söz der ki
“-Kadınlar için inandırıcı bir yalan, işlerine gelmeyen bin doğrudan daha iyidir...”
(...Her panoda yer alası müthiş S.Ö.Z.leri...)
temel’in yeri
Temel doktora gitmiş; “Doktor bey her tarafım ağrıyor” demiş;
“-Nereme dokunsam müthiş bir ağrı...”
Ve her tarafına dokunmaya başlamış... Sonra da parmağını doktora dokundurtmuş; “-Aaaa... Doktor bey siz de ağrıyorsunuz...”
bir film diyaloğu
“-Aşk bir mayın tarlası gibidir; bir adım atar ve parçalara dağılırsınız... Kendinizi toparlar sonra aptalca bir adım daha atarsınız... Sanırım bu insanın doğasında var; yalnız kalmaktansa parçalara dağılmayı tercih ediyoruz...”
(...Love and Game filminden)
hayata dair
(...osoztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim)
Herkes aslında yalnızdır...
Ve anlaşılmak ister, ama hiçbir zaman bir başkasını tümüyle anlayamayız...
Ve hepimiz bizi çok sevene bile bir parça yabancı kalırız...
Acımasız olanlar güçsüzlerdir...
Sevecenlik yalnızca güçlülerden beklenebilir...
Korkuyu bilmeyenler gerçekte yürekli değildir...
Çünkü yüreklilik, düşlenebilene karşı koyma gücüdür...
İnsanları çocukmuş gibi görürseniz...
Onları daha iyi anlayabilirsiniz...
Ne denli yaşlı ya da etkileyici olurlarsa olsunlar...
Çünkü çoğumuz hiçbir zaman büyümeyiz...
Yalnızca boyumuz uzar...
Mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince etkinleştirdiğimizde ulaşırız...
Hayatın amacı önemli olmaktır...
Saygın olmak... Sevmiş olmak...
Bir şeyi savunmak...
Boşuna yaşamamış olmaktır....
(...Leo Rosten)
itiraf reyonu
(...isim: z.p.t. ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
Evet, Kuzuluk’ta güzelim telefonumu köprüden ben düşürdüm... Evet oradaki garson benim yüzümden acınası bir duruma düştü...
Evet o adam ayakkabıları atıp, paçalarını ve kollarını sıvayıp (iyk iyk diyerek) benim yüzümden o yosunlu suya girdi... Evet, pipetle havuzun suyunu bitirme fikrini de benim yüzümden ortaya attı... Ama kollarını kaldırıp parmak ucunda etrafında dönerken, “Abi gel gel su balesine merak saldım” kısmını kesinlikle ben söyletmedim! Bizim o gün yerlere yatmamıza sebep olup, telefonumu kurtardığı için buradan tekrar teşekkür ediyorum...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
(...Mehmed Beşir Başkaya’nın kardeşimiz Cüneyd Er’i ziyaretinden)
Hastanenin; bütün dünyada birbirinin aynı olan, sessizliğin uğultulu havasında gördüm pek kıymetli ağabeyimi.
Bütün metanetini koruyarak, sabır ve tevekkül içerisinde, gelen ziyaretçileri karşılarken, o kendisine has, hayran olunacak derecedeki vakur halini muhafaza ediyordu.
Yüreğinin acısıyla günde belki de defalarca gözyaşıyla yoğrulan, o nurlu çehre hep aynı tevekkül ve sabır ile hem dua ediyor, hem de bütün sevenlerden hız kesmeden dua etmelerini ısrarla rica ediyordu.
Henüz çocuk yaşlarda efendimizin mübarek hayatını anlatan kasetlerdeki müşfik ses tonu zihnime düşen Rahim Er Ağabey, ciğerparesini hastanenin üst katındaki odasında bırakıp, ziyarete gelen bütün misafirlerle tek tek ilgilenmeye çalışıyor ve en azından birkaç lokma bir şey ikram etmeden gitmelerine razı olmuyordu.
Ziyarete gelenler arasında farklı bir isim de dikkatimizi çekmişti.
Cüneyd Abi’nin doktora yapmakta olduğu Leiden Üniversitesi’ndeki Profesörü her hafta muntazaman eşiyle birlikte ziyarete geliyordu.
Bu bizlere hem profesörün nezaketini, hem de Cüneyd Abi’nin şahsında bırakmış olduğu muhabbet izini anlatıyordu adeta. Bunun yanında bu kadar çok ziyaretçinin geldiğini gören ve bu ziyaretçilerin inançlarını göz önünde bulundurarak namazlarını kılabilmeleri için kolaylık gösteren hastane yönetimi, daha önce çok küçük olan mescidi tadilata alarak, adeta küçük bir cami haline getirmişti. İnsana verilen değer ve inanca gösterilen saygı burada da kendini göstermişti.
Yukarıdaki odasında inşaallah hızla iyileşen Cüneyd Abi, öyle güzel şeylere vesile oluyordu ki, bizler kazandığı sevaplara gıpta ediyorduk.
İğnelik
MAHKEMELEŞMEK
Şu bizim bürokrasi,
Kanunla kale kurmuş...
Demiş ya demokrasi,
Kapıya kilit vurmuş!
Sözde TBMM var,
Hâkimiyet milletin...
Bizim diyor son karar,
Hâkimleri devletin!
Efendiler! Bu illet;
Yiyin için kudurun...
Kan ağlarken bu millet,
Mahkemeleşin durun!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
4 Haziran 2010 Cuma
Söz Market
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder