11 Haziran 2010 Cuma
Söz Market
söz der ki
“-Cebe para koymak, sepete su koymak gibidir... Akaaar, akaaar, akaaar...”
(...Müsrife yol gösterirken ettiği müthiş S.Ö.Z.’leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
AHMET ÇAKAR: Karga ne demek, önce kargayı tanımlayın bana...
ZİYA ŞENGÜL: Eee... Iııı... Akıllı bir hayvan...
AHMET ÇAKAR: Şimdi bak corvidae familyasından bir mahluk... Uzun gagalı, genelde siyah tüylü, biraz iri pençeli olan bir mahluk, tamam mı?...
ZİYA ŞENGÜL: Eee... Bunları neden anlatıyorsun?...
AHMET ÇAKAR: Yani kılavuz karga diye bir kavram yok...
hayata dair
≠-Şan ve şöhretin arkasından koşmayın. Bunlar insana çok pahalıya mal olur.
-Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiçbir yalan yoktur.
-Gençlerin yetişmesine önem ver; bu yolda herhangi bir ihmal memleketin yapısını mahveder.
-Öğretim sınıfta biter, fakat eğitim ancak hayatla beraber sona erer.
-Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.
-Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına getirmezler.
-Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
-İki şeyin elden gitmeden değerini takdir etmek zordur; sağlık ve gençlik.
-Teknoloji kapıları açar, fakat tüm insanları zorla içine sokamaz...
-Büyük işlerin sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir.
-Çiçekleri sevenler insanlardan nefret edemez.
(...H.Willem van Loon)
temel’in yeri
Temel, İstanbul’un sıkıcı atmosferi ve hava kirliliğinden sıkılarak köye yerleşmeye ve çiftçilikle uğraşmaya karar vermiş... Köyün pazarına gitmiş ve bir satıcıdan 100 tane civciv almış...
Ertesi hafta yeniden aynı satıcıya gitmiş ve 200 civciv daha istemiş...
Bir sonraki hafta 300 civciv daha...
Daha sonraki hafta satıcıdan 500 civciv istediğinde satıcı Temel’e takdirle karışık bir hayranlık ifadesiyle sormuş;
-Vay canına... İşler iyi gidiyor galiba?...
Temel, sıkkın bir ifadeyle omuzunu silkmiş;
“-Yok canım, berbat... Hiç verim alamadım... Onları ya çok derine ekiyorum, ya da çok seyrek...”
itiraf reyonu
(...isim: abdullah yıldız ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
Bakırköy’de marka bir mağazanın vitrinine bakılmaktadır... Yanınıza orta yaşlı hoş bir hatun ilişir, “Bunlar da çok güzelmiş” gibilerinden bir şeyler söyler... Ben de onu cevapsız bırakmamak için “Evet, bunların malları kaliteli oluyor” derim...
Akabinde kadının ters ters bakması ve kulaklığıyla konuştuğu telefon görüşmesini sürdürmesi...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Hüseyin Akbal, “Dombili Murat”ı anlatıyor)
Bir gün arabayı servise götürdük, geçtik içeriye çay kahve içiyoruz...
Derken Murat “Benim arabada sigaram kalmış alıp geleyim” dedi gitti...
Az sonra bir gürültü patırtı, bir kadın çığlığı ortalığı sardı gidiyor...
Ben de merakla çıktım dışarı baktım herkes Murat’ın üzerine yürüyor...
Koştum “Hayırdır” falan derken, Muradım bizim araba diye aynı renk aynı model başka bir arabanın kapısını açmış torpidodan sigarayı almak için uzanmış...
Meğer araç sahibinin annesi ile hanımı da arabada oturuyormuş, Murat’ı kadınların elinden zor aldık...
İğnelik
SALT ÜÇ MÜ?
Nükleerde tenkîsât,
Çok eski bir hikâye...
Devâm ettikçe hayât,
Sürer ilânihâye!
Yetmişlerde Brejnev,
Nixon vardı sahnede...
Anlaşmışken iki dev,
Bozuştular yine de!
Şovu iki kuvvetin,
Açıldı süper perde...
Obama ile Putin,
SALT 3 mü hani nerde!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder