19 Mayıs 2010 Çarşamba
Söz Market
tuzaktan kumanda
(...STAR - Yabancı Gelin)
YARIŞMACI TANER: Herkesin bir tarzı var, karşısındakini etkilemek için...
YARIŞMACI HALİM: Kol düğmesi takmayan birisi, mankenle çıkamaz arkadaşım...
***
(...FOX - 50 Sarışın)
MEHMET ALİ ERBİL: Özel bir yeteneğin var mı, diğerlerinde olmayan bir özelliğin?...
YARIŞMACI SARIŞIN: Çocuk taklidi yapabiliyorum...
itiraf reyonu...
(...isim: murat ...şehir: istanbul ...yaş: yirmisekiz)
Arkadaşlar ve çocukları bir yerden bir yere dönmek için dolmuşa binecekler...
Ama yanlarında yeterli dolmuş parası olmadığı için içlerinden biri yılın buluşunu ortaya koyacak bir fikir veriyor;
“-Yanımızda altı TL var... Taksiye binelim, şoföre bizi 6 TL’lik bir yere kadar götürmesini söyleyelim...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Temel’in yeri
İngiliz, Fransız ve bizim Temel, “Yazı ve konuşma dili arasındaki farklar” üzerine söyleşiyorlarmış;
“Bizim işimiz çok zordur” demiş İngiliz;
“-Mesela biz ‘Bir-Mig-Ham’ diye yazarız, ama ‘Bör-Min-Gim’ diye okuruz...”
“O da bir şey mi” demiş Fransız;
“-Biz ‘Borde-aux’ yazar, ‘Bordo’ diye okuruz...”
“Uyyy... Siz ne diyorsunuz” diye söze atılmış Temel;
“-Biz, ‘acaba ne demek istiyorsunuz” diye yazarız... Ama konuşurken kısaca ‘HA’ deriz...”
Söz der ki;
“-Dünyada insanı en sevimli yapan şey; nerede susacağını bilecek şekilde konuşmak ve nerede konuşacağını bilecek şekilde susmaktır...”
-(...‘Bunları hakikaten siz mi yazıyorsunuz’ dedirtecek derecede müthiş S.Ö.Z.leri...)
bir film diyaloğu!
“-Öldürmek, sigara içmeye benzemez... Onu bırakamazsın...”
(...Basic Instinct filminden)
bizimkiler...
Mehmet Abi, Sırrı’ya sorar;
“-Osman’ın telefonu kaçtı?...”
Bildiğimiz dalgın Sırrı, rehberinden Osman’ın ismini bulur...
Numarayı çevirir ve sorar;
“-Ben seni niye aramıştım yav?... Haa Osman Abi, senin cebin kaçtı, Mehmet Abi soruyor...”
hayata dair...
Çoğu zaman ve çok tebessüm etmek...
Zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak...
Dürüst eleştirilerin takdirine lâyık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine tahammül edebilmek...
Güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki “en iyiyi bulabilmek”...
Sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi, ya da daha iyi hale getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı olduğundan biraz daha iyi bırakarak terk etmek...
Bir tek hayatın bile sırf siz yaşadınız diye daha rahat nefes almış olduğunu bilmek...
İşte “Başarmış olmak” budur...
(...Ralph Waldo Emerson)
sözgelimi...
(...“Türklerin diyalog farkı”)
Amerikan: Hey dostum burda bir problem mi var?...
Türk: N’oluyo len burda?
...
Amerikan: Help me please...
Türk: Bilader baksana biraz...
...
Amerikan: Korkarım seni öldüreceğim...
Türk: Son duanı et len!
...
Amerikan: Hey Jerry gel pizza ye dostum...
Türk: Sülo gel len buraya, mis gibi menemen yaptık...
(...BİZİM CC’nin günlük e-postalarından)
iğnelik...
SANDIK BAŞINA
Vatandaş reyini ver,
Sandık gelmez ihmâle...
Düzelmiyorsa işler,
Sebep ihmâl bu hâle!
Aman deyip de geçmek;
İşte bu noktada dur...
En iyisini seçmek,
Boynumuzun borcudur!
Ehil olanı seçin,
Getirin işbaşına...
Güçlü iktidâr için,
Herkes sandık başına!
(...Sefa Koyuncu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder