7 Haziran 2010 Pazartesi
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...“Erkekseniz şanslısınız” başlıklı Ömer Faruk Türker yorumu)
...
-İş toplantıları (!) gece yarılarına kadar uzayabilir...
...
-Kafanızda kırk tilki dolaştırmak durumunda değilsinizdir...
...
-Makyajlı ve makyajsız iki haliniz olmadığından, kimseyi hayal kırıklığına uğratmazsınız...
...
-Köşede kıyıda bir fındık kurabiye tarifi bulundurmak zorunda değilsinizdir...
...
-Hiçbir yük taşımadan, hiçbir ağrı hissetmeden, durduğunuz yerde baba olabilirsiniz...
...
-Kel bir erkeğin beğenilme şansı, kel bir kadınınkinden fazladır...
...
-”Yakışıklı adam” şartları, “Güzel kadın” şartlarının yüzde biri kadardır...
...
-Göbek size oturaklı ve güvenilir bir hava katmaktadır...
...
-Hayat sizi asla bir gün sarışın, bir gün esmer, bir güz kızıl olmak durumunda bırakmaz...
temel’in yeri
Temel yeni tanıştığı kız arkadaşını anlatıyormuş Dursun’a;
“-Görmelisin Dursun, acayip güzel bir kız...”
“Ne yani” diye merak etmiş Dursun,
“-90 - 60 - 90 mı?...”
“Evet” diye onaylamış Temel;
“-Ama söylediğin sırayla değil...”
söz der ki
“-Geçmişle ilgili verdiğiniz tarih az çıkmaya başlamışsa, yaşlanmışsınız demektir...”
(...Nostalji yaparken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR - İzdivaç)
ZUHAL TOPAL: Evet bir telefonumuz var... Alooo?...
TELEFONDAKİ TEYZE: Alo Zuhal Hanım...
ZUHAL TOPAL: Merhabalar efendim, sanırım stüdyodaki hanımla tanışmak için aradınız?...
TELEFONDAKİ TEYZE: Evet efenim...
ZUHAL TOPAL: Nereden arıyorsunuz bizi?...
TELEFONDAKİ TEYZE: Evdeeen...
Bizimkiler
Sağ olsun bugünkü malzeme yine Alper’den çıktı...
MSN’de kendisine “Hafta sonu nasipse bize iftara bekliyorum” yazdım...
O da cevap yazdı “Saat kaçta” diye...
Bir de tembihledi “Sakın yazma pot kırdık yine” diye...
(...Masum Hattatoğlu bildirdi)
hayata dair
-Beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır... Önemli kararlarınızı açık havada yürürken alın...
-Yabancı bir dil öğrenme ve ezber beyni güçlendirir... Her gün birkaç yeni kelime öğrenin ve kullanın...
-Bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizde taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin...
-Zihinsel zevklerinizi zenginleştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş kitabından, birkaç cümle okuyun... güzel bir resme bakın...
-Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin... Düşünmek üzerine düşünmek, düşünce kalitesini artırır...
-İyi bir uyku kaliteli bir beynin temelidir... Yirmidört saati geçen uykusuzluk sarhoşluğa benzer bir şekilde beyin fonksiyonlarını etkilemektedir...
-Bol ve temiz “birinci el” oksijen beyin için çok önemlidir. Beyin vücuda alınan oksijenin dörtte birini tek başına tüketir...
-Farklı düşünme tarzları beyni geliştirir. çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin... Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun... kullanılmayan organ körelir.
-Sürekli televizyon seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın... Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler, beyninizi geliştirmez...
-Beyninizi neyle beslediğinize, midenizi neyle beslediğiniz kadar dikkat edin... Kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda onu çoğaltırsınız...
-Günde aklımızdan altmış bin ile seksen bin arası düşünce geçer... Bu düşünceler ne hakkında?...
İğnelik
SEFERBERLİK
Parçalamak zor devi,
Bir olmayı seçiyor...
Huzûr maddî ma’nevî
Kalkınmadan geçiyor!
Büyük milletler böyle,
Renkler ile bezenir...
Kendini ifâdeyle,
Gücümüz perçinlenir!
Kalkınma ihtişâmlı,
Başarıyor iktidâr...
Her alanda kapsamlı,
Şanlı seferberlik var!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Kötü insanlar, en zayıf olduğunuz noktaları över...”
(...’Aman ha’ konulu paneldeki müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Su Gibi)
EVLENECEK KADIN: Beyefendi ilk eşinden ayrıldığına göre geçimsiz biri...
EVLENECEK ADAM: Hanımefendi eşim öldüğü için ayrıldık...
EVLENECEK KADIN: O zaman daha çok geçimsiz birisiniz beyefendi...
bizimkiler
Cahit’in Geleneksel Beykoz İftarı yine şenlikli geçti... İşte notları;
...
-Cahit 35 yıldır oturduğu kendi evine giderken yolu üç kişiye sorarak buldu...
(...Bahanesi; Kısa olsun diye değişik bir yolu denedim)
...
-Hasan Hocam’ın o sırada yanımızda olan Sadık Abi’yi ekranda görünce “Program canlı mı” diye sorması...
(...Bahanesi; Ben dedim oldu)
...
-Ömer Faruk Abi’nin Beykoz sapağını kaçırıp, Adapazarı yakınlarından dönmesi...
(...Bahanesi; Karayolları bizim geçeceğimiz afsaltı biraz sola çekmiş)
...
-Ve Baba adayı Serdar’ın bahanesiz yorumu;
“-Üç tane ikiz olursa ben nasıl bakacağım onlara?...”
temel’in yeri
Temel, arkadaşıyla sohbet ederken, “Yahu Dursun” demiş;
“-Bu fıkraları bize uyduruyorlar ama benim hiç komiğime gitmiyor...”
Dursun, “Ben sana bir tane anlatayım da gör” demiş ve başlamış meşhur fıkrayı anlatmaya;
Küçük Temel matematikten ikmale kalmış... Hocası son bir şans daha tanımış ve stadyumda, herkesin gözü önünde bir imtihan daha yapmaya karar vermiş...
Ve; “Oğlum Temel, de bana bakayım iki kere iki kaç ediyor” diye sormuş...
Temel düşünmeden “Herhalde dört ediyor hocam” cevabını vermiş...
Hocanın bir şey demesine fırsat kalmadan tribünler, “Bir şans daha ver... Bir şans daha ver” diye tezahürata başlamış...
Dursun’un anlattığı fıkrayı dinleyen Temel, kaşlarını çatmış ve söylenmiş;
“-O da dersine çalışıp gelseydi kerata...”
hayata dair
Yönetici uygular,
Lider ise yenilik getirir...
...
Yönetici süreklilik sağlar,
Lider ise geliştirir...
...
Yönetici sisteme,
Lider insanlara dayanır...
...
Yönetici denetime,
Lider insanlara güvenir...
...
Yönetici işleri doğru yapar,
Lider ise doğru işi yapar...
(...Warren Bennis)
kadınlar & erkekler
(...Kadın & Erkek gerçekleri, You_Tuğba’dan)
-Nişanlar genellikle altı aydan sonra bozuluyor...
-Her beş kişiden ikisi ilk bakışta âşık oluyor ve o kişiyle evleniyor...
-Güzel kadınların genellikle maço erkeklerden hoşlandığı efsanesi doğru...
-Her gün ortalama 10 bin kişi evleniyor, evliliklerin temeli iş yerlerinde atılıyor...
-Her beş erkekten biri evlenme teklif ederken partnerinin önünde diz çöküyor...
-Birinden hoşlanıp hoşlanmadığımızı dört saniyede, âşık olduğumuzu dört dakikada anlıyoruz...
-Akşam eve dönünce eşlerini öpen erkekler, öpmeyenlere göre daha başarılı olup fazla para kazanıyor...
İğnelik
HERKES İÇİN
Şenlensin haydi meydân,
Bu açılım herkesin...
Kimse bu açılımdan,
İmtiyâz beklemesin!
Versin de herkes destek,
Müsâvi olsun diyâr...
Olmasın kimse köstek,
Kalksın kısıtlamalar!
Serbestlik herkes için,
Osmanlı’nın mirâsı...
Türk Kürt Laz Çerkes için,
Daha çok demokrasi!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
(...isim: p.tekin ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Armutlu Tabu Maceraları
(...Kelime=Kazandibi)
Ben: Hani kuzenim bana ne almıştı geçen gün?
Annem: Tatlı.
Ben: İşte ondan bir çeşit.
Annem: Tavukdibi...
...
(Anlatan arkadaş kartı görünce heyecan yapar.):
Anlatan: Bilmemnenin bir şeyi...
Biz: Ha?...
Anlatan: Bilmemnenin bir şeyi işte...
Sonuç: Fredi’nin Kâbusu’ymuş meğer...
...
Ve tabii “Çerkezköy”ü “Çerezköy” olarak okuyup;
“Allah Allah böyle bir yerde mi varmış” dedikten sonra,
Leblebiden yola çıkarak bir saatte anlatmaya çalışan uzaylı da ben oluyorum...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
Patron Temel, yanında çalışan hizmetçinin hırsızlığından emin olmak için cüzdanını ortaya bırakmış...
Eşi Fadime sormuş;
“-İçinde ne kadar para vardı?...”
Temel elini alnına vurmuş;
“-Tüh bee... Parayı saymayı unuttum...”
***
Cemal evlenecek, gelin tarafı Cemal hakkında araştırma yaparken Temel’e danışıyor;
“Cemal kumar oynamasını hiç bilmez” diyor Temel.
-O da kusur mu?...
“-Ama hep oynuyor...”
hayata dair
Tanınmış bir bilim adamı, konferans için girdiği salonda bir kişiyi görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşamış...
Önce sinirlenip salonu terk etmek istemiş...
Sonra da “Bu adam beni sayıp gelmiş. Ona da sorayım kararımı vereyim” diyerek adama seslenmiş;
-Geniş bir duyuru yapmamıza rağmen konferansıma sadece sen gelmişsin... Konuşayım mı, yoksa vazgeçip gideyim mi?...
“-Beyefendi, ben at bakıcısıyım... Bu işlerden pek anlamam... Ancak, ben ahıra girdiğimde, 10 atımdan dokuzu kaçtıysa kalan birinin yemini vermemezlik etmem...”
Bu cevap profesörün hoşuna gitmiş... Ve başlamış konuşmaya...
Saatler geçmiş, at bakıcısı çok bunalmış... Ayıp olur diye çıkamamış da salondan...
Konuşmayı oflayarak sonuna kadar dinlemek zorunda kalmış...
Nihayet konuşmasını bitiren profesör tekrar sormuş;
-Nasıl konuşmamı beğendin mi?...
“-Çok iyiydi... Mâlum ben at bakıcısıyım... Ahırdan kaçan dokuz atın bütün yemini kalan birine vermem...”
söz der ki
“-Her gün boyunu ölçen, büyüdüğünü göremez...”
(...Yorumunu halka bıraktığı müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR - İzdivaç)
ZUHAL TOPAL: Teyzeciğim sen de tanıt kendini bize, nasıl bir kısmet arıyorsun?...
EVLENECEK TEYZE: Trakya tarafından birini arıyorum ben...
ZUHAL TOPAL: Bak amca Almanya’ya götürecekmiş...
EVLENECEK TEYZE: Tamam, orası da olur...
bizimkiler
Haftanın olayı;
Sırrı’nın yabancı bir filmi baştan sona Türkçe altyazılı olarak seyretmesi...
Filmin finalinde bilgisayarın sesini açtığında, Türkçe dublaj olduğunu görmesi...
İğnelik
> ŞİRİN KASABAM
Bir idâre lâmbası,
Fitili gaz yağında....
Har tarhana çorbası,
Çilpili ocağında!
Anam çorap gözerdi,
Alaca karanlıkta...
Gözü beni süzerdi,
Oynarken meydanlıkta!
Geçti çocukluk çağım,
Orada anam babam...
Ata dede ocağım,
Çiğil şirin kasabam!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
Ne giderim peşlerinden, ne ardımda devam olsun
Ne uyarım ne hükmeder kalanlara selam olsun...
...
Korkunçtur kendinden korkan, korku yayan korku bulsun,
Korkutanlar yönetirmiş, hadi onlar önder olsun...
...
Dinlemez sözüm kendim, söz geçiren beter olsun,
Severim dolanıpta orman olsun, denizler olsun...
...
Ara sıra gideyim de bıraktığım izler solsun,
Gizli, tenha köşelerde beni şimdi kimler bulsun?...
...
Ey benim gibi yalnız! Kendine varan yolun yolcusu!
Çağır uzaklardan kendini, yalnızlığın çare bulsun...
(...Nietzsche)
kadınlar & erkekler
(...Mehmet İnce yazıyor;
“Kadınlar uçaklardan tehlikelidir çünkü”)
...
Bir uçak sizi hemen öldürür,
ama kadının öldürmesi uzun ve eziyetli olur...
...
Uçaklar el kitaplarıyla kolayca idare edilir,
ama kadınlar için kitaplar yazılır ama hâlâ muammadır...
...
Uçakların ağırlıkları ve limitleri zamanla değişmez,
ama kadınlar alındığının ikinci günü ağırlaşmaya başlar...
...
Uçakların fiyatları her geçen gün ucuzlar,
ama kadınlar her geçen gün yeni masraflar açar...
...
Uçaklar özgürdür
anneleri, dolayısı ile de aileleri yoktur...
...
Uçaklar işler ters gittiğinde ciyak ciyak bağırmazlar,
ama ya kadınlar!...
söz der ki
“-Aşk; açığa çıkınca azalmaya, gizli tutunca büyümeye meyilli garip bir duygudur...”
(...’Hah’ dedirten müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX - Kandıramazsın Beni)
VATAN ŞAŞMAZ: Bir kadın kocasını milyoner yapabilir mi?...
CENK VE ERDEM: Tabii... Eğer adam milyarderse...
***
VATAN ŞAŞMAZ: Robin Hood’u nasıl tanırız?...
MÜJDAT GEZEN: Fakirden alıp, zengine verir...
temel’in yeri
“Benim karım ‘yıldırım gibi’ araba kullanır” demiş Temel;
“Yani çok mu hızlı” diye sormuş Dursun...
“Yok” demiş Temel;
“-Ama sürekli ağaçlara çakıyor...”
***
“Benim karım bir resim gibi” demiş Temel...
“Deme” diye sormuş Dursun, “O kadar güzel yani?...”
“-Yok... Çoktandır onu asmak istiyorum...
bizimkiler
Geçenlerde bir arkadaşımıza iftara gidiyoruz...
Trafik yoğun olur diye metrobüsteyiz...
Yolda giderken trafik cezalarından söz açıldı;
“En hafif trafik cezası şu”, “Işıkta geçmenin cezası bu” diye konuşuyoruz...
“Emniyet kemeri takmamanın cezası neydi” diye sordu biri...
Önümüzdeki yaşlıca amca en güzel cevabı verdi;
“-Ölümdür onun cezası...”
bir film diyaloğu
“-Özgür irade bir kelebeğin kanatları gibidir... Bir kez dokunursan bir daha asla uçamaz...”
(...The Devil’s Advocate filminden)
İğnelik
> ÇAKAL SESLERİ
Telaşları ayrıdır,
Gündüz herkes işinde...
Akşam ayrı gayrıdır,
Gençler oyun peşinde!
Saklambaçta dolanır,
Ebe ayakta çarık...
Ay ışığı oynanır,
Yakar topla zıncarık!
Duyulur nefesleri,
Gökteki çerağların...
Tilki çakal sesleri,
Efektidir dağların!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Cehalet yaşamayı bilmez, bilginin yaşamaya vakti olmaz...”
(...Parmak ısırtan müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Geniş Aile replikleri)
“- Mevzuu bahis mahallemizin çıkarıysa titreyen eller teferruattır...”
“-Ne cazibesi lan?... Kurban derisinde bile Ulvi’den daha çok cazibe vardır...”
“-Cevo ben İngilizce bilmiyorum ama İngilizce düşünebiliyorum...”
“-Mürsel ne işin var senin orada?... Neden her hıyarım var diyene tuz alıp koşuyorsun?...”
“-Yav benim ılıman enişteme bak ya; iç ve kıyı kesimler seninle yer yer gurur duyuyor...”
temel’in yeri
Temel’in avukatı jüri üyelerinin oturduğu bölüme doğru ilerleyip “Sayın jüri üyeleri” demiş;
“-Müvekkilim anne ve babasına son derece saygılı... Küçükleri seven, hayatta hiçbir kötülük yapmamış, bir onur, bir dürüstlük ve centilmenlik abidesidir... Onu herkes sever ve...”
Sanık Temel, yanındaki diğer sanığın kulağına eğilip, “Rezaleti görüyor musun” demiş;
“-Adama çuvalla para verdik... Herif gidip bir başkasını savunmaya başladı...”
itiraf reyonu
(...isim: ayşenur ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Ablamla evde ne yapsak diye düşünürken yastık atma savaşına başladık...
Ablama attığım yastık çapraz gidince açık olan pencereden aşağı düştü...
Yastığa bakmak için cam kenarına geldiğimizde, yastığın yoldan geçen pirinç kamyonunun içinde olduğunu gördük...
Kahkaha atmaktan başka bir şey yapamadık, anneme durumu anlatınca fırçayı da yedik...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Serdar’dan ramazan şenlikleri)
Kardeşiyle minibüse biner parayı uzatır;
“-Alır mısın abi, bir öğrenci bir normal insan...”
...
İftara az bir zaman kalmıştır, artık ne sormak istiyorsa, şöyle der;
“-Yav bu Ender Abi’nin ismi neydi?...”
...
Binanın önündeki kedinin cinsiyetinden bahsedilmektedir;
“-Erkek kedi bence, baksana bıyıkları uzun uzun...”
bir film diyaloğu
“-Bir erkek kadının gözlerine baktığında, başka bir kadın görüyorsa, kadın bunu anlar...”
(...Notebook filminden)
hayata dair
-İnsanlar hakkında konuşanlara güvenip, onlar hakkında karar verme...
-Eğer hata yaptığını biliyorsan onu düzeltmeye çalış, bile bile yapmaya devam etme...
-Konuşmayı sevdiğin biriyle evlen, yaşın ilerledikçe sohbet her şeyden önemli olacaktır...
-Yeniliklere açık ol, ama ille de değişmeye çalışma...
-Daha fazla kitap oku, dostlarını ara, daha az televizyon seyret...
-Güzel ve şerefli bir hayat yaşa, yaşlanıp geriye baktığında bir defa daha tadını çıkarırsın...
-Yuvanda sıcak bir ortam kurmak için elinden geleni yap...
-Sevdiklerinle tartışırken o anı önemse geçmişi kurcalama...
(...M.Khozouei)
nostalji...
İki Beşiktaşlı futbol sohbetindeyken, “Mustafa Denizli’ye Olimpiyat Hocası adını taktım” demiş biri...
“Aa” demiş öteki;
-O kadar iyi hoca olduğuna inanıyorsun yani...”
“-Yok bee, herif 4 senede bir gaza geliyor da ondan...”
İğnelik
ALMALI DERE
Çiğdemli yamaçlardan,
Yol görünür nereye...
Nefes al ağaçlardan,
Geç Almalı Dere’ye!
Öğle olmuş gibidir,
Bunca yaylım boyunca...
Gölge buluş vaktidir,
Koyun keçi doyunca!
Sürü yatıp kürnerken,
Sarın kepeneğine...
Sen azığını yerken,
Ver yalı köpeğine!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
(...isim: dost ...şehir: kırşehir ...yaş: bilinmiyor)
Bir gün eczaneme bir müşteri geldi ve benden çocuğu için bir şurup istedi.
Ben de biri pembe, diğeri mavi olan şurupları bankoya koydum.
Çocuğunun yaşını sormama fırsat vermeden, müşteri; “Pembe olanı alayım çünkü benim çocuğum kız” dedi.
Ben de şurupların renklerinin cinsiyete göre değil, miligram farklılığından olduğunu söyledim. Uygun şurubu almasına ikna edene kadar çok uğraşmıştım...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
hayata dair
Biraz daha ömrüm olsaydı tüm düşündüklerimi söylemezdim;
Ama tüm söylediklerimi düşünürdüm...
...
Eşyalara değerlerine göre değil de,
Ne anlama geldiklerine göre değer verirdim...
...
Başkaları geri dururken, ben yürürdüm...
Diğerleri uyurken, ben uyanık kalırdım...
Başkaları konuşurken, ben dinlerdim...
...
Güzel çikolatalı bir dondurmayı nasıl da seve seve yerdim.
Eğer bir yüreğim varsa, nefretimi buz üstüne yazar ve güneşin çıkmasını beklerdim.
...
Dikenlerin acısını hissetmek için gülleri gözyaşlarımla sulardım,
Taç yapraklarını kızılca öperdim.
...
Biraz daha ömrüm olsaydı...
Bir tek günümü bile;
Sevdiklerime onları ne kadar sevdiğimi söylemeden geçirmezdim...
(...Marquez)
bizimkiler
İzmir’den Fuat Abi’nin yaşlılık hikâyeleri gelmeye devam ediyor...
Fuat Abi telefonunu tamirciden almış, ama hafıza kartını unutmuş...
Hafıza kartını 2 ay sonra gidip aldıktan sonra düşmesin diye cüzdanın en iç bölümüne yerleştirmiş...
Başlamış otobüs beklemeye, ne olduysa orada olmuş...
Bir otobüs gelmiş o da çıkarıp cüzdanı binecek ama onun otobüsü değil...
Cüzdan elinde başlamış beklemeye o sırada adamın biri yaklaşmış yanına “Abi” demiş elindekini göstererek “Bu ne işe yarar?...”
Fuat Abi başlamış anlatmaya “Bu bir hafıza kartı, şu işe yarar, bu işe yarar...”
Beş on dakika tekrar tekrar anlatmış, adam teşekkür edip, “Benim işime yaramaz ama torunlara götüreyim” demiş ve otobüsü gelince binip gitmiş...
Otobüs hareket ettikten sonra Fuat Abi kendine gelmiş ama ne fayda... Otobüs çoktan uzaklaşmış...
söz der ki
“-Bugün; dün ve yarının kavgasını ayırırken hayatını kaybetti...”
(...Kötü haberi yazarken kullandığı müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Şeffaf Oda)
GÜNERİ CİVAOĞLU: Kadınlar komik erkeklerden hoşlanır derler, doğru mu?...
MÜJDAT GEZEN: Böyle bir sürü şey söyleniyor da; iki fıkra anlatmakla olur mu bilmiyorum...
temel’in yeri
Adamın biri psikiyatrist Temel’e gelmiş;
“Hep dışarıda olup içeriye bakmaktan yoruldum” demiş...
“Anlıyorum” demiş Temel;
“-Kendini toplumdan soyutlama sendromu... Benliğinizi tedavi etmemiz gerek... Şuradan başlıyalım, ne iş yapıyorsun?...”
-Cam siliciyim...
xxx
Kadının biri doktor Temel’in yanına girmiş;
“-Bu sabah aynaya baktım, saçlarım saman gibi, yüzüm buruşuk çuval gibi, kulaklarım sanki birer kepçe... Elle tutulur bir yanım kalmamış... Ne oluyor bana böyle?...”
“Hadiseye iyi yönünden bakın” demiş Temel;
“-En azından gözleriniz çok iyi görüyor...”
İğnelik
> DEMİRCİ YAYLASI
Uyu semer damında,
Uyan çoban çek bir hey...
Yaylanın akşamında,
Çocukluk ne güzel şey!
Çıkar koyun kuzuyu,
Meşe pürlü çelkeden...
Poyraz açsın uykuyu,
Çil horozlar ötmeden!
Şafak Aylı Dere’de,
Yel eser püfür püfür...
Ala karlı yörede,
Sümbül çimen tâze gür!..
Sefa Koyuncu
>sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
(...isim: ömer faruk ...şehir: bilinmiyor ...yaş: on yedi)
Bizim sınıfta derslerde bir zamanlar çok fazla sorulurdu, “Zile kaç dakika var” diye...
Sonra İngilizce hocamız bize bu soruyu yasakladı...
Biz de “Ezana kaç dakika var” diye sormaya başladık...
Sonra araya bayram girdi, babamla bayram namazındayız...
Babama, “Baba zilin çalmasına kaç dakika var” diye sorunca camide ikimiz de kopmuştuk...
Ve iyiden iyiye rezil olmuştuk...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
Fadime Nine; yetmiş yaşından sonra doğum kontrol hapı almaya başlamış;
“Artık daha fazla torun sahibi olmak istemiyorum” diye...
xxx
Temel, annesinin yanına gelmiş:
-Anne arka bahçede dedemle oynayabilir miyim?...
“-Ne bu böyle oğlum?... Sıkıldım artık... Göm çıkar, göm çıkar...”
bizimkiler
SERDAR: Ne bu surat, elinden düşen bin parça?...
FATİH: O deyim senin söylediğin gibi değildi ama neyse...
SERDAR: Anla işte, suratından düşen yüz parça...
hayata dair
Çocuğum geçen gün doğdu... Dünyaya normal yolla geldi...
Fakat yakalanacak uçaklar ve ödenecek faturalar vardı... Yürümeyi ben uzaktayken öğrendi...
Ve ben farkına varamadan konuşmaya başladı... Ve büyüdükçe şöyle dedi:
“-Senin gibi olacağım baba... Biliyorsun senin gibi olacağım...”
...
Ve beşikteki kedi ve gümüş kaşık... Mavi küçük oğlan ve aydaki adam...
-Eve ne zaman geleceksin baba?...”
“Ne zaman olur bilmiyorum, fakat geldiğimde görüşürüz; biliyorsun o gün birlikte iyi zaman geçireceğiz”...
...
Oğlum geçen gün on yaşına girdi; “Top için teşekkürler baba” dedi;
“Gel oynayalım... Bana nasıl vuracağımı öğretir misin?...”
“Bugün olmaz” dedim, “Yapacağım birçok şey var”...
“Problem değil” dedi, ve yürüyüp gitti... Fakat gülümseyişi hiçbir zaman sönükleşmedi,
“Onun gibi olacağım... Biliyorsun onun gibi olacağım” dedi...
...
Ve beşikteki kedi ve gümüş kaşık... Mavi küçük oğlan ve aydaki adam...
-Eve ne zaman geleceksin baba?...
“-Ne zaman olur bilmiyorum, fakat geldiğimde görüşürüz... Biliyorsun o gün birlikte iyi zaman geçireceğiz”...
...
Bir önceki gün okuldan geldiğinde, ona söylemek istedim,
“Oğlum seninle gurur duyuyorum, biraz yanıma oturur musun?...”
Kafasını salladı ve gülümseyerek,
“Asıl istediğim şey, baba, arabanın anahtarlarını ödünç almak; seni sonra görürüm, verir misin lütfen?” dedi...
...
Uzun süre önce emekli oldum, oğlum yanımdan ayrıldı;
Geçen gün onu aradım... “Eğer bir mahzuru yoksa seni görmek istiyorum” dedim...
“İsterdim baba, eğer zaman bulabilirsem” dedi...
“Biliyorsun yeni işim çok karışık ve çocuklar nezle... Fakat seninle konuşmak gerçekten güzeldi baba... Seninle konuşmak çok güzeldi”...
...Ve telefonu kapattığımda, onun bana benzediğini; oğlumun benim gibi olduğunu fark ettim...
(...Harry Chapin)
söz der ki
“-Hiç kimse, kendinden daha kötü durumda olan birini düşman seçmez...”
(...Sadece müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...SHOW TV - Cumartesi Sürprizi)
SUNUCU: Mankenlerin oyunculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?... Sizce mankenden oyuncu olur mu?...
MUSTAFA ÜSTÜNDAĞ (MURO): Evet oynuyorlar... Ama biliyorsunuz, ayılar da filmde oynuyor...
İğnelik
> MAVİ ŞAFAK
Katsan da acı elem,
Ömrümün akışına...
Dünyaları değişmem,
Şefkatli bakışına!
Bendim uçurumdaki,
Çok şükür ki itmedin...
Tek tesellim iyi ki,
Kalbimden hiç gitmedin!
Mavi’nin şafağında,
Gökyüzüne bakındım...
Pervâneydim ağında,
Yıldız kadar yakındım!..
Sefa Koyuncu
> sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
söz der ki
“-Evdeki her şeyi tamir eden erkek; kırdığı kalbi onaramıyorsa, usta sayılmaz...”
(...Puan farkını iyice açtığı müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR - Ertem Şener İncileri)
“-Barcelona 400 küsur pas yapmış rakibi 100 küsur... İşte maçın özeti...”
...
“-Artık futbolcular gururları için centilmenlikten vazgeçiyorlar Messi karşısında...”
...
“-Yazık ki futbol da hayat gibi; iyi oynayan takım hak ettiğini alamıyor...”
...
“-Dedikleri gibi topun canı vardır, isterse kaleye girer, ama bir türlü girmiyor...”
Bir film diyaloğu
“-Kadınlar için aşk, devamlı yanı başında olmak isteği, erkekler için ise aniden ve kuvvetli bir şekilde içine düşülen tatlı bir sürpriz...”
(...Reconstruction filminden)
bizimkiler
Yine ismi lazım olmayan genç arkadaşımız, akşam kız arkadaşıyla sinemadadır...
Yani “Neredeyse nişanlısı” diyeyim, siz anlayın olayın ciddiyetini...
Arkadaşımız ara verildiğinde sigara içmek için bir an önce dışarı çıkmak ister...
Ayağa kalkıp diğer ayağa kalkan seyircilerden birinin elini tutar sevgilisi diye...
Ancak gözler ışığa alışınca bakar ki, elinden tuttuğu kız bir başkası...
“Aha, ayvayı yedik” der sesli bir şekilde...
Elini tuttuğu kız esprilidir, “Dur bekle” der;
“-Benim erkek arkadaşım gelsin ayvayı beraber yeriz...”
itiraf reyonu
(...isim: tveety ...şehir: bilinmiyor ...yaş: on sekiz)
Yeni sözlenen dayımın kızı “Bada” lakaplı şahıs ilkokulda altını ıslatmış ve sıranın etrafı göl olmuştu...
6 yaşında falan da bezini kendi bağlardı... Ben daha küçüktüm ama hatırlıyorum...
Enişteye duyurulur...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
Temel yemek odasının üzerindeki çatının aktığını fark edince hemen bir çatı ustası çağırmış...
Usta gelip şöyle bir bakmış, “Çatınızın aktığını ne zaman fark ettiniz” diye sormuş...
“Dün gece sahurda” demiş Temel,
“-Çorbamı içmem iki saat sürünce şüphelendim...”
hayata dair
Kulak ver dinle,
Her acının sonunda,
Açık bir pencere vardır,
Aydınlık bir pencere...
...
Hayal edilecek bir şey vardır,
Yerine getirilecek istek,
Doyurulacak açlık,
Cömert bir yürek,
Uzanmış açık bir el,
Canlı canlı bakan gözler vardır...
...
Bir hayat vardır hayat,
Bölüşülmeye hazır...
(...Paul Eluard)
kadınlar & erkekler
-20 yaşında futbol topudur...
(...22 kişi peşinden koşar)
...
-30 yaşında basketbol topudur...
(...10 kişi peşinden koşar)
...
40 yaşında golf topudur...
(...1 kişi peşinden koşar)
50 yaşında pingpong topudur...
(...2 kişi birbirine atar)
...
60 yaşında voleybol topudur...
(...Kimse tutmak istemez)
...
70 yaşında yakar toptur...
(...Herkes kaçar)
İğnelik
AYRI DÜNYALAR
Bu öyle bir dünya ki,
Görünmeyen teller var...
Kavuşuruz da belki,
Aramızda eller var!
Yüzüm asla gülmedi,
Saydım kendimi zanlı...
Can çekişti ölmedi,
Ümidim hâlâ canlı!
Hasretin oldu azık,
Sanki güneşle ayız...
Aynı dünyada yazık,
Ayrı dünyalardayız!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...Kadın & Erkek bilimsel gerçekleri)
-Nişanlar genellikle altı aydan sonra bozuluyor...
-Her beş kişiden ikisi ilk bakışta âşık oluyor ve o kişiyle evleniyor...
-Güzel kadınların genellikle maço erkeklerden hoşlandığı efsanesi doğru...
-Her gün ortalama 10 bin kişi evleniyor, evliliklerin temeli iş yerlerinde atılıyor...
-Her beş erkekten biri evlenme teklif ederken partnerinin önünde diz çöküyor...
-Birinden hoşlanıp hoşlanmadığımızı dört saniyede, âşık olduğumuzu dört dakikada anlıyoruz...
-Akşam eve dönünce eşlerini öpen erkekler, öpmeyenlere göre daha başarılı olup fazla para kazanıyor...
itiraf reyonu
(...isim: emine gökçe ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi)
Annemle babam arasındaki şu diyaloğu bildirmeden geçemeyeceğim...
Babam yeni aldığı cep telefonunu düşürünce mırıldandı;
“-Neye çok değer versem başına bir şey geliyor...”
Annem her zamanki gibi fırsatı kaçırmadı;
“-Başıma bir şey gelmesin diye bana değer vermiyorsun di mi?...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
söz der ki
“-Hayatın tadı; hayatın tadını ararken karşına çıkan şeylerdir...”
(...Orta derecedeki müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
GÖKMEN ÖZDENAK: Spor yazarı ahlaklı olacak kardeşim.
AHMET ÇAKAR: Siz şimdi ahlak öğretmeni misiniz başımıza?
GÖKMEN ÖZDENAK: Evet öyleyiz...
AHMET ÇAKAR: Siz ahlak öğretmeniyseniz ben Aristo’yum...
bizimkiler
İsmi lazım değil; birkaç arkadaşımız “En keyifli araba nasıl kullanılır” konusunu konuşuyor...
M: Ben Armutlu yolu gibi orman yollarını severim...
B: En güzeli sahil yolu... Ama virajlı olacak... Bayılırım...
K: Ben en çok kayınvalideyi şehirlerarası otobüs terminaline bırakırken mest olurum...
temel’in yeri
Fadime, Temel’in her gece geç vakitlere kadar kahvede kalmasından şikâyetçiymiş...
Dırdırların sonu kesilmeyince bir akşam Temel, “Hadi, birlikte gidiyoruz” demiş...
Dursun’un işlettiği kahveye gitmişler...
İki çay söylemiş Temel... Fadime bir yudum alır almaz suratını buruşturmuş, çayı püskürtmüş;
“-Bu zehir gibi çayı nasıl içiyorsun?...”
Temel gülümsemiş, “Gördün mü” demiş;
“-Sen de her gece burada keyif çattığımı sanıyorsun...”
hayata dair
Küçük bir çocuktum, hâlâ hatırlarım,
En çok sevdiğim şeydi ekmek arası hiçbir şey...
Hiç mutlu olamazsam, bir parça ekmek alırdım
Hayallerimi, umutlarımı, hiçbir zaman benim olmayan mutluluklarımı içine istif ederdim...
Ve afiyetle bir güzel yerdim.
İçime işlenirdi hayallerin o uçsuz bucaksız mutluluğu,
Şenlenirdi içim, bir karnavalı andırırdı kalbim...
...
Kimileri bana deli derlerdi...
Ben de; “Olsun, varsın desinler, böyle delilik dostlar başına” diye kendimi avuturdum...
Ama artık avutmalar da bir işe yaramıyor...
Bazen aynada kendime bakıp, küçük bir sorgulama çektiğimde görüyorum ki:
Elimde, mutlu olmak adına, ekmek arası hiçbir şeyimden başka hiçbir şeyim yok...
(...Alain Braid)
Bir film diyaloğu
“-İntikam, soğuk yendiğinde tat verir... Ve unutma, sırtını duvardan başkasına yaslama...”
(...Baba filminden)
İğnelik
YER YOK MU?
Fark etmiyor takvimler,
Saatten habersizim...
Sensin özlediğim yer,
Sensiz bil ki yersizim!
Avâre berdûş gibi,
Hayâller kuruyorum...
Yuvasız bir kuş gibi,
Dolanıp duruyorum!
Ellerindeydi elim,
Hâfızanı tâzele...
Gül bahçende güzelim,
Yer yok mu bu gazele?
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
-Büyük aşklar ve büyük kazanımların büyük risk taşıdığını hesaba katın...
...
-Kaybettiğinizde, aldığınız dersi de kaybetmeyin...
...
-İstediğinizi alamamanızın bazen ne kadar büyük bir şans olduğunu hatırlayın...
...
-Kuralları iyi öğrenin ki, onları düzgün şekilde ihlal etmeyi bilesiniz.
...
-Küçük bir aksaklığın, büyük bir arkadaşlığı yaralamasına izin vermeyin...
...
-Hata yaptığınızı anladığınız zaman, düzeltmek için derhal gerekli adımları atın...
...
-Kollarınızı değişime açın, ama değerlerinizin kaybolup gitmesine izin vermeyin...
...
-Sessizliğin bazen en iyi cevap olduğunu hatırlayın...
...
-İyi ve şerefli bir hayat yaşayın. Dönüp geçmişinize baktığınızda, ikinci kez keyif alın...
...
-Sevgi dolu bir ev, hayatınızın temelidir. Sakin, düzenli bir ev için elinizden geleni yapın...
...
-Sevdiklerinizle anlaşmazlığa düştüğünüzde, sadece mevcut durumla ilgilenin. Geçmişi getirmeyin...
...
-En iyi ilişkinin, birebirinize karşı duyduğunuz aşkın, birebirinize olan ihtiyaçtan daha fazlalaştığı zaman olduğunu hatırlayın.
temel’in yeri
İş görüşmesine gelen Temel’e personel müdürü sormuş,
-Medeni haliniz?..
“-Medeni hal ne demek?...”
- Bekâr?... Evli?... Boşanmış?...
“Hah” demiş Temel,
“-Aynen o sırayı takip ettim...”
kadınlar & erkekler
(...Kadın & Erkek hakkında ekstra bilgiler Deniz_Lee’den)
-Tanışma sırasında fark edilmeyen önemli ayrıntılar, daha sonra ilişkinin sonunu getirebiliyor...
-Kadınlar, birlikte olduğu erkeğin anne sözünden çıkmayan bir süt kuzusu olduğunu görmeye hiç tahammül edemiyor...
-Kadınlar, bir erkeğin eline kumandayı alıp zap yapmasından nefret ediyor...
-Bir önceki araştırmamızda tersi çıkmıştı ama kadınlar, hoş kokmayan erkeklerden kaçıyor...
-Erkeklerin sürekli etrafı dağıtması da, zaman içinde problem olan şeylerdendir...
-Her konuyu her fırsatta bir tartışma haline getiren erkek itici geliyor...
-Beyaz çorap da kadınların itici buldukları şeylerden... bunu yanlış bilenler var...
-Eğer hızlı hızlı, ağzınızı doldurarak, ses çıkararak, bir de ağzınız doluyken konuşarak yemek yiyorsanız bittiniz demektir...
-Aman ayakkabınızın her zaman boyalı ve cilalı olmasına dikkat edin...
-Jöleyi abartmak, saçları kafaya yapıştırmak da birçok kadına itici gelir...
söz der ki
“-Terk edilme tehdidi taşımayan aşk yürümez...”
(...Beş kelimede sevgiyi anlatan müthiş S.Ö.Z.leri)
Ayaküstü
Arkadaşımız Faruk Salt; Mehmed Şevket Eygi‘nin yazısından aktarmış... Eygi’nin köşesindeki “İlân” şöyle;
“-Çin’de özel olarak üretilmiş olan extra kalite harika ve acayip Ming Ghu marka hoparlör yağları gelmiş ve piyasaya arz edilmiştir...
Bu yağlarla yağlanan hoparlörler, eskisine nisbetle iki misli bağırmakta; yakındaki binaların camları zangırdayıp çatlamakta, mışıl mışıl uyuyan bebekler uyanıp ağlamakta, bînamazlar yataklarından fırlayıp sövüp saymaktadır.
Malımız garantilidir, tecrübe ile sabittir.
Bitmeden almakta, hoparlörlerinizi iyice yağlamakta acele ediniz...”
tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Ana Haber)
MEHMET ALİ BİRAND: Bize aktarır mısın, Bayrampaşa’da durum nasıl Fatih?...
FATİH PORTAKAL: Burada iğne atsanız yere düşmeyecek kadar az bir kalabalık olduğu söyleniyor...
bizimkiler
SSK’lı Serdar, eczaneden ilaç almak için reçete bilgilerini dolduruyor...
“Hasta SSK’lının neyi oluyor” türünden bir soru var ya; “Yakınlık derecesi” diye;
Arkadaşımız cevap yazmış;
“-Marmara-Yenibosna: yaklaşık 25 km...”
Bir film diyaloğu
“-O mükemmel değil, sen de mükemmel değilsin... Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız...”
(...Can Dostum filminden)
İğnelik
> ÖZLEDİM
Göstermedin gül yüzlüm,
Setreyledin kendini...
Al yanaklım bal sözlüm,
Aşamadım bendini!
Olalı bir divâne,
Usûle uyamadım...
O billûrdan şâhâne,
Sesini duyamadım!
O kadar özledim ki,
Buluşmayı göz göze...
İnsâf edersin belki,
Ne hâcet başka söze!..
Sefa Koyuncu
> sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
hayata dair
Belki de bugünkü kadar hiç
Duymadık avuçlarımızda
Bize özgürlük getiren
Kızarmış ellerin sıcaklığını...
...
Henüz yitmedi kulaklarımızda daha,
Yıpranmış silahlarının uğultusu...
Sokaktaki insanlarımızın kolları,
Gene açık eskisi gibi kucaklamaya...
...
Yüzünüzde bunca gerçek gözyaşları,
Kucak açtığında ölülerine toprağımız,
Hâlâ sıcak ve yakıcı gözyaşlarımız...
Evet, söylüyorum bunu bütün dünyaya...
...
Ve bütün yüreğimle haykırıyorum size:
Yaralamayın n’olur bu
sevdayı...
Hayalleri paramparça olan ülkemizde,
Bir o kaldırabilir bunca acıyı.
(...Jaroslav Seifert)
söz der ki
“-Sadece gözleri çocuk kalan kimse ihtiyarlamaz...”
(...Işık tutmayı abartırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL 7 - Günel’le Lezzetli Dakikalar)
ŞARKICI GÜNEL: Sen arkamda olduğun sürece benim sırtım yere gelmez İbrahim Abi...
İBRAHİM TATLISES: Sen isteyeceğini önce Allah’tan dile kızım... Asıl o zaman sırtın yere gelmez...
Bir film diyaloğu
“-Eğer sevdiğimiz kişiler bizlerden çalınmışsa, onları uzun yaşatmanın yolu, onları sevmekten asla vazgeçmemektir...”
(...The Crow filminden)
itiraf reyonu
(...emin gökçe ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi bir)
Abi sizin Serdar’dan bir tane de bizde var, ismi Fırat...
Fırat halı saha maçı için kadro ayarlayacaktır...
Kendisini aradığımızda telefonuna bakmaz uzun süre...
Mahalleye gelince sorarız, “Oğlum niye açmıyorsun telefonu?...”
Onun kendisine özel saf bir duruşu vardır, onu takınır ve cevap
verir;
“-Aradığınızı gördüm de; şarjım yoktu açamadım...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
Şevket Abi ve birkaç arkadaşı iftarını bitirdikten sonra güzel bir çay bahçesine oturur ve deyimi dillendirir;
“İster fakir ol ister fukara, her yemekten sonra yak bir cigara...”
Metin Barış Abi düzeltmesini yapar;
“-O artık öyle değil; ister fakir ol ister fukara, açık alan bulduğunda yak bir cigara...”
...
Aynı Şevket Abi, dün akşama kadar cep telefonundan Faruk’u arar...
Ama nedense cevap verilmez, hatta geri de dönülmez...
Gece bir araya geldiklerinde olay ortaya çıkar...
Faruk ekranda “Şevket” yazısını görür ancak onu “Sevket”, yani “Başka bir numaraya aktar” olarak anlar...
Hatta, “Bu telefon niye kendi kendine işlem yapıyor” diye bir ara tamire vermeyi bile düşünmüş...
kadınlar & erkekler
(...”Dünyayı kadınlar yönetseydi” başlıklı Sinan R. Kızıl yorumu)
-Kadınlar için ideal kilo normalden 20 kilo daha artırılırdı...
-Alışveriş bir spor branşı olarak kabul edilirdi...
-Kadın ayakkabılarını tasarlayan erkek onları giymeye zorlanırdı...
-Erkekler kadınların kazandığı maaşın yüzde otuz daha aşağısını kazanırlardı...
-Bebeği yatırmak, bulaşıkları yıkamak ve yatakları yapmak “Maçoluk” olarak algılanırdı...
-Erkekler dış görünüşlerine bakılarak yargılanırlardı, kadınlar işe başarılarına göre...
-Spor haberleri en fazla bir dakika sürerdi...
-Erkekler alyanslarını sürekli kullanmak zorunda kalırlardı ve bekâr numarası yapamazdı...
temel’in yeri
Polis, sirenlerini çalıştırıp, deli gibi araba kullanan Temel’i durdurmuş...
-Çok hızlı ve tehlikeli gidiyordunuz beyefendi...
“-Kusura bakmayın memur bey, acil bir işim vardı da...”
-Farkında değilsiniz galiba... Yaklaşık bir kilometre önce kavşakta dönüş yaparken karınız arabadan düştü...
Temel ellerini havaya kaldırmış;
“-Sana şükürler olsun... Ben de sağır olduğumu zannetmiştim...”
İğnelik
HOŞ GELDİN
Sahûr terâvih iftâr,
Bağış hayır hasenât...
İlahî bir hava var,
Şükür zikir itâat!
Gönlümüz gözümüz pâk,
Fukarâ peşindeyiz...
Dedikodudan uzak,
İyilik işindeyiz!
Bu ne hoşluk güzellik,
Bu ne doyumsuz zamân...
Bu ayda her özellik,
Sefa geldin ramazân!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
(...“Bir erkek nasıl kaybedilir” başlıklı Mahmut Çelik yorumu)
-Yaşıtlarımın hepsi evli, hatta çoğunun çocuğu var...
-Yeni yasaya göre boşanma halinde mal paylaşımı eşit...
-Yedi diziyi birden kaçırmadan seyrediyorum...
-Bugün yine bir mankenlik ajansından teklif aldım...
-Ben evlenince yemek, bulaşık çamaşır vs. ortak yapılacak...
-Ne yapıp edip bu sene tatili Dubai’de geçireceğim...
-Bana hiç “Seni seviyorum” demiyorsun...
bizimkiler
Kadıköy Söğütlüçeşme’de holding servisini bekleyen Cüneyt Abi’nin yanına adres sormak için bir bayan yaklaşır...
Avcılara gidecek olan bu bayan “Metrobüs Avcılar” diye sorunca, Cüneyt Abimiz anlatır;
“Şuradaki geçitten geçin, ışıkları takip edin vs...”
Kız da anlamamış tabii, daha sonra yabancı olduğunu ve İngilizce sorular yönelttiğini görünce çok az İngilizce bilen Cüneyt Abi tekrar yolu gösterir ve dili döndüğü kadar tarif eder;
Bayan devamlı “Okey” demektedir. Bu arada Cüneyt Abi kaçtıkça, kız aradaki mesafeyi kapatmaktadır...
Nihayetinde, “Okey”lerin sonu gelir ve bayan ayrılır...
Cüneyt Abi; fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı, telefon ve benzer cihazlar olan çantasının açık olduğunu fark ettiğinde artık çok geç olacaktır...
hayata dair
İş hayatında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu, üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş...
Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin oluşturduğu strese ve hayatın zorluklarına gelmiş...
Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş ve değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş...
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş...
Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş:
...
“-Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı...
Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni...
Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız...
Hayat kahveyse, iş, para ve mevki fincandır...
Bunlar yalnızca “Hayat”ı tutmaya yarayan araçlardır, ama “Hayat”ın kalitesi bunlara göre değişmez...
Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz...”
söz der ki
“-Güzel olan şeyin hayalini kurmayan insan; karşısına çıkan şeyin güzel olduğunu anlayamaz...”
(...’Neyi bekliyorsanız O’sunuz’ diye desteklediği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Ahmet Çakar’la Define Avı)
AHMET ÇAKAR: Ahır hayvanlarından dişi-erkek ayırımı nasıl yapılır?...
YARIŞMACI: İneğin bayanına başka bir şey deniyordu sanıyorum... Ama yok, bayan olan inekti galiba...
...
YARIŞMACI: Çok iddialı değilim ama, kendime güveniyorum...
AHMET ÇAKAR: Aykut sende kolbastıcı tipi var... Yarışma bitince deneyelim mi?...
temel’in yeri
Doktor Temel bayan hastasına altı ay ömrü kaldığını söylemiş...
Hasta sormuş;
“-Peki ne yapmalıyım?...”
Temel’in önerisi; “-Senin yerinde olsam evlenir ve kocamın ailesinin yanına taşınırdım... Hayatının en uzun altı ayını yaşarsın...”
bir film diyaloğu
“-Tek başına yolculuk zordur... Ama unutmayın ki; kendine yolculuk, en yorucu yolculuktur...”
(...Es Es dizisinden)
İğnelik
> DOSTUN DOSTU
Her diyene ben hâsım,
Pervâne olup yanma...
Allı pulludur hasım,
Görünüşe aldanma!
Yeter candan dost sayan,
Başa çorap örmesin...
Kusursuz dost arayan,
Kusurları görmesin!
Biz fâniyiz azizim,
El bilir âlem bilir...
Sevgilimiz bir bizim,
Dostun dostu sevilir!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
itiraf reyonu
(...isim: polat ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Geçen sene okulda arkadaşımı koridorda salınarak yürürken görünce arkasından yetişip, gözlerini tuttum;
“-Bil bakalım kimiiim?...”
Fakat hafif parfüm kokusu ve tıraşlı bir yüz onun hiç de bir öğrenci olmadığını anlatıyordu...
Allah’tan köşe başı çok yakındı ve birkaç saniye içinde kayıplara karışabildim...
Kendime rezillik, Kenan Hoca’ma hürmetler...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
Fadime, şehrin en güzel kızıymış...
Bütün delikanlılar onun kalbini çalabilmek ve onunla evlenebilmek için çok çaba sarf edermiş ama o her seferinde aynı cevabı verirmiş;
“-Hayır... Benim hayallerimde yaşayan bir delikanlı var... Ben onu bekliyorum”...
Aradan günler geçmiş, Fadime evinin penceresinden bakarken yoldan geçen delikanlı Temel’i görmüş ve “Evet” demiş;
“-İşte bu benim beklediğim, hayal ettiğim insan...”
Koşarak inmiş merdivenleri Temel’in yanına gitmiş... Hafifçe sırtına dokunmuş ve “Bakar mısınız” demiş...
Temel dönmüş ve hafif bir gülümsemeyle;
“Buyur teyze, bir şey mi istedin...”
söz der ki
“-Kalbe ulaşmak için kafayı, kafaya ulaşmak için kalbi gözden çıkarmak lazım...”
(...’Seven düşünemez, düşünen sevemez’ türü, neticede müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Ahmet Çakar’la Define Avı)
AHMET ÇAKAR: İzin verirseniz sizin için bir şey söylemek istiyorum. Ama lütfen hakaret olarak kabul etmeyin, sizi rencide etmek istemem...
YARIŞMACI: Tabii, buyurun hocam...
AHMET ÇAKAR: Sizi hiç gözüm tutmadı... Tırnak içinde söylüyorum; size uyuz oldum, uyuz bir tipiniz var!
Xxx
AHMET ÇAKAR: Postacı lakaplı basketbolcu kimdir?...
YARIŞMACI: Hocam hiçbir fikrim yok inanın... Ama Karl Malone demek istiyorum.
AHMET ÇAKAR: Nereden bu kanıya vardın?... Formasında PTT mi yazıyor adamın?...
Xxx
AHMET ÇAKAR: Filmlerdeki efsane vampir Dracula’nın unvanı nedir?...
YARIŞMACI: Hocam ben küçükken korkardım, o tarz filmleri izleyemezdim...
AHMET ÇAKAR: Tipinde de vampir havası var ama... Şayet ben vampir olsam hafiften tırsardım seni ısırmaya...
bizimkiler
(...Dergi Grubu’ndan Ömer Faruk Görün’ün Dubai’deki taksi maceraları)
-Gezmeye çıkan Ömer Faruk, Temmuz sıcağında yürümektense taksiye binmeyi tercih eder...
Taksiye binince engin İngilizce’siyle kanaatini belirtir; “İt is a weather very hot today”.
Taksici amcadan el cevap;
“-Fecaat maşallah...”
...
-Bir müşterisi yemeğe davet eder. Ömer Faruk bulunduğu ne alırsan 5 dirhem mağazasından çıkar, taksiye el eder ve biner.
Taksici de daha nereye gidileceğini bilmeden kalkar.
Ömer Faruk “İntercontinantal Deira Hotel” der demez 5 metre giden araç çakılır kalır...Çünkü otelin önündedirler. Neyse ki taksici para almaz.
hayata dair
Çocuğun gördüğü düştür barış...
Ananın gördüğü düştür barış...
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış...
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi ter damlalarıyla alnında...
Barış budur işte.
...
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık, boşa akmadığını bilerek, kanlarının...
Barış budur işte.
...
Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye; gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla bayram günlerini çalan gözlerimizde.
Barış budur işte...
(...Y.Ritsos)
İğnelik
BİR OLALIM
İyiliği her zaman,
Yapan kendine yapar...
Kötü günde dostundan,
Ayrılanı kurt kapar!
Ankadır geçmez ele,
Sevgi çözülmez zincir...
Sâdık olan gönüle,
Sevdâ birdir aşk da bir!
Ayrılan olur heder,
Bunu bilmeyen mi var...
İkilikler mahveder,
Birlikten kuvvet doğar!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...“Âşık olmanın belirtileri” başlıklı Halim Gökmen tespitleri)
-Çevrenizden “Yüzüne renk gelmiş”, “Seni iyi gördüm” türü sözler duyuyorsanız...
...
-Siz onu aramayı düşünürken, onun sizi araması tesadüfleri çoğaldıysa...
...
Uzaktayken haber alamadığınızda, sinirlenmek yerine, başına bir şey gelmesinden korkuyorsanız...
...
-Oynak şarkıların içinden bile cımbızla sevgi sözcüklerini çekip duygulanıyorsanız...
...
-Birbirinizdeki en küçük değişiklikleri bile fark etmeye başladıysanız...
...
-Daha evlenmeden çocuk sayısını konuşmaya başladıysanız...
...
-Birkaç kilo almanıza rağmen, “Sanki bugünlerde biraz zayıfladın” diyorsa...
...
-Birbirinizin kredi kartı, telefon, mail şifrelerini biliyorsanız...
...
-Saklamak ve söylemek arasında kaldığınız bir şeyi hemen fark ediyorsa...
...
-Yemeği tuzlu sevdiği halde, sizin için tuzsuz yemeyi tercih ediyorsa...
...
-Cep telefonunuzun şarjı kitapçığında yazdığından az gidiyorsa...
...
-Konuştuğunuz her konunun sonu “Seni seviyorum”a çıkıyorsa...
temel’in yeri
İngiliz, Fransız ve Temel, gemiyle kaçakçılık yaparken yakalanmış ve idam cezası almışlar...
Geminin önüne üç tane tahta yapmışlar...
İngiliz’in kafasına ipi geçirmişler ve itmişler, ip bol gelince İngiliz suya düşmüş ve yüzerek kaçmış...
Sıra Fransız’a gelmiş, onun da ipi bol olunca o da kaçıp kurtulmuş...
Sıra Temel’e gelmiş... Temel biraz yürümüş, sonra dönüp demiş ki;
“-Ula uşaklar... Benim ipi iyice sıkın... Ben yüzme bilmiyorum...”
söz der ki
“-Herkes ilk sevdiğine kavuşsa, aşk diye bir şey olmazdı... Çünkü aşk en az bir kere kavuşamamaktır...”
(...Üstünde düşünülürse, etmesi kolay olmayan müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
GÖKMEN ÖZDENAK: Hafta içi yolumu otuzlu yaşlarda bir bayan çevirdi. Sabahlara kadar benim için Telegol’ü izliyormuş...
AHMET ÇAKAR: Ben şahsen kıskandım Gökmen’i... O yarı Kızılderili, yarı Hispanik, Latin görüntüsüyle, şık giyimiyle, saçlarıyla, teninin rengiyle cazip gelmiştir...
GÖKMEN ÖZDENAK: Yaşımı da sordu, elli yedi deyiverdim...
AHMET ÇAKAR: Tatildeyken benim yanıma da bayanın biri gelip ‘Formaları değişelim mi’ diye sordu...
SERHAT ULUEREN: Bikini olayına gönderme yaptı yani...
hayata dair
Kim başkasını severse, kendisi de sevilecektir...
Başkalarını kazandırmış olan kendisi de kazanmış olacaktır...
Tüm insanlar kendileri arasında karşılıklı bir sevgi hissederlerse, güçlüler zayıfları avlayamazlar, sayıları çok olanlar daha az sayıdakileri, baskıları altına alamazlar...
Zenginler yoksulları asla baskıları altına alamazlar, usta olanlar da beceriksizlerle alay edemezler...
Sevgide tarafsızlık, kişisel sevgide yanılmayı önler; tarafsız sevgi kişisel sevginin de güvencesidir... (...Mu-Ti)
geçmiş olsun...
İMKB, dünya borsaları arasında yılın şampiyonu olmuş...
İMKB endeksi, 2008 yılının sonuna göre lira olarak yüzde 69.9, dolar olarak ise yüzde 74.5 değer kazanmış.
Böylece, İMKB, The Economist’in izlediği 60 kadar piyasa arasında yerel para olarak en iyi performansı göstermiş.
Rakamlar böyle diyor.
Başbakan da aylar önce “Kriz bizi teğet geçecek” demişti.
Rakamlar başbakanı teyit etti.
Anlayana saz.
Anlamayana ne yazarsan yaz.
(...Mustafa Koç-Okur/Yazar)
İğnelik
GELİN CANLAR
İnsanın bir başı var,
İki yere bölünmez...
İki başlı olmaz yâr,
Olur ise gülünmez!
Her yerde olan kimse,
Bir yerde olmaz derler...
Bir yerde olan ise,
Her yerde olur meğer!
Huzûr birde birlikte,
Bir olun Sefa bulun...
Dirlik yok ikilikte,
Gelin canlar bir olun!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...En çok söylenen kız yalanları... EbruuLee’den)
-Çocukluk arkadaşımdı... Ne o, kıskandın mı?...
...
-Senden önce sadece bir kişiyle çıkmıştım...
...
-Kalp kalbe karşıymış... Ben de seni arayacaktım...
...
-Otobüsteydim, o yüzden kapalıydı telefon...
...
-Pınar’ın bir sorunu varmış, onunla konuşuyordum...
...
-Şu anda biraz yoğunum, ben seni arayayım...
...
-Hoşuna gitmese de ben hep doğruları söylerim...
...
-İki kilo fazlam var, beni çok rahatsız ediyor...
...
-Dış görünüşe önem vermem, kalbi temiz olsun...
...
-Seni sadece sen olduğun için seviyorum...
...
-Diğer kadınların aksine, alışverişi hiç sevmem ben...
temel’in yeri
Fadime ve arkadaşları, akşamdan toplanıp mısır koçanı ayıklıyormuş...
Herkes kocasını överken o da Temel için;
“-Tıpkı bir balık gibi yüzer” demiş...
Tam o sırada koşarak gelen bir çocuk Temel‘in takasının fırtınada alabora olduğunu söylemiş...
Zifiri karanlık, bütün kurtarma çalışmalarını engellemiş ve aradan üç gün geçtikten sonra Temel’in cesedi karaya vurmuş...
Arkadaşları Fadime’ye hatırlatmış;
“-Hani senin Temel balık gibi yüzüyordu...”
Fadime sinirlenmiş;
“-Gözünüz kör müdür?... Temel’in ölüsü bile yüzerek kıyıya geldi...”
bizimkiler
CAHİT: Ramazanda mesaiyi iyice serdin haa...
ALİ: Abi sahura kalkamadım...
CAHİT: Niye kalkmadın?...
ALİ: Abi alarm yerine hesap makinesini kurmuşum...
söz der ki
“-Büyüklerin bildiği tek doğru, küçüklerin bildiği bütün doğruların yanlış olmasıdır...”
(...Nasihatte sınırları zorlarken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...LİG TV - Maraton)
ERMAN TOROĞLU: Kadınlar haksız olduklarında ağlarlar Şansal... Bir kadın ağlıyorsa bil ki haksızdır...
ŞANSAL BÜYÜKA: Hocam kadınların ağlamasıyla Mustafa Denizli’nin ne alakası var?...
ERMAN TOROĞLU: İkisi de insan değil mi hocam?...
bir film diyaloğu
-Sen aşk hakkında ne biliyorsun ki?...
“-Sen söylememiş miydin; aşk etten örülmüş bir hapishanedir diye?...”
(...Nitro filminden)
hayata dair
Birinin size bir kalem verdiğini düşünün; kapaklı, içini göstermeyen bir kalem...
Ne kadar mürekkebi olduğunu göremiyorsunuz... Bir-iki deneme cümlesi yazdıktan sonra kalem bitebilir, ya da birçok şeyi değiştirebilecek bir ya da daha çok eser yazabilir.
Kalemi elinize alıp kullanmak yerine, onu bir dolapta ya da çekmecede hiç kullanmadan, kurumaya bırakabilirsiniz...
...
Peki, kullanmaya karar verirseniz, onunla ne yazacaksınız?...
Sevgi mi?... Nefret mi?... Eğlence mi?... Perişanlık mı?... Hayat mı?... Ölüm mü?... Hiçbir şeyi mi?... Yoksa her şeyi mi?...
Yalnızca kendinizi mutlu etmek için mi, yoksa başkaları için de mi yazacaksınız?... Ya da başkaları için yazıp kendinizi mi mutlu edeceksiniz?...
Kelimeleriniz titrek ve silik mi, yoksa koyu ve gözüpek mi olacak?... Süslü mü, sade mi?...
...
Hatta hiç yazacak mısınız?... Bir kez kalem verilince sizin yazmanızı isteyecek hiçbir kural yok... Ön taslak yapacak mısınız?... Kısa notlar almayı düşünüyor musunuz?...
Düşünürken amaçsızca resimler karalayacak mısınız?...
Satırların üzerine mi, arasına mı yazmayı düşünüyorsunuz?.. Belki de orada olmalarına karşın hiç satır görmezsiniz?... Satırlar var mı?...
Bu konuda düşünecek pek çok şey var, değil mi?... Şimdi size bir hayat verildiğini düşleyin...
(...David A Berman)
İğnelik
KİLİTLEMEYİN
Bu milletin hayrına,
İşe karşı çıkmayın...
Bir çıkalım yarına,
Ümitleri yıkmayın!
Uzadıkça mesele,
Bir lâfa eklenir bin...
Söz düşürmeyin ele,
Aranızda halledin!
Gitmesin gayret güme,
İşletin akıl beyin...
Karşıysanız çözüme,
Bâri kilitlemeyin!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(... “Klasik Erkek Yalanları” başlıklı Mor ve Berisi notları)
“-Kimsenin yanında kendimi bu kadar rahat hissetmemiştim...”
(...Biraz daha sana doğru yayılabilir miyim)
...
“-Ben kolay kolay sevmem ama sana âşık oldum...”
(...Yaş geçiyor, biraz hızlı ilerlesek)
...
“-Senin uğruna birçok şeyden feragat edebilirim...”
(...Sigarayı bırakmak için bahane arıyorum)
...
“-Aramızdaki ilişkiye isim koymakta acele etmeyelim...”
(...Aradığınız insana şu an ulaşılamıyor ve ulaşılamayacak)
...
“-İşlerim yoğun olmasa tüm vaktimi seninle geçirmek isterim...”
(...Maçlardan sonraki en iyi şey sensin)
...
“-Gideriz tabii, ama biliyorsun terslik çıkar diye önceden plan yapmayı sevmiyorum...”
(...Bir terslik muhakkak çıkacak ve ben o güne kadar iyi bir bahane bulacağım)
bizimkiler
Bursa’dan Orhan Akın ve Edip Tekin akşamdan sözleşip Öcalan’ın avukatlarına gitmek için sabah 7’de buluşma sözü verirler...
Etkinlik iptal olur, İhsan Altıkardeş’in ikazına rağmen edip bu durumu Orhan’a bildirmeyi unutunca Orhan sabah 7’de büroya gelir...
Orhan ramazanın ilk günlerinde bu durumdan hoşnut olmadığını ilk önce telefonla Edib’e nazikçe (!) bildirir.
Ancak edip büroya geldiğinde İhsan da Edip’e, “Ben sana söyledim, hatırlamıyorsun herhalde” der.
Edip ise büroda Serkan’ın yerinde oturan Orhan’ı görmeden, “Zaten Orhan Abi sabah fırça attı” der.
Ancak Serkan zannettiği kişi Orhan çıkınca, “Abi arkandan atıp tutmadım, yüzüne karşı söylemiş oldum” demek zorunda kalır...
söz der ki
“-Büyük insanlar lunapark aynasına benzer... Davranışları ya olduğundan büyük, ya da olduğundan küçük görünür...”
(...Mevki konusunda torunlara bıraktığı müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
AHMET ÇAKAR: Bu akşam da küfür etti mi bana Galatasaray seyircisi?...
SERHAT ULUEREN: Yok ama geçen maçta güzel bir kulağınızı çınlattılar...
temel’in yeri
Temel, şirketinde çalışan Cemal’i işten çıkarınca Dursun merak etmiş;
“-Cemal’i niye işten çıkardın?... Saat gibi çalışan bir elemandı...”
Temel “Evet saat gibiydi” diye doğrulamış;
“-Ama çalar saat...”
xxx
Akşam Temel eve gelince Fadime onu sinirli bir şekilde karşılamış;
“-Sen ne yaptığını biliyor musun?... Telefonda hizmetçiyle çok kötü konuşmuşsun, işi bırakıp gitti...”
Temel kendini savunmuş;
“-Ben seninle konuştum sandım...”
hayata dair
Eski çiftlik evini restore etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı...
Arabasının patlayan lastiği onun işe bir saat geç gelmesine sebep olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti...
Onu evine götürürken yanımda âdeta bir taş gibi oturuyordu...
Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti...
Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu...
Kapı açıldığında; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti... Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman bir öpücük verdi...
Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde; ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm olayı sordum...
“O, benim dert ağacım,” dedi,
“Elimde olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor, ama şundan eminim ki o sorunlar evime, eşime ve çocuklarıma ait değil...
Bunun için bu sorunları her akşam eve girerken o ağaca asıyorum... Sabahları tekrar onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz?...
Ertesi sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum...”
Öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir.
(...Emerson)
İğnelik
BARIŞ MEVSİMİ
Geldi barış mevsimi,
Kalmasın arada buz...
Vekilim duy sesimi,
Bir çözüm bekliyoruz!
Verilmezse el ele,
Buna herkes üzülür...
Zor da olsa mesele,
Konuşarak çözülür!
Dönülürse kâr evet,
Bir ân evvel zarardan...
Kurtulmalı memleket,
Terörden istismârdan!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
kadınlar & erkekler
(...”Kadınlar nedir” başlıklı L@L derlemesi)
“-Kadın, saçı uzun, aklı kısa bir varlıktır...”
(...Schopenhauer)
...
“-Kadın, erkeği kılıçsız zapteder ve ipsiz bağlar...”
(...Tolstoy)
...
“-Kadın; her şeyi, gören gözü bile aldatır...”
(...Dostoyevski)
...
“-Kadın deniz gibidir, hiç güvenmek olmaz...”
(...Tevfik Fikret)
...
“-Havayı geldiği, rüzgarı estiği, kadını olduğu gibi kabul edin...”
(...Alfred de Musset)
...
“-Kadın gibi dert olmaz, insanın başına...”
(...Plutus)
...
“-Kadınlar kadar intikam almaktan zevk duyan canlı yoktur...”
(...Juvenal)
...
“-Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar...”
(...A.Dumas Fils)
söz der ki
“-Hediye kalpten verilmemişse, bir parçası eksik verilmiştir...”
(...Kendisini taçsız kral yapan müthiş S.Ö.Z.leri)
hayata dair
Beraber yaşayan insanların birbirini iyice anlaması gerektiğini iddia etmek
yanlış bir anlayıştan doğar...
Anlaşılmak, çok az insana nasip olan bir lükstür...
Hele en iyi ve en derin şeyler hayatta daima yanlış anlaşılır...
Biz bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik...
Anlaşılmamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde,
bütün ruhumuzla anlamaya çalışsak hayat daha güzel olur...
Zaten çoğu zaman biz bile kendimizi anlayamazken,
başkaları nasıl anlayabilirler?...
(...J.Ernest Renan)
bir film diyaloğu
“-Gözlerin nefretle dolu... Bu güzel... Nefret insanı canlı tutar...”
(...Ben-Hur filminden)
bizimkiler
İzmir reklam servisinde arkadaşlar ramazan hakkında konuşuyormuş...
Kimi susadım, kim açıktım derken Fuat Abi hiç zorlanmadan oruç tuttuğunu, bu sene çok rahat ettiğini söylemiş...
Murat dayanamayıp araya girmiş, “Tabii rahat tutarsın abi... İki saatte bir yiyip içiyorsun...”
Meğer Fuat Abi (malum yaşının gereği) unutkanlığı iyice artmış...
Sabah saatlerinde yarım şişe suyu devirmiş, öğlen saatlerinde pastanenin önünde durmuş dondurma siparişi vermiş, Murat hatırlatmasa dondurmayı da götürecekmiş...
temel’in yeri
Temel; kendini yüksek bir ağaca asan Dursun’u görünce koşmuş... Güç bela aşağı indirdikten sonra söylenmiş;
“-Şaşkın adam... İnsan hiç kendini o kadar yükseğe asar mı ?... Ya ağacın dalı kırılsa da düşsen...”
itiraf reyonu
(...isim: mustafa koç ...şehir: istanbul ...yaş: yirmiiki)
Gazetede “Okur/Yazar Mustafa Koç” var ya; onun ismini çok kez kullandım...
Yazdıklarını kendim yazmış gibi anlattım, itiraf edeyim de içim rahat olsun...
Bazı arkadaşları Mustafa Abi’nin sayesinde çok keklemiştim...
Şimdi herkes şok olacak, en başta Abdullah Kış...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
SERHAT ULUEREN: Abi pozisyonu göremiyorsan yakın gözlüğü tak...
ZİYA ŞENGÜL: Sen de tıbbiye doktoru oldun başımıza, yakın gözlüğü ile uzağı nasıl göreyim?...
İğnelik
HUZÛRA DOĞRU
Anlar isek biz bizi,
Oluruz akl-ı selim...
Yeter ki derdimizi,
İstişâre edelim!
Eşit olsun kalkınma,
Giderilsin pürüzler...
Bitsin elem yakınma,
Gülücük dolsun yüzler!
Hâlis bütün niyetler,
Yurdumu barış sarsın...
Dileriz bu gayretler,
Huzûra doğru varsın!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
-Kendinizi melankoliye kaptırmayın. Melankoli geçici bir ruh halidir, sakın bilgelikle karıştırmayın...
...
-Rekabet yarışmalarına da kapılmayın. Tek gerçek başarı, mutlu hissetmektir...
...
-Can sıkıntısı ve heyecan konusunda ayarlı olun. Heyecanı küçük dozlarda ve yerinde kullanmak en iyisi...
...
-Endişelerinizi somutlaştırın, bastırmayın... “Olabilecek en kötü şey ne” diye sorun kendinize...
...
-Haset değil, hayranlık duyun... Sahip olduğunuzun tadını çıkarın, kendinizi başkalarıyla karıştırmayın...
...
-Abartılmış bir adaletsizliğe uğramışlık duygusundan kaçının. Kendinizi de, başkalarının size ilgisini de fazla büyütmeyin...
...
-Başkalarının hakkınızda ne düşündüğüne fazla kulak asmayın. Kamuoyuna aç kalmayacak, ya da hapse düşmeyecek kadar dikkat etmek yeter...
...
-Mücadele ile teslimiyet arasında denge kurun... Elinizden geleni yapın gerisini gelişmelere bırakın...
(...Bertrand Russell)
bizimkiler
(...Bizimkiler’in sigara projeleri)
EMİN: Pille çalışan battaniye imal etmişler... Onlardan almak lazım, yoksa kışın kapı önünde donarız...
SERDAR: O da bir şey mi, ben hastane ile yarı sezonluk anlaşma yaptım, kışın bronşit masraflarını bedavaya getireceğim...
MEHMET ABİ: Artık kahvelerde okeye sadece 4’üncü değil, 5’inci de arasınlar. Birisi sigara içmeye çıktığında, yerini doldursun diye...
MUSTAFA ABİ: Bu yasaktan da sonuç alınamazsa sigaraya fahiş zamlar gelecekmiş... Şimdiden 15-20 koli saklamak lazım...
BİLGEHAN: Arabada iki kişi varken içmek yasakmış... Valla ben ne olur ne olmaz diye arabada biri varsa polisi görünce “Yere yat” diyorum...
kadınlar & erkekler
(... “Kadınlar üniversite sınavı gibidir” diyor M.Emin Gültekin)
-İkisinde de tercih sayısı çok görünür...
-İkisinde de kazanırsanız kaşındınız, kaybederseniz üzüldünüz demektir.
-İkisinde de sonucu güzelleştikçe harçları yükselir...
-İkisinde de tercihler yıllara mal olabilir...
-İkisinde de tercih sizin gibi görünür...
-İkisinde de soruları kimse size önceden söylemez, ama üç aşağı beş yukarı aynı sorular çıkar...
temel’in yeri
Adam marangoz Temel’e gidip 3 ay sonra doğacak çocuğu için bir beşik yapmasını istemiş ve 2 milyon lira vermiş...
1 ay sonra beşiğin durumunu görmek için gitmiş ama marangoz Temel “Meşe kuruyor” demiş...
Çocuk doğmuş, adam gitmiş; Temel “Meşe tam kıvamına gelmek üzere, biraz daha bekleyelim...”
1 ay, 1 yıl, 3 yıl, 5 yıl... Çocuk büyümüş, evlenmiş... Eşi hamileymiş...
Büyükbaba adayı oğlunu çağırmış ve beşik meselesini anlatmış;
“-Git o marangoz Temel’e, selamımı söyle... Sana yetişmedi, hiç olmazsa torunuma yetişsin...”
Oğlan gitmiş, durumu anlatmış... Temel çıkarmış cebinden 2 milyon lira vermiş ve;
“-Git o babana söyle, ben böyle aceleye gelemem...”
söz der ki
“-Yüzü kırışacak diye gülmemezlik, kalbim kırılacak diye sevmemezlik yapma...”
(...Diyerek inzivaya çekildiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...LİG TV - Maraton)
ŞANSAL BÜYÜKA: Lugano gelince Fenerbahçe’de yabancı sayısı artıyor... Kim yedek kalacak hocam?...
ERMAN TOROĞLU: Bugün problem çözüldü işte. Alex sakatlandı...
***
(...NTV - Spor)
ERCAN TANER: Yani Avrupa’ya gitmek kolay değil öyle...
SERGEN YALÇIN: Elbette, benim Bayern’e transferim vardı, adamlar araştırmışlar, almadılar mesela...
Bir film diyaloğu
“-Yaralılar için herhangi bir önlem aldınız mı general?...”
-Yardım isteyen herkese yardım etmeye hazırdık...
“-Sizce bir E-505 Thompson ile vurulan bebek nasıl yardım isteyebilir?...”
(...Gandhi filminden)
İğnelik
> PARTİLERÜSTÜ
Sosyal barış topyekûn,
Milletin meselesi...
Vekillerse işbu gün,
Çıkarmalı tek sesi!
Bu anlamsız savaşın,
Kırmak için belini...
Herkes altına taşın,
Koymalıdır elini!
Millete sökmez çalım,
Yan çizen alır hava...
Demokratik açılım,
Partilerüstü da’va!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
Bundan yıllarca önce anne babalar için iyi bir nasihat dinlemiştim:
“-Çocuklarınızın hayat kavşaklarında yanlarında olun...”
Çocuklarımızın okula başladıkları ilk gün, okuldan mezun olurken, ergenlik çağına gelmiş çocuklarımız bizimle konuşmak istediklerinde (ki bu genellikle gecenin geç saatlerinde olur) yanlarında olmalıyız...
Zamanımız değerlidir; ama onu çocuklarımızdan esirgememeliyiz...
Çocuklar “arta kalan zamanlarda” hatırlanmak değil, asıl işimiz olmak isterler...
Ne kadar zor olsa bile, olabildiğince çocuklarımızın yanında bulunmalıyız...
Tabii kendi kimliğimizden vazgeçmemiz gerektiğini söylemek istemiyorum...
Bir denge kurulabilir.
Ne zaman az, ne zaman çok verdiğimizi genellikle biliriz...
Çocuklara, ailelerin birer ekip olduğu da öğretilebilir... Aynı hedeflere ulaşmak için birlikte çalışmaktadırlar...
Çocukların bu ekipte çok önemli birer yeri vardır ve ekibin iyi çalışması için çocuklar gereklidir...
Anne babalar, çocuklarınıza ailenizin başarısı için kendilerinin ne kadar önemli olduklarını söylüyor musunuz?
(...Paula Fellingham)
bir film diyaloğu
“-Başarı bir yolculuktur varış noktası değil...”
(...Zoraki Başkan filminden)
bizimkiler
Turgay Sakarya uzun süren yıllık iznini nihayet bitirdi...
Dün mesaiye başlayan Turgay, izne çıktığında;
-Binanın içinde sigara içilebiliyordu...
-Michael Jackson henüz ölmemişti...
-Bırakın 3G’yi, 1G bile hayata geçmemişti...
-Meclis Başkanı Köksal Toptan’dı...
-Ergenekon’da 2. iddianame konuşuluyordu...
-C.Ronaldo Manchester’da, Kaka Milan’da, Mehmet Topuz da Kayseri’deydi...
temel’in yeri
TRAFİK POLİSİ: Kaç kilometre hızla gittiğinin farkında mısın sen?...
TEMEL: Yok abi, gösterge 140’tan sonra takılıyor...
***
TEMEL: Tüh kırmızı ışıkta geçtik, hata yaptım...
DURSUN: Üzülme baba, peşimizdeki polisler de aynısını yaptı...
***
TRAFİK POLİSİ: Beyefendi hız sınırını aştınız, radara yakalandınız...
TEMEL: O kadar da hızlı gitmiştim, nasıl da yakaladı...
***
HIRSIZ TEMEL: Hay Allah ne çabuk haber alıp beni yakaladınız...
POLİS: Zaten burası polis karakolu...
tuzaktan kumanda
(...HABERTÜRK - Telegol)
SERHAT ULUEREN: Ahmet Hoca’nın ateşi çıkmış, gelemedi...
SİNAN ENGİN: Domuz gribi mi oldu acaba?...
GÖKMEN ÖZDENAK: Eğer öyleyse, yarınki programa maske takıp da gelelim...
SERHAT ULUEREN: Aman ekran başında sevenlerini, yakınlarını telaşlandırmayalım...
SERHAT ULUEREN: Bizim hocaya domuz gribi ne yapar ya?...
söz der ki
“-Hayatı yarışıyormuş gibi yaşamak, hayattaki bütün yarışlarda geri kalmaktır...”
(...Kimsenin önünü alamadığı müthiş S.Ö.Z.leri)
kadınlar & erkekler
(...”Kadın Gözüyle Erkekler” başlıklı Emine Yorulmaz yorumu)
-Mükemmel erkekler neden atoma benzer?...
-İkisinin de var olduklarını bilirsiniz, ama henüz gözlerinizle görmemişsinizdir...
...
-Bir erkeğin, size ev işlerinde yardım etmekten anladığı nedir?...
-Tabağın dibini ekmekle iyice sıyırmak...
...
-Erkekler neden baba olmak konusunda isteksizdirler?...
-Çünkü kendileri hâlâ çocukluktan çıkamamışlardır...
...
-Erkekler patlayan bir ampulü ne zaman değiştirir?...
-Hiçbir zaman... Erkekler, ampul değiştirmeyi ertelerlerse, kadının o işi yapacağını bilirler...
İğnelik
> İÇ BARIŞ
Yıkıcı bir terör var,
Bu ülkede kırk yıldır...
Kan ağlıyor insanlar,
Çözüm ortak akıldır!
Katkı versin maksâda,
Kimse boş lâf dizmesin...
Mâdem çözüm masada,
Partiler yan çizmesin!
Son verilsin silâha,
Huzûr dolsun her karış...
Dış barıştan çok daha,
Önemlidir iç barış!.
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
komik telsiz
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan‘ın “Polisin Hatıra Defterinden” kitabından notlar vermiştik...
Polislerin bu telsiz konuşmalarını da kitabın yeni baskısından arkadaşımız Ersel Gündüz derledi;
...
“-Merkez! Alet kontrol...”
-Elinizdeki alet değil, cihaz...
“-Aletin cihaz olduğu anlaşıldı merkez...”
...
“-Bahse konu aracı aldık, inceliyoruz, tamam...”
-Araç alkollü mü?...
“-Olumsuz efendim, araç dizelmiş...”
...
-Camide son durum nedir?...
“-Cenazeler mezarlığa seyir halindeler...”
...
-Merkez, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuş...
“-Anlaşıldı. İstasyonlar not alın. Kaybolan tosun eşkali veriyorum...”
...
-Müdürüm, araç intikal etsin mi?...
“-Etsin, ama içinde şoförü de olsun...”
...
“-Kaçan aracı takip halindeyiz...”
-Anlaşıldı. Mevkiiniz?...
“-Kaybolduk Merkez!...”
...
-Mevkiiniz?...
“-Cumhuriyet Caddesi...”
-Tam mevkiiniz?...
“-Arabadayız merkez...”
söz der ki
“-Vicdan ruhun virüs temizleme programıdır...”
(...Boyundan büyük işlere kalktığı zaman ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...HABERTÜRK - Telegol)
AHMET ÇAKAR: Şimdi diyelim ki; ben Çankırılı Muzaffer olsam, kalkıp İstanbul’a gelmiş olsam. İşkembecide çorba içerken Fenerbahçe’nin duayen ismi, şimdinin yorumcusu Ziya Şengül’ü görüp bu konuda yorumunu almak istesem...
ZİYA ŞENGÜL: Neden işkembecide görüyorsun beni Ahmet Çakar?...
AHMET ÇAKAR: Çok işkembeden atıyorsun da ondan...
temel’in yeri
Feci bir trafik kazası geçiren Temel’i hemen ameliyata almışlar...
Ayılır ayılmaz çığlık atmış...
“-Doktor... Doktor... Bacaklarımı hissetmiyorum...” Doktor başıyla onaylamış “Biliyorum” demiş; “- Az önce iki kolunu da kestim...”
bizimkiler
Aynes Denizli’de faaliyet gösteren bir süt ve süt ürünleri markasıdır...
Zaten bu yüzden Denizlispor formasının arkasına “Aynes” reklamı vermiştir...
Ömer Faruk Dirlik maçı seyrederken Denizlispor’u pek beğenmediğini söyledi ve şöyle dedi;
“-Takım kötü ama bu Aynes süper adammış... Sahada basmadık yer bırakmadı...”
hayata dair
Buzul Çağı döneminde pek çok hayvan soğuktan donarak ölüyormuş...
Kirpiler de durumun farkına varmışlar, soğuktan korunmak ve kendilerini koruyabilmek için birbirlerine iyice sokulma kararı almışlar...
Ama sırtlarındaki oklar birbirlerine batınca ayrılmışlar ve hepsi kendi yollarına gitmişler...
Soğuk devam ettikçe de birer birer donarak ölmeye devam etmişler...
Sonunda bir karar vermeleri gerekmiş: Ya ölüp yeryüzünden silinecekler ya da dikenlerine rağmen birleşip birbirlerine sokulmayı göze alacaklar...
Akıllıca davranmışlar ve birlik olmuşlar...
En önemli şey donmamak için her kirpinin bir diğerinin sıcaklığından faydalanması olduğundan, dikenlerin batmasına aldırmadan iyice birbirlerine sokulmuş...
Bu yarı ilişkinin getirdiği küçük yaralarla yaşamayı öğrenmişler...
(...Paulo Coelho)
bir film dialoğu
“-Zeki bir komutan savaşmamanın bir yolunu bulurdu...”
(...Pearl Harbour filminden)
İğnelik
ÖNCE DEVLET
Şanlı târihimizde,
Benliğimizi aştık...
Farklılık olmaz bizde,
Beton gibi kaynaştık!
Her kimliği koruyan,
Hâmi olan devletiz...
Bütün dünyayı hayrân,
Bırakan bir milletiz!
Bu vatanda her insan,
Aynı hakka lâyıktır...
Kimlik değil aslolan,
Devlete bağlılıktır!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
Temelin Yeri
Temel ilk kez İstanbul’a gidecekmiş...
Köylüleriyle, ailesiyle vedalaşmış, siparişlerini almış ve yola düşmüş...
İstanbul’daki işlerini halletmiş, eşin dostun, evdekilerin siparişlerini almış...
Dönmeye hazırlanırken, bir aynacı tezgahındaki aynaları görmüş...
Aklına genç karısı gelmiş... Köyde hiç ayna olmadığını, bu hediyenin onu mutlu edeceğini düşünerek, bir ayna almış...
Eve döner dönmez, hayatında ilk defa ayna gören Fadime’ye keyifle vermiş hediyesini...
Kadın, aynayı eline almasıyla, çığlığı basıp, iki gözü iki çeşme, fırlayıp annesine kaçmış;
“-Anaa... Anaaa... Sorma başıma neler geldi?... Bak... Benimki eve, benden daha genç, daha güzel bir karı alıp getirdi...”
Anası, şaşkınlık ve üzüntüyle aynayı kızının elinden alıp bakmış:
“-Ağlama boşuna be kızım...” demiş;
“-Baksana, getirdiği karı, acuzenin biri...”
bizimkiler
Osman Sağırlı ve Cüneyt Bitikçioğlu’nun hazırladığı “Bu kulağa ses ver” yazı dizisi hazırlanmaktadır...
Haberin bir yerinde, “Abi sen en iyisi arabayı caddeden çek” diye bir cümle var.
“Bu satır nasıl girmiş habere” diye araştırırken olay çözülmüş sonunda...
Osman, Cüneyt Abi’ye teybi vermiş ve “Konuşmaları aynen çöz” demiş...
Koklear İmplant Derneği’nin Başkanı konuşurken, Osman bir ara Cüneyt Abi’ye “Arabayı bıraktığımız yerden otoparka çek” demiş...
E Cüneyt Abi’nin suçu yok, kaydı aynen çözmüş...
itiraf reyonu
(...isim: safinaz ...şehir: izmir ...yaş: otuz)
Bu itiraf başkasına aittir. Adı mesela Safinaz olsun, yaşı da otuz...
Ama benimle alakası yokmuş...
Anneciğim; evlenmeden önceki sana hediye ettiğim buket buket çiçekler vardı ya;
Onları sizden gizli gizli buluştuğum, yani evlendiğim kişi hediye etmişti...
Bir de “Babama aldım” diye söylediğim saati, aslında sana değil beni çiçeksiz bırakmayan şimdiki eşime almıştım...Yakalanınca hediyenin sahibi de değişti...
(omer.soztutan@tg.com.tr itiraf edin, rezil edelim...)
söz der ki
“-Kadınların problemi; ne istediğini bilmemesi değil, neden istediğini bilmemesi...”
(...’Yakışmış mı’ konusunda ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...LİG TV - Maraton)
ŞANSAL BÜYÜKA: Hocam uzun Denizli savunması bu pozisyonda Arda’ya kafa vurduruyor...
ERMAN TOROĞLU: Denizlispor savunmasının boyu o kadar uzun ki; eğilip Arda’dan kafa topunu alamadılar...
ŞANSAL BÜYÜKA: Keita’nın ceza sahasına girişi ve düşürülüşü... Penaltı mı pozisyon?...
ERMAN TOROĞLU: Hocam ben hep derim; ceza sahasında futbolcuya hamileymiş gibi davranacaksın...
hayata dair
İstediğimiz sevgiyi bize başkalarının sağlamasını beklemektense, kendimiz bir sevgi kaynağı olmalıyız...
Derler ki: “İki nokta arasındaki en kısa mesafe, niyettir...”
Sevgi dolu bir hayata kavuşmak için bu deyiş son derece doğrudur...
Sevgi dolu bir hayatın başlangıç noktası, ya da temeli, önce bir sevgi kaynağı olma isteği ve kararlılığıdır...
Ne kadar çok sevgi gösterirseniz, o kadar çok sevgi görürsünüz. Sevecen bir insan olmak sizin elinizdeyken, sevilen bir insan olmak, sizin denetiminizde değildir...
O halde sevgi göstermeye ağırlık verirseniz, hayatınızın fazlasıyla sevgi dolduğunu göreceksiniz...
Çok geçmeden de dünyanın en büyük sırlarından birini keşfedersiniz:
Sevginin ödülü, kendisidir...
(...Dr.Richard Carlson)
İğnelik
SÖZ MECLİSİN
Vermemize el ele,
Engel olan utansın...
Dileriz bu mesele,
‘Açılım’la kapansın!
Yok yere dövüştükçe,
Bu millet can kaybetti...
Birbirine düştükçe,
Türkiye kan kaybetti!
Adıdır çıkmaz yolun,
İmralı da Kato da...
Vekiller birlik olun,
Çözüm parlamentoda!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Söz Market
hayata dair
-Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüme etkisini göz önüne alın...
-Unutmayın; öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hâlâ dolu olacaktır...
-Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin...
-Birisine bir iyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin...
-Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün...
-Kendinize sorun; bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?...
-Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır, bırakın canınız sıkılsın...
-Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünmek için harcayın...
-En inatla savunduğunuz beş iddianızı sıralayın ve bu konularda yumuşamaya çalışın...
-Sırf gırgır olsun diye, size yöneltilen eleştiriyi kabul edin, göreceksiniz canınız yanmayacak...
-Birisi size topu atarsa, bunu tutmak zorunda değilsiniz...
-Sahip olmak istediğiniz şeyleri değil, elde etmiş olduklarınızı düşünün...
-Sorunlarınızı öğretmeniniz olarak görün...
-Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın, öyle olabilir...
(...Dr.Richard Carlson)
bizimkiler
Yeni araba alan Ali Abi, bir gün sonra sabah kalkar kalkmaz soluğu galeride almış ve yetkiliye şikayetini dile getiriyor;
“-Ya bu arabanın geri vites lambasının sol tarafı yanıyor sağ tarafı yanmıyor... Daha yeni aldım arabayı, nasıl oluyor da bir günde ampul yanıyor...”
Yaklaşık 10 dakika vermiş veriştirmiş...
Adam; Ali Abi’nin konuşması bitince “Ya sabır” çekmiş, “Beyefendi” demiş;
“-Bu modellerde geri vites lambası sadece sağ tarafta var...”
söz der ki
“-Para için “Elinin kiri” derler ama daha çok kalbin kiridir... Çabuk bulaşır, zor çıkar...”
(...Ödeme gününde ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Su Gibi)
SONGÜL KARLI: Telefonda size talip olan biri var...
TELEFONDAKİ KADIN: Alo merhabalar...
STÜDYODAKİ ADAM: Merhaba... Beyaz mısın?...
TELEFONDAKİ KADIN: Buğday tenliyim, niye ki?...
STÜDYODAKİ ADAM: Kendi ten rengime yakın biriyle evlenmek istiyorum... Çocuklar açısından...
temel’in yeri
Temel’le Dursun hava durumu hakkında konuşuyormuş...
Dursun şikayetçi;
“-Havalar o kadar değişken ki; ne yapacağımı şaşırdım... Evden çıkarken hafif mi giymeli, kalın mı bilemiyorum...”
Temel, “Ben kolayını buldum” demiş;
“-Bir tarafı ince, bir tarafı kalın iki katlı bir palto yaptırdım... Hava değiştikçe çeviriyorum...”
kadınlar & erkekler
(... “Kadınların Beden Dili” Sema Türkmen’den)
-Konuşurken gözlerini kaçırmak...
“-Az sonra olacaklardan sorumlu değilim...”
...
-Otururken ellerini birbirine kavuşturmak...
“-Seni dinlemiyorum, ama birazdan sen beni dinleyeceksin...”
...
-Konuşurken saçlarıyla oynamak...
“-Saçlarımdaki değişiklik için son ipucu... Yine fark etmezsen karışmam...”
...
-Bacak bacak üstüne atmak...
“-Tartışma aleyhime gelişiyor, dikkat dağıtayım...”
...
-Konuşurken kulak memesiyle oynamak...
“-İhtiyaç olmazsa almazdım herhalde... Küpe sözünü hatırlattırma bana...”
...
-Bacakları toplayıp, üstüne oturmak...
“-Doğalgaz faturasını açıklamanın yolunu arıyorum...”
...
-Kucağa yastık alıp oturmak...
“-Tartışma ilerleyince kafasına mı atsam, duvara mı?...”
...
-Hiçbir şey konuşmayıp, sadece tırnak yemek...
“-Bugün ev telefonu çalıp kapandı... Yine eskileri açacağım...”
İğnelik
PAYLAŞALIM
Birdir her meselemiz,
Formülleri deneriz...
El ele verirsek biz,
Her güçlüğü yeneriz!
Yurdun her bir köşesi,
Mozaikten kesittir...
Üzüntüsü neş’esi,
Her bir ferdi eşittir!
Birlikte Doğu Batı,
Engelleri aşalım...
Huzûrlu bir hayâtı,
Kardeşçe paylaşalım!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)