8 Aralık 2010 Çarşamba
Söz Market
(...NBA starı Iverson kulübeye demir atar)
IVERSON: Nerden geldiiim İstanbul’a?...
YILDIRIM DEMİRÖREN: Bu adamı kim üzdü ülen?...
ORTEGA: Açılın... Onu en iyi ben anlarım...
***
(...Özgener WikiLeaks kurucusu Assangen’a sorar)
MAHMUT ÖZGENER: Elinde Türkiye ligi ile ilgili belge var mı?...
ASSANGE: Var ama bir yere sığdıramadığımız için sadece ABD’nin sırlarını yayınlıyoruz...
***
(...Bülent Uygun’a PFDK’dan ağır ceza)
SPİKER: Menajerlik yaptığınız için 8 maç ceza aldınız...
BÜLENT UYGUN: 8 yerim, 10 yerim, 9 yemem...
itiraf reyonu
(...isim: mustafa s. ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Üniversiteye başladığım ilk gündür. İhtiyaç üzerine tuvalete gidilir...
Yan yana duran iki kapıdan birine bakılır “bayan” yazmaktadır...
Öteki kapının tabelasına hiç bakılmaz, çünkü bilinir ki bayan olan soldakiyse sağdaki erkeklerdir.
Direk dalınır, içeride kimse yoktur... Aslında biraz kıllanmak da gerekir ya; hiç pisuvar yoktur içeride.
Ama burası öyle bir yermiş denilir, çakılmaz bir şey. İş bitirilir, kapı açılır, bir bakılır ki iki tane kız aynanın karşısında makyaj yapmaktadır...
Anlaşılan odur ki kızlar tuvaletine girilmiştir...
Hiç bozulmadan, ardına bakmadan ortam terk edilir... Sonradan öğrenilir ki üçüncü katta iki bayan, ikinci katta da 2 erkek tuvaleti yan yanadır...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
hayata dair
Bugünü; hayatla, sorumlulukla, eğlenceyle, sevgiyle ve tecrübeyle doldur...
Bugün senin için çok önemli, dolu dolu bir gün...
Öyleyse her anını değerlendir...
Çünkü yarına bıraktığın işler, hiçbir değeri olmayan bahaneleri de beraberinde getirir...
Kendin için büyük sonuçlar üret...
Şimdi, o sonuçlara ulaşmak için işe başla...
Böyle yaptığın takdirde yarınki memnuniyetin, tatminkârlığın daha da artar...
Geriye dönüp baktığında memnuniyetin iki katına çıkar...
Peki ya işini yarına bırakırsan...
İşte o zaman oturup kendi kendine şöyle söylemeye devam edersin:
“-Dünya nasıl da beni ıskalayarak geçip gidiyor?...”
(...Ralph Marston)
UHB / Uydurma Haber Bülteni
Zimbabwe halkı kazan kaldırdı...
Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanlığı’na ait gizli belge ve raporları yayınlayarak birkaç haftadır dünyanın gündemine oturan WikiLeaks sitesi, dünyanın başka yerlerinde farklı sonuçlara da sebep oluyor.
Yıllardır kendi yönetimleri tarafından “jeostratejik öneme sahip, Batı-Doğu kültürleri arasında bir köprü, bir Zimbabweli dünyaya bedel” gibi cümlelerle keklenen Zimbabwe halkı, ülkedeki tek bilgisayardan internete giren Ju Wakaba’nın WikiLeaks’te ülke adının hiç geçmemesini öğrenmesiyle yönetime karşı birleşti.
Belgelerde ülke adının hiç geçmediğini fark eden Ju Wakaba yıllardır yönetimin kendilerini uyuttuğunu ve aslında ülke olarak toplu iğne ucu kadar öneme sahip olmadıklarını eline bir fener alarak gündüz aydınlığında herkese anlattı.
Polisin baskılarına rağmen ülkenin her yanından “adam haklı beyler” diyerek Ju’nun arkasında birleşen Zimbabwe halkı sokaklarda kurdukları barikatların arkasında devlete karşı mücadele veriyor.
temel’in yeri
Temel, babası Dursun’un izin vermemesine rağmen gizli gizli boks yapmaya devam ediyormuş...
Bir gün ringde yüzü gözü parçalanmış, çok ağır darbeler almış...
Herkesin yatmasını bekledikten sonra eve girmiş... Banyoda yüzüne güçlükle pansuman yapıp, ilaç merhem koymuş ve bantla yapıştırıp yatmış...
Sabah babası öfkeyle uyandırmış;
“-Dün yine boks maçı yaptın değil mi?...”
-Asla dövüşmedim...
“-Yaptın yalan söyleme... O aynada yapışık bantlar ne öyle ise?...
söz der ki
“-Yersiz eleştiri, gizli hayranlıktır...”
(...Kervana “yürü” derken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...NTV / NTVSpor)
SUNUCU: Takımlar eskisi gibi çalışmıyor zaten...
SERGEN YALÇIN: Lucescu bir antrenman yaptırıyordu, en az 1 saat 50 dakika sürüyordu... Ben bir saat 10 dakikada zor kaçıyordum...
***
(...KANAL D / Disko Kralı)
OKAN BAYÜLGEN: Bu sözünü ettiğin albüm ne zaman çıkıyor?...
KENAN DOĞULU: Geçen hafta çıktı... Şu anda masada, önünüzde duruyor...
***
SERHAT ULUEREN: Quaresma bir türlü sakatlıktan kurtulamadı...
GÖKMEN ÖZDENAK: Sezon başından beri Q7 Q7 diyolar ya; at alttaki çizgiyi... Ne oldu?... 07. James Bond... Anladın mı?...
Söz Market
UHB Uydurma Haber Bülteni | |
Cimbom aradığı oyuncuyu buldu! |
Söz Market
Dünyayı sarsan WikiLeaks bilgilerine bir yenisi daha eklendi...
Türkiye ve Japonya ilişkilerini kökünden etkileyebilecek bu belge Türkiye’nin gizli bilgilerinin nasıl Japon hükümetine iletildiğine yer veriyor.
Raporda Fatma Girik görünümünde özel üretim bir robotun Türkiye’nin kısıtlı teknolojisi hakkında geniş bilgilere ulaştığını ve Japonya’nın Türkiye teknolojisinin ilerlemesini engellediği anlatılıyor.
Bir dönem Fatma Girik, yaptığı te-levizyon programıyla ses getirmiş akabinde de Levent Kırca’nın gazabına uğramıştı ve bu skeçten sonra Levent Kırca
espri teknolojisini günümüze kadar yükseltememişti.
Bu durum Fatma Girik‘in teknoloji emen bir robot olması olasılığını güçlendiriyor.
Son olarak da Türkiye’nin kendi içerisinde ürettiği en yüksek teknoloji olan akbillerin tarih olmaya başlaması Fatma Girik‘in yetkili mercilerce göz hapsine tutulması için yeterli
görülüyor. (...N.N.J. Bildirdi)
temel’in yeri
SSK emeklisi Temel, on günde bir hastaneye giderek, biten ilaçlarını yeniden alıyormuş...
Bir gün Fadime, Temel’i buzdolabına koyduğu ilaçları bir naylon torbaya koyup evden çıkmaya hazırlandığını görünce sormuş;
-Hayrola nereye götürüyorsun ilaçlarını?...
“-Alt kattaki komşuya götürüyorum, bir kaç gün onlarda kalacak...”
-Niye ki bizim buzdolabı çalışmıyor mu?...
“-Yok be Fadime... Geçen gün ilaçlarım bitmeden biraz stok yapayım diye hastaneye gittim. Benim doktor, bilgisayara baktı ‘Dedeciğim ben şimdi sana yeni ilaç veremem, çünkü evinde hâlâ ilaç görünüyor’ dedi... Yarın kendisine tekrar gideceğim de...”
hayata dair
-Umut; büyük bir canlılık, duyarlılık ve olumlu düşünce üretimiyle oluşan
bir değişim isteğidir...
...
-Umut; varlıklı bir kişi için belki, yemeğin üstüne yediği tatlı olabilir... Ancak bir yoksul için kuru bir ekmek parçasıdır da...
...
-Yaşanan gün nasıl olursa olsun, beklenen gün her zaman daha güzeldir... Çünkü insanın geçmişi hep kayıplarla, geleceği de hep umutlarla doludur...
...
-İyice düşünüp karar verin... İstediğiniz nedir?... Silik, beklentisiz, havanın esişine, suyun akışına bırakılmış bir hayat mı?...
...
-Umut bir yerde de duyulan değişim isteğidir ve insanın yarınlarına borçlanmasıdır...
...
-Umudun tanımına giren iki şey vardır: Zaman ve gelecek... Umut ne dündür, ne de şimdi... O hep yarınlarda yaşamayı sever...
...
-Asılmakta olan kişinin bile, ip kopacaktır diye bir umudu vardır...
...
-İnsan için, hayatı akışına bırakmak; çabasız, amaçsız ve atılımsız duruma
gelmek demektir...
...
-Hiçbir zaman olamayacak bir şeyi ısrarla umut etmek, insanı devamlı bir
karamsarlığa sürükler...
...
-Umut; umut edilen şeyin, olabilirliği oranında mutluluk kaynağı olur...
(...H.Benazus)
itiraf reyonu...
(...isim: hamdi güner
...şehir: ankara ...yaş: yirmibeş)
Bir çocukluk dönemi bombası da benden...
Reklamlar dahil televizyonda gördüğüm her şeyi canlı olarak çekiliyor sanırdım.
Oyuncular için, “Bu adamlar gece gündüz demeden çalışıyor, hem de performansları hep aynı. Helal olsun valla” demişliğim vardır...
Bir keresinde de anneme evlilik fotoğrafını gösterip, “Fotoğraf çekimine beni niye götürmediniz” diye kızmıştım...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
söz der ki
“-Aşkı içine düşen herkes becerebilir, sevgi emek ister...”
(...Karşı çıkılsa da yalanlanmayan müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
SERHAT ULUEREN: Burda gol pozisyonu var ama hakem maçı bitiriyor...
ERMAN TOROĞLU: Bunu Anadolu takımına hep yapıyorlar Serhat’çım...
SERHAT ULUEREN: Hakem saatine bakıyor ve maçı bitiriyor...
ERMAN TOROĞLU: Küçükler hücum ederken sünnetlik saat, büyükler hücum ederken baba saat...
bir film diyaloğu
“-Ne olursa olsun, ne zaman ve kim olursa olsun... Her erkeğin, her kadının aklını başından alma şansı vardır...” (...Hitch filminden)
Söz Market
“-Önemli olan nasıl bir hayat yaşayacağım değil, o hayatın benim olması...”
(...The Firm filminden)
kadınlar&erkekler
(...Erkeklerin Şifreleri)
“-Ben kıskanç biri değilim ki!...”
(...Benden yakışıklı olmadığı sürece problem değil)
...
“-Tamam, yarın ben seni ararım...”
(...Sen sakın beni arama)...
...
“-MSN ve Facebook şifreni söyler misin?...”
(...Bir gün benden ayrılırsan hayatını zindana çevireceğim)
...
“-Hayatım sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?...”
(...Annenle tanışmak istemiyorum)
...
“-Uykun hafif midir?...”
(...Acayip horluyorum)
...
“-Canım gelirken kola alayım mı?...
(...Yemeği yap, sofrayı kur)
...
“-Sabah uyandığında beni de çaldır...”
(...Sabah kalkar kalkmaz beni düşün)
...
“-Tek günlük ilişkilerden sıkıldım...”
(...Kimse bana ikinci gün katlanmak istemiyor)
temel’in yeri
Temel Dede ile Fadime Nine arabaları ile seyahat ederken, öğle yemeği için bir yol kenarı restoranında mola vermişler...
Daha sonra yollarına devam etmişler, ancak hareket ettikten 40 dakika sonra Fadime Nine gözlüğünü restoranda unuttuğunu fark etmiş...
İlk buldukları kavşaktan geri dönmüşler, ama Temel Dede eşinin bu unutkanlığına sürekli söyleniyormuş...
Oflamış puflamış, “Hep böylesin” gibi şeyler söyleyerek karısının burnundan getirmiş...
Sonunda restorana gelmişler, Fadime Nine arabadan inip içeri doğru yürürken “Heyy” demiş Temel Dede;
“-Madem gözlüğünü alacaksın; bari benim atkımı ve kredi kartımı da isteyiver...”
hayata dair
İnsan her zaman aynı insanları görürse, bunları hayatının bir parçası saymaya başlar...
Bu kişiler de bu sebeple, hayatımızı değiştirmeye kalkışırlar...
Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır...
Çünkü herkes; bizim nasıl yaşamamız gerektiğini harfi harfine bildiğini sanır...
Ne var ki, hiç kimse kendisinin, kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez...
(...Paulo Coelho)
itiraf reyonu
(...isim: ahmet yorulmaz ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş)
Yeni tanışıp, o gün ilk kez “Kahve Dünyası”nda buluştuğum kızın sigarasını yakarken saçlarının bir kısmını uçurdum; Biiirr...
...
-Minibüsün en arka koltuğunda otururken inmek için kalktım ve şoförün gaza yüklenmesiyle kalktığım yere oturunca herkes kahkahayı bastı; İkiii...
...
-Eve doğru giderken yeni konulmuş camekanlı otobüs durağına çarptım, esnafın kikirdemesini duydum; Üüççç...
...
Hepsi aynı gün... Hepsi rezil...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
krampon
-Bursaspor, Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk puanını bir hayır kurumuna bağışlama kararı aldı...
-Fenerbahçe’nin son Türkiye kupası şahidi Naim Dede hayatını kaybetti...
-Kavak Yelleri’nde yeni eşleşmeler belli oldu: 1. grup Aslı-Atakan / 2. grup Efe-Mine / 3. grup Deniz-Su / 4. grup Metin-(Lerzan-Duygu galibiyle)...
-Galatasaray’lı milli futbolcu Sabri Sarıoğlu, sakatlanmadan ameliyat olarak dünya futbol tarihine geçti...
-Bihter ile Behlül’ün ilişkisini Adnan Bey ile aynı zamanda öğrenen Nihat Doğan’a sanal alemde tepkiler sürüyor...
-Adnan Polat’ın bile sağ arka adalesinde yırtık tespit edildi..
(...Ahmet Okur & Zaytung)
söz der ki
“-Mutluluk yoktur... Mutsuzluğa alışmak vardır...”
(...Kulağa hoş geldi diye ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR / İzdivaç)
STÜDYO KONUĞU: 70 milyonun izlediği bu programa katıldığım için çok mutluyum...
ZUHAL TOPAL: Tabii, 70 milyonun hiçbir işi yok, hepsi oturmuş bizi izliyor zaten...
bir görüş!
Dünyanın en güçlü devletinin elçileri ile yazışmaları dahi yasal olmayan biçimde ortaya konursa...
Kişiye suç isnat etmek için delil sayılamaz...
İddia sahibi, iddiasını ispat ile yükümlüdür...
Aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur.
Delil karartma veya kaçma ihtimali olmayan zanlıların tutuklanması “teamülden” değildir.
Gecikmiş adalet, adaletsizliktir...
Yargı öncesi tutukluluk süresinin “olası-olmayası” ceza süreleri ile orantısızlığı, infaz niteliği taşır ve adalet olamaz...
Ne dersiniz?.. (...Denizce’nin sorusu)
Söz Market
“-Aşk; elbisenin insana... Sevgi;
insanın elbiseye yakışmasıdır...”
(...Ettikten sonra uzun süre “Ne dedim ben” diye kafa yorduğu müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
Hababam Sınıfı’nın yenilendiği Adile Sultan Kasrı restore edilmiş...
Bütün ana haber bültenleri canlı yayın yapıyor...
STAR haber muhabiri, Halit Akçatepe’ye soruyor: “Efendim bu merdivenler (Adile Naşit’in elinde zil, önde öğrencilerle koşuyordu ya) size çok şey hatırlatıyor olmalı...”
Akçatepe cevap veriyor:
“-Ayol bugün seninle sevgili olsak yarın kim olduğunu unuturum be. Delinin zoruna bak. Nereden hatırlayayım. Ama güzel boyamışlar...”
FOX ana haber bülteninde de yine Halit Akçatepe vardı...
Ama alt yazı da “Güdük” değil “Düdük Necmi” yazıyordu.
bir film diyaloğu
“-Belki çok güzel bir zekâya sahip olmak hoş bir şeydir... Ama daha büyük bir hediye güzel bir kalbi keşfetmektir...”
(...Akıl Oyunları filminden)
ayaküstü...
Önce konudan bahsedeyim; sonra gerekirse birkaç cümle ederim...
Efendim Sabah Gazetesi televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ, dünkü köşesinde benden ve “Söz Market”ten bahsetmiş...
Hatta “Uyarıyorum” kelimesini çekinmeden kullanmış... Sebebi de köşesinde çıkan malzemelerin, bizim “Tuzaktan Kumanda”da çıkanlarla aynı olmasıymış...
Dün gelen mesajlar ve edilen telefonlar olmasa “Yüksel Aytuğ’u bir kez bile okumadım” desem yeridir...
Hani bunun ispatı olmaz da; “Yemin etsem başım ağrımaz” gerçekliğinde diyeyim...
Çalışma arkadaşlarımdan, gazeteye gelen okuyucularıma kadar herkes “Söz Market”in nasıl hazırlandığını bilir ve hepsi katkıda bulunur...
Mesela bugünkü, “Tuzaktan Kumanda”yı editör arkadaşlarımızdan Fatih Selek yazdı ve aynen kullandık...
Aklıma gelen tek şey; aynı benimkiler gibi forumlarda dolaşan yazılarından birinin bize kadar iletilmesi ve bizim o yazıya yer vermemiz olabilir...
Çünkü benzer şeyleri hatırladığım en az 15 yazıda yaşadım...
“Tamamen Duygusal” başlıklı yazımız buna bir örnektir ki; birçok yazar ya okuyucusunun ismiyle, ya da isimsiz kullanmıştır...
Yüksel Aytuğ, “Spor spikerlerinin Türkçe’ye kazandırdıkları” başlıklı “Emeksiz/İmzasız” yazısıyla “Mail kirliliğini” en iyi bilenlerden biri olması lazım...
Saygıyı elden bırakmayarak, Yüksel Ağabey’e şunları söylemek istiyorum;
Siz 1994 yılında Sabah’ta yazmaya başladığınızda, benim yazı hayatımın beşinci yılıydı ve “Tuzaktan Kumanda” bölümü o yıllarda da “Diyalog” başlığıyla yayınlanıyordu...
Keşke 20 yılı aşmış, “Tirajı en yüksek gazete” iken bile kendine en iyi yeri edinmiş bir köşeye çamur atarken, en azından ondan vazgeçmeyenlere haksızlık edebileceğini düşünseydin...
temel’in yeri
Temel yolda yürürken uzun süre görmediği arkadaşı Dursun’a rastlamış...
Ayaküstü uzun süre sohbet ettikten sonra Temel, arkadaşına sormuş;
“-Dursun, ben seninle karşılaşmadan önce hangi yönden geliyordum?...”
Dursun, “Şu yönden” deyince Temel mırıldanmış;
“-Hımm... Demek öğle yemeğimi yemişim...”
hayata dair
-Hiçbir zaman ölçüyü kaçırmamalısın.
-Sık sık dinlemeli, çok konuşmamalı.
-Halk düşmanını devletin
düşmanı saymalı.
-Dengin olan bir kızla evlen. Yüksek soydan birini alırsan efendin olur, akraban değil.
(...Kleobulos)
...
-Çabuk dost edinme; edindiklerini de hemen terk etme.
-Boyun eğmeyi öğrenmişsen, emretmeyi de bileceksin.
-Yurttaşlarına en hoşa gideni değil, en iyiyi salık ver.
-Yakınlarına karşı hoşgörülü ol.
(...Solon)
...
-Kefaletin yoldaşı felakettir.
-Kötü yoldan zengin olma.
-Ana ve babana gösterdiğin sevgiyi yaşlılıkta çocuklarından bekle.
-Acınmaktan çok gıpta edil. (...Thales)
-Alçak düşürücü kazanç yerine
kaybetmeyi tercih et; çünkü
kayıp bir kez acı verir,
öteki her zaman.
-Öfkene hakim ol... Yasalara uy.
-Haksızlığa uğrarsan uzlaş. Ama kötülük görürsen kendini savun.
(...Khilon)
...
-Uygun zamanı kolla.
-Aklına koyduğun işten kimseye söz etme, başaramazsan gülerler.
-Karaya güvenilir, denize güvenilmez.
-Kazancın gözü doymaz.
(...Pittakos)
...
-Aceleci insan tehlikelidir.
-İstekler geçicidir, erdemlerse kalıcı.
-İyi günde ölçülü, kara günde
temkinli ol.
-Annene ve babana layık olduğunu göster.
(...Periandros)
krampon...
-Kasımpaşa maçında Hakan Balta’nın kafasına çarparak gol olan top: “Pozisyon gereği istemeden çarpıştık, oyun içerisinde böyle şeyler oluyor zaten maçtan sonra kendisinden özür diledim.”
...
-Barcelona’nın maça geç çıkması nedeniyle 3-0’lık sonuca itiraz etme hakkı olan Osasuna’da ağızları bıçak açmıyor...
...
-Beşiktaş Bursaspor maçında sahaya giren taraftarı kovalayan İbrahim Üzülmez: “Hamle zamanlamasında hata yapıp bana güvenenleri mahcup ettim. Camiamızdan özür diliyorum.”