Unutkan Temel ve ailesi,
yeni bir eve taşınmış...
Temel’in ne kadar dalgın olduğunu bilen karısı Fadime, yeni adresi bir kâğıda yazıp cebine koymuş...
Ancak Temel, dalgınlıkla cebindeki kağıdı çöp tenekesine atmış?...
Akşam eski evine dönünce tabii taşındıklarını hatırlamış ve orada oynayan bir erkek çocuğuna:
“-Bakar mısın?... Belki beni tanırsın ben de buralarda otururdum, ailemin nereye taşındığını biliyor musun?...
“Ufff yaa” demiş çocuk;
“-Babacığım, annem bunun böyle olacağını bildiği için yeni adresi bir kâğıda yazıp cebine koymuştu ama...”
Söz der ki;
“-Şükür beklentiden az tutulursa, gelen sıkıntı olacaktır...”
(...Sadece müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...LİG TV - Maraton)
ŞANSAL BÜYÜKA: Bu harekete yorumun ne hocam?
ERMAN TOROĞLU: Hocam bu kırmızı değil, kan kırmızı... Adamın forma kırmızı, benim süveter kırmızı, domates kırmızı, hareket kırmızı oğlu kırmızı...
***
ŞANSAL BÜYÜKA: İki takımın futbolcuları ağız dalaşında?
ERMAN TOROĞLU: Ya şimdi ben bunlara buradan yarım kilo et bir de mangal göndersem bir ufak açıp orada piknik yapacaklar!..
ayaküstü...
Bu seçimden akılda kalacak sloganlardan olabilir, AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’ün söyledikleri;
“-Baykal seçim striptizi yapıyor...”
Tam olarak diyor ki;
“CHP, çarşaf, kur’an kursu ve en son tarikat açılımı adı altında kendi ayıbını ortaya çıkaran popülist yaklaşımlarla seçim striptizi yapıyor...”
Bunca başarısız muhalif yıldan sonra, parti programında değil de, zihniyetinde değişimler yapmak kıllanılmayacak gibi değil tabii...
Zaten Cemal Süreya da striptizin şiirini bugünler için yazmış galiba;
“-Kaç nota var; do re mi fa sol la si...
Onun da üstünde o kadar giysi...
Etekliği fa, çamaşırı sol, papuçları la, şapkası si...
Sevmektedir onları kendi bedeni gibi...”
iğnelik...
> BEYAZ EŞYA
Sosyal devletiz mâdem,
Olmayana verelim...
Can taşıyor her âdem,
Yüzünü güldürelim!
Verelim odun kömür,
Muhtaç ise paraya...
Geçirsin rahat ömür,
Yazıktır fukarâya!
Yapsın devlet bir iş ya,
Vatandaşla bağ olsun...
Fakire beyaz eşya,
Veren vali sağ olsun!
> (...Sefa Koyuncu)
bizimkiler
Yer Beyazıt Meydanı... Muharrem Bey elinde poşetlerle alışverişten dönmekte...
Zabıtalar seyyar satcıları kovalamakta, Muharrem Bey de kalabalığa uyarak yarım saat ne olduğunu anlamadan seyyar satıcılarla beraber koşmakta...
Taa ki Şehzadebaşı Camii’nde olayın farkına varıp, “Ben niye koşuyorum yahu” diyene kadar...
itiraf reyonu...
(...isim: muharrem ...şehir: istanbul ...yaş: otuz)
Yer belediye otobüsü...
Sabah işe giderken her zamanki gibi otobüse bindim...
Otobüs dolu olunca arka kapıdan binip, ön tarafa doğru akbil uzatma seferberliği başladı...
Bu sırada yine arkadan güzel bir bayan bindi otobüse...
Bana bir mandalina uzattı, ben de “Teşekkür ederim, yemeyeceğim” dedim...
Benim rezil olduğum, şoförün ve yolcuların gülmekten koptuğu an;
“-Beyefendi o mandalina değil, ucunda akbil var...”
> (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder