alamıyorum...”
(...Bir İstanbul Masalı’ndan)
hayata dair
-”Bu nasıl yapılır” daima yapabileceğine inanan kişilerin kapısını çalar...
...
-Lidere saygı duyun ama ondan daha iyi olmaya çalışın...
...
-Kişi kendi düşüncelerinin ürünüdür... Onun için büyük düşünün...
...
-Sıradan bir insanın öne sürdüğü tüm bahaneler, başarılı insanlar tarafından da ileri sürülebilecekken, sürülmemiştir...
-Zekânızı yönlendiren düşünce, zekâ gücünüzün miktarından daha önemlidir...
...
-Vazgeçmemek, pes etmemek yapabilmenin yüzde 95’idir...
...
X Dünyanın bizim üstümüze koyduğu fiyat etiketi, bizim kendimize biçtiğimiz değerle neredeyse aynıdır...
...
X İnandığınız zaman aklınız, o şeyi yapmanın yollarını bulur...
bizimkiler
(...Bizimkiler’in dönüşü olmayan sözleri)
TALİP (Eczaneden böcek ilacı istiyor),
“-Sizde böcek yemi var mı?...”
...
BİLGEHAN (Çocuğu alt yazılı filme götürmüştür)
“-Film bittikten sonra hatırladım çocuğun okuma yazma bilmediğini...”:
...
SERDAR (Charlton Heston’ın öldüğünü söylüyorlar:
“-Yok abi, daha dün CINE 5’te gördüm...”
temel’in yeri
Komutan; eğitimde erlere sormuş;
“-Bir ciple çölde gidiyorsunuz ve yukarıdan düşman uçağı sizi bombalıyor siz ne yaparsınız...”
İdris; “Ben cipi durdurup altına girerim...”
Dursun; “Ben cipi bırakır ve kaçarım...”
Temel; “Ben de sağa sinyal verip sola dönerim...”
kadınlar & eerkekler
(...”Kadınca Türkçe Sözlük” Ersin Gündüz’den)
“-Tamam canım sen eğlenmene bak...”
(...Arkadaşlarınla olan ortamını bozmayayım, yeri ve zamanı gelince acısını çıkaracağım)
...
“-Bana biraz zaman tanı lütfen...”
(...Yedek kulübem ağzına kadar dolu... Ötekilerden sinyali alamazsam dönerim sana)
...
“-Seni değiştirmek istemiyorum, bu kişiliğine saygısızlık olur...”
(...Nasılsa kendin yola geleceksin... Ben şimdilik efendi takılayım)
...
“-Çok tatlısın yaa... Senin gibi birinin varlığına inanamıyorum...”
(...Banka hesabında ne kadar paran olduğunu öğrendim)
...
“-Sen artık beni eskisi kadar sevmiyorsun...”
(...Kıskan biraz beni, hayatımı kısıtla, varlığını hissettir...”
“-Sana karşı ne hissettiğimden emin değilim...”
(...Birinden haber bekliyorum, şimdilik bir kenarda dur ve ilgini üzerimden eksik etme)
...
“-Bana bu hafta görücü gelecekmiş...”
(...Ya bana evlenme teklif et, ya da bu aşk burada bitsin)
...
“-Doğruyu söyle bana...”
(...Doğruyu söylersen canına okuyacağım, o yüzden inanabileceğim bir yalan söyle...”
...
“-Aslında insanlar fotoğraflarda olduğundan biraz farklı çıkarlar...
(...Üzgünüm ama çirkinsin)
İğnelik
ACEMAŞİRAN
Bir nükleer tutturdu,
Diyor ki hodri meydan...
Palavrayı yutturdu,
Zannediyor şu İran!
Bak ne hâlde Iraklı,
Koca bir ülke bitti...
Gösterişe meraklı,
Saddam da böyle gitti!
Palavra fenâ fikir,
Reklâm alsa da paydan...
Durumu gözden geçir,
Çıkmadan oklar yaydan!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Markets
söz der ki
“-Doğru biçimde yaşandıkça, yanlış sonuç alınan biricik duygumuz aşk...”
(...Bir tezat yakaladı diye kullanmak için acele ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX - Ninja Warrior)
HOPDEDİK AYHAN: Yarışmacı röportajda ne diyor Hayri Abi?...
HAYRİ HİÇLER: Valla çok zorlanmış, çok efor sarf etmiş bir dahaki sefer yaparım diyor...
HOPDEDİK AYHAN: Sen Çince biliyorsun değil mi?...
HAYRİ HİÇLER: Tabii... He bir de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki çalışmalar kısa sürsün diyor.
bir film diyaloğu
“-Ben bütün insanlara güvenirim; yalnızca içlerindeki şeytana güvenmem...”
(...The Italian Job filminden)
itiraf reyonu
(...isim: masum hattatoğlu ...şehir: nazilli ...yaş: bilinmiyor)
Nazilli bölgeden Alper’i ve beni Adana’ya seminere gönderdiler yıllar önce...
Adana bölge temsilcimiz Cafer Büyükbaş ikimizin kalabileceği ve rahat edebileceği bir lojmana yerleştirdi. Akşam Alper efendi ile odamıza girdik, ben dedim ki “Duvar kenarına yatayım. O tutturdu ben yatacağım... Olurdu olmazdı, iyi dedim sen yat duvar kenarında... Ee nasip işte... Ben biraz iriceyim ama Alper efendi oturur oturmaz ranza ortadan ikiye ayrıldı kaldı ortada.
Ne mi yaptı?... Oradan ayrılana kadar on gün boyunca bana aşağıdan bakarak homurdandı... Ben ranzamda rahatça yatarken, o da yerden beni izliyordu...
Bu arada can dostum Alper’in bir kızdan sonra bir oğlu oldu...
Allah hayırlı ömürler nasip etsin...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Bursa’daki Bizimkiler’den)
Uludağ’da koyun otlatan 4 çobanın kaybolduğu bilgisi gelir... Refik’le Orhan işe gelirken konuyu arabada mütalaa ederler... Orhan, Refik’e “Abicim çobanlar dağı karış karış bilir... Kaybolmaları imkânsız” der...
Olaya müdahil olan Serkan Yılmaz, “Abi çobanlar stajyer mi” diye sorar...
hayata dair
-İyi insanlar, hayatın her yönünü severler, şikayet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler...
...
-Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyi gerektirir...
...
-Çok açık ve dürüst konuşurlar... Çünkü vermek istedikleri mesajları, başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler...
...
-Kendilerini şikayet etmeden kabullenirler... Fiziksel benliklerini, sahteliklerle gizlemezler... Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler...
...
-Başka insanları çok iyi anlarlar ve asla şaşırıp şok olmazlar... Gereksiz kavgalarda asla taraf tutmazlar... İnsanlar hakkında konuşmaz, insanlarla konuşurlar...
...
-En önemlisi bu insanlar kendilerini severler... Kendilerine acımak, kendilerini reddetmek, kendilerine öfkelenmek için zamanları yoktur. Sorunları vardır, ama sorunların onları duygusal çöküntüye götürmesine izin vermezler. Tökezleyip düştüklerinde, tekrar ayağa kalkar ve sızlanmadan yaşamaya devam ederler...
...
-İyi insanlar, mutluluğu kovalamazlar... Sadece yaşarlar ve mutluluk onları bulur... Gerçekten nadir bulunan insanlardır, onlar için her gün mükemmeldir...
(...Dr. Wayne)
temel’in yeri
Temel ile Fadime, konsere gitmişler... Fakat salona girdiklerinde konserin başladığını görmüşler...
Biraz dinlemişler ki Temel sormuş;
“-Bu parçanın adı ne Fadime?...”
-Yedinci Senfoni...
“-Tüh... Altı tanesini kaçırdık...”
Hayır Demesini Bilin
İş yerinizde çat kapı sizi ziyarete gelen arkadaşınıza işlerinizin çok yoğun olduğunu söyleyebiliyor musunuz?
Lokantada yağsız istediğiniz salatayı yağlı getirdiklerinde neyse diyerek alıkoyuyor ve söylene söylene yiyor musunuz? Sizden istenenleri asla reddetmiyor musunuz? Bir grup konuşmasında insanlarla aynı fikirde olmadığınızı söyleyebiliyor musunuz? Haksızlığa tahammül edemediğiniz halde kuyrukta önünüze geçenleri ikaz edebiliyor musunuz? İnsan ilişkilerinin temelinde ağırbaşlı olmak yatar. Fakat bazen işler öyle bir hal alır ki; karşınızdakilere dik bir duruş sergilemeniz, hakkınızı koruyabilmeniz gerekebilir. İşte tam bu noktada imdadımıza “Hayır diyebilme” yetişir. Diyelim ki arkadaşınızın bir davranışı sizi rahatsız ediyor. Yaşadığınız duyguları, uygun bir şekilde ona iletebilirsiniz.
Böylelikle hem duygularınızı içinize atıp zaman içinde birikmesini ve arkadaşlık ilişkinizi tehdit etmesini önlemiş olursunuz, hem de arkadaşınız o davranışından dolayı sizi nasıl etkilediği konusunda bilgi sahibi olabilir.
...
Bu notları Hayati Odabaşı’nın “360 Derece İletişim” kitabından aldım...
Mutlu bir aile, mutlu bir iş yeri, mutlu bir çevre için iletişimin önemini anlatıyor... Güzel hikayeler, çarpıcı anekdotlar ve büyük sözlerle süslenmiş ve BKY’den çıkmış harika bir kişisel gelişim kitabı...
Yazarın vaat ettiği gibi, “Huzur ve mutluluğu yakalamanın yollarını” öğrenmek istiyorsanız, “360 Derece İletişim” size yardımcı olabilir!
İğnelik
YAYLALAR
Gâliba yükseklerde,
Gıdânın en hijyeni...
Devâdır her bir derde,
Yaylanın oksijeni!
Cıvıl cıvıldır hayat,
Karşılar coşkun pınar...
Şehrin kırına inat,
Yaylada harmoni var!
Şehir kızgın bu ara,
Pazarda işler ayaz...
Çıkıp da yaylalara,
Çadır kurmalı bu yaz!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Kadınlar için inandırıcı bir yalan, işlerine gelmeyen bin doğrudan daha iyidir...”
(...Her panoda yer alası müthiş S.Ö.Z.leri...)
temel’in yeri
Temel doktora gitmiş; “Doktor bey her tarafım ağrıyor” demiş;
“-Nereme dokunsam müthiş bir ağrı...”
Ve her tarafına dokunmaya başlamış... Sonra da parmağını doktora dokundurtmuş; “-Aaaa... Doktor bey siz de ağrıyorsunuz...”
bir film diyaloğu
“-Aşk bir mayın tarlası gibidir; bir adım atar ve parçalara dağılırsınız... Kendinizi toparlar sonra aptalca bir adım daha atarsınız... Sanırım bu insanın doğasında var; yalnız kalmaktansa parçalara dağılmayı tercih ediyoruz...”
(...Love and Game filminden)
hayata dair
(...osoztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim)
Herkes aslında yalnızdır...
Ve anlaşılmak ister, ama hiçbir zaman bir başkasını tümüyle anlayamayız...
Ve hepimiz bizi çok sevene bile bir parça yabancı kalırız...
Acımasız olanlar güçsüzlerdir...
Sevecenlik yalnızca güçlülerden beklenebilir...
Korkuyu bilmeyenler gerçekte yürekli değildir...
Çünkü yüreklilik, düşlenebilene karşı koyma gücüdür...
İnsanları çocukmuş gibi görürseniz...
Onları daha iyi anlayabilirsiniz...
Ne denli yaşlı ya da etkileyici olurlarsa olsunlar...
Çünkü çoğumuz hiçbir zaman büyümeyiz...
Yalnızca boyumuz uzar...
Mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince etkinleştirdiğimizde ulaşırız...
Hayatın amacı önemli olmaktır...
Saygın olmak... Sevmiş olmak...
Bir şeyi savunmak...
Boşuna yaşamamış olmaktır....
(...Leo Rosten)
itiraf reyonu
(...isim: z.p.t. ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
Evet, Kuzuluk’ta güzelim telefonumu köprüden ben düşürdüm... Evet oradaki garson benim yüzümden acınası bir duruma düştü...
Evet o adam ayakkabıları atıp, paçalarını ve kollarını sıvayıp (iyk iyk diyerek) benim yüzümden o yosunlu suya girdi... Evet, pipetle havuzun suyunu bitirme fikrini de benim yüzümden ortaya attı... Ama kollarını kaldırıp parmak ucunda etrafında dönerken, “Abi gel gel su balesine merak saldım” kısmını kesinlikle ben söyletmedim! Bizim o gün yerlere yatmamıza sebep olup, telefonumu kurtardığı için buradan tekrar teşekkür ediyorum...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Mehmed Beşir Başkaya’nın kardeşimiz Cüneyd Er’i ziyaretinden)
Hastanenin; bütün dünyada birbirinin aynı olan, sessizliğin uğultulu havasında gördüm pek kıymetli ağabeyimi.
Bütün metanetini koruyarak, sabır ve tevekkül içerisinde, gelen ziyaretçileri karşılarken, o kendisine has, hayran olunacak derecedeki vakur halini muhafaza ediyordu.
Yüreğinin acısıyla günde belki de defalarca gözyaşıyla yoğrulan, o nurlu çehre hep aynı tevekkül ve sabır ile hem dua ediyor, hem de bütün sevenlerden hız kesmeden dua etmelerini ısrarla rica ediyordu.
Henüz çocuk yaşlarda efendimizin mübarek hayatını anlatan kasetlerdeki müşfik ses tonu zihnime düşen Rahim Er Ağabey, ciğerparesini hastanenin üst katındaki odasında bırakıp, ziyarete gelen bütün misafirlerle tek tek ilgilenmeye çalışıyor ve en azından birkaç lokma bir şey ikram etmeden gitmelerine razı olmuyordu.
Ziyarete gelenler arasında farklı bir isim de dikkatimizi çekmişti.
Cüneyd Abi’nin doktora yapmakta olduğu Leiden Üniversitesi’ndeki Profesörü her hafta muntazaman eşiyle birlikte ziyarete geliyordu.
Bu bizlere hem profesörün nezaketini, hem de Cüneyd Abi’nin şahsında bırakmış olduğu muhabbet izini anlatıyordu adeta. Bunun yanında bu kadar çok ziyaretçinin geldiğini gören ve bu ziyaretçilerin inançlarını göz önünde bulundurarak namazlarını kılabilmeleri için kolaylık gösteren hastane yönetimi, daha önce çok küçük olan mescidi tadilata alarak, adeta küçük bir cami haline getirmişti. İnsana verilen değer ve inanca gösterilen saygı burada da kendini göstermişti.
Yukarıdaki odasında inşaallah hızla iyileşen Cüneyd Abi, öyle güzel şeylere vesile oluyordu ki, bizler kazandığı sevaplara gıpta ediyorduk.
İğnelik
MAHKEMELEŞMEK
Şu bizim bürokrasi,
Kanunla kale kurmuş...
Demiş ya demokrasi,
Kapıya kilit vurmuş!
Sözde TBMM var,
Hâkimiyet milletin...
Bizim diyor son karar,
Hâkimleri devletin!
Efendiler! Bu illet;
Yiyin için kudurun...
Kan ağlarken bu millet,
Mahkemeleşin durun!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr