19 Mayıs 2010 Çarşamba

Söz Market



tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Ana Haber - Mehmet Ali Birand soruları)
-Üzücü gelişmeler bunlar... Tabii benzine de körükle gitmemek lazım...
-Sayın Kılıçdaroğlu tebrik ederiz aday oldunuz... Kazanacağız inşallah...
-Sen gelişmeleri takip ediyorsun, peki şehit ve yaralıların durumu nasıl?...

kadınlar erkekler
Adam sinir içinde kahveye girince “Hayrola” demiş arkadaşı, “Ne oldu?..”
“Kardeşim” diye gergin bir şekilde başlamış adam, Sağlık bakanlığının emri ile karılarımızın alnına sigara paketi gibi etiket yapıştırmak lazım..
-Banka hesaplarınızı ve beyninizi eritebilir...
-Ailenizle aranızı açar, güveninizi sarsar...

Te­mel’in ye­ri
Temel’e hediye olarak çok nadide üzümlerden yapılmış bir küp pekmez gelmiş... Öylesine güzel, öylesine değerli bir pekmezmiş ki, Temel ye- meye kıyamamış ve saklamaya karar vermiş... Küpün ağzını sıkı bir kapakla kapatıp, bir de kilit vurmuş...
Arada bir açıp, “Ne pekmezmiş bee” diye ağzını şapırdatıyormuş...
Bu arada Temel’in yanında çalışan Dursun, küpün altından çaktırmadan bir delik açmış, her gün bir bardak yürütüyormuş... Temel bakmış pekmezin seviyesinde her geçen gün biraz eksilme oluyor, Fadime’ye koşmuş;
“-Fadime birisi bizim pekmezden her gün biraz çalıyor...”
-Ben kimin çaldığını biliyorum. Dursun’u bir gün küpün altına delik açarken gördüm...
“-Yok yok... Dursun’un küpün altını deldiğini ben de biliyorum ama... Pekmez küpün altından değil, üstünden eksiliyor...”

Söz der ki;
“-Bir ilişkiyi yürütmek için doğru insan olmakla, doğru insanı bulmak yetmez... Doğru aile bütçesi, doğru televizyon kanalı, hatta doğru diş macunu gibi bir sürü özellik lazım...”
(...İşi iyice yokuşa srerken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)

bizimkiler...
Bir süre önce Milliyet’e transfer olan foto muhabiri Fehim’den ilk haber geldi...
Galatasaray idmanı bittikten sonra yağmur altında bir saat bekledikten sonra arkadaşları soruyor;
-Yav nerde kaldı bu araba Fehim?...
“-Abi söyledim, 2 saat oldu gelmedi daha...”
E alışkanlıktan olsa, aracı bizim ulaştırmaya söylemiş, Ercan da paşa paşa binip gazeteye gelmiş...

spor gazeteciliği...
BSF (Bilim Sanat Felsefe) Akademi Gazetecilik Okulu’nda genç öğrencilere “Spor Muhabirliği Dersi”ndeydim dün...
Dönem dönemi aşıyor, aşmak zorunda da... Ama bu başka bir şey...
Biz, bizden öncekileri nasıl geçe-riz diye düşünürken, bizden sonraki neslin bizi geçmenin çok ötesinde nasıl bir hızla yol aldığına şahit olmanın keyfini yaşadım...
Değişen şartlar, teknolojik farklar, internet, iletişim kavramının kazandığı hız ve entelektüel kültürle bezenmiş gençler, gazeteciliğe yeni bir boyut kazandıracaklar gibi geldi bana.
Halbuki henüz bundan 10 yıl önceki eğitim sistemine göre; Cem Yılmaz‘ın dediği “Önce öğrendiklerimizi unutarak” mesleğe başlamamız tavsiye ediliyordu...
Şimdi daha bilimsel çalışmalarla, daha uygulamalı anlatımlarla ve tecrübeye değer veren bir sistemle hazır oluyorlar...
İnşallah spor servislerine de birkaç tane düşerler...

*İğnelik...

BİZANSÇI TÂİFE

Türkiye’de entrika,
Tarihi pek eskidir...
Encâmı dev tefrika,
Kuantum hard diskidir!

Kavgalı ay yıldızla,
Millete tuzak kuran...
İhânet aynı hızla,
Değişse de figüran!

Bizansçı tâifesi,
Her bir yolu deniyor...
Açıldıkça nefesi,
Türk milleti yeniyor!

(...Sefa Koyuncu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi