19 Mayıs 2010 Çarşamba
Söz Market
tuzaktan kumanda
(...NTV - 90 Dakika)
MEHMET YILMAZ: Alanzinho sirk futbolcusu bence. Türkiye ligi düzeyinin çok altında...
HAŞMET BABAOĞLU: Bence de gereksiz... Zaten bir sirk futbolcusu var, Yattara.
Temel’in yeri
Temel uçakla İstanbul’a gelirken, inişe doğru pilot anonsunu yapmış;
“-Sayın yolcularımız 25 dakika sonra Atatürk Havalimanına iniş yapacağız... Hava parçalı bulutlu 15 derece... Aman Allah’ım...”
Ve anons o anda kesilmiş, bütün yolcularda bir panik başlamış...
Birkaç dakika sonra, pilot tekrar konuşmaya başlamış;
“-Sayın yolcularımız, kusura bakmayın sizleri korkuttum... Ama hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sıcak kahve döktü, canım çok yandı, pantalonun ön kısmını bir görseniz...”
Temel bağırarak, “O da bir şey mi” demiş;
“-Sen bizim pantolonların arka kısmını bir görsen...”
söz der ki;
“-Hepimize aynı çamuru atıyorlar, ama küçük olduğun için sana gelmiyor...”
(...Büyük adamların büyük dertleri olur gibi bir şey... Müthiş ama...)
bizimkiler...
-Bizim; grip olduğu için içtiği kahveye limon sıkan Cüneyt Abimiz var...
...
-Bizim; dört tarafı kapalı metro durağında, dakikalarca başına şemsiye tutan Mustafa Abimiz var...
...
-Bizim; sabahın saat 07’sinde hindi ziyafeti çeken Osman, İlyas ve Davut Abimiz var...
...
-Bizim; telefon numarasını hesap makinesinden çevirip, “Niye çalmıyor” diye tepki veren Serdar kardeşimiz var...
hayata dair...
Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönelttiğimiz bütün sorular belki de her şeyin yanı sıra aşkı kısaltmaya da yarıyor...
Belki de sevemememizin sebebi çok sevmek istememiz...
Yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey talep etmemizdendir...
(...Milan Kundera)
bir film diyaloğu!
“-Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara ihtiyacı var...”(...Memento filminden)
ayaküstü...
O kadar dünyaca ünlü şöhreti ağırlayan “Var Mısın, Yok Musun”un en iyi konuğu Cem Yılmaz’dı sanırım...
“An”lara sığdırılan müthiş bir espri kabiliyeti ve hazırlıksız olduğu belli olan konularda bile kıvrak bir zekâ...
Programın “Güldüren ve Eğlendiren” kısmı tamam...
Ama “Gözyaşı ve Hüzün” bölümündeki sömürü bana biraz batıyor...
Yani “Hayır” işinin reyting gibi soğuk bir kelimeye kurban edilmemesi taraftarıyım...
...
Programdan sonra yarışmanın sitesini inceledim biraz...
Katılmak isteyenlere şu sorular soruluyor;
-Bugüne kadar yaptığınız en büyük çılgınlık?
-Bugüne kadar başınıza gelen en talihsiz olay?
-Bugüne kadar başınıza gelen en güzel olay?
-Bugüne kadar yaşadığınız en şanslı olay?
-Kendinizle ilgili anlatabileceğiniz en ilginç şey?
...
Başvuru formundan bile bunun bir show programı olduğu anlaşılıyor...
Diyeceğim; mağdurların gözyaşlarıyla show yapmayalım...
itiraf reyonu...
(...isim: hüseyin akbal ...şehir: istanbul ...yaş: genç daha)
- Tombili Murat’ın Maceraları - 3 -
Geçenlerde yürüyoruz Murat, Emre ve Cepçi Mehmet’le (Cep telefonu işi ile uğraştığı için)
Biraz ilerimizde son model bir cip durdu, gelin arabası olarak süslenmiş...
Murat hemen heyecanla, “Ben gidip şundan bir zarf alayım... Çocukluğumuzu hatırlarız” dedi;
“-Zarftan para çıkarsa da tatlı yeriz...”
Koştu kapıyı açtı, “Allah mesut etsin, bize birkaç zarf verir misiniz” dedi.
Adam cevap olarak yumruğu Murat’ın yüzüne yapıştırdı...
Biz hemen koştuk, “Ne oluyor” diye, başımıza millet toplandı, olay büyüdü...
Sonradan anlaşıldı ki; meğer gelin ile damat kavga etmiş ve ayrılmışlar...
Nikâh olmamış, dolayısı ile Murat bunalımdaki damada denk gelmişti...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder