19 Mayıs 2010 Çarşamba
Söz Market
İstihbarat birimi; ajanları Temel’in izini kaybetmiş... Bölüm şefi en iyi elemanlarından birini bu işle görevlendirmeye karar vermiş... Yanına çağırarak;
“-Sana tek söyleyebileceğim, kaybolan ajanımızın adı Temel ve en son Karadeniz’in kıyı kesimlerinde görevliydi... Eğer bulursan, emin olmak için yanına gidip; ‘Bugün havanın sisli olacağını duydunuz mu’ diye sor. Sana; ‘Evet, üstelik akşam da devam edecekmiş’ derse, anlayabilirsin...”
Ajan ertesi gün bir kıyı kasabasına varmış... Pansiyona yerleştikten sonra, kahveye uğramış...
Kasaba eşrafı oturmuş, sohbet ediyormuş... Ajan kahvecinin yanına giderek;
“Temel adında birisini arıyorum... Tanıyor musunuz?...”
Kahveci adama bakmış; “Daha fazla bilgi vermeniz gerekir... Burada çok Temel var... Kasaba fırınını işleten adamın ismi Temel’dir, demirci ustası da Temel... Sahile indiğinde göreceğin balıkçının da adı Temel... Ayrıca benim adım da Temel...”
Ajan bu cevabı alınca kahveci ile şansını denemek istemiş ve fısıldayarak; “Bugün havanın sisli olacağını duydunuz mu” demiş...
Kahveci; “Haa, anladım... Siz ajan Temel’i arıyorsunuz... Kasabanın girişindeki evde oturur...”
bir film diyaloğu!
“-İstersen komik olabilirim. Dalgın, zeki ve cesur olabilirim. Sen sadece bana ne istediğini söyle. Senin için olurum...”
-Aptalsın...“
-Evet onu da olabilirim...”
(...Notebook filminden)
sizinkiler
Annesi sabah erken okula gidecek oğlunu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye süt hazırlamış...
Fakat sütü o kadar büyük bir bardağa koymuş ki; henüz uyanmaya çalışan çocuk gözlerini açar açmaz söylenmiş:
“-İneğin kendisini getirseydin bari...”
(...Nimet Ovalı’dan)
bizimkiler...
(...Bizim Fatih kendi bombalarını kendi anlatıyor)
Geçen işteyken evden hanım aradı ve “Gelirken kırık peynir getirir misin” dedi...
Mahalledeki bütün marketleri dolaştım ve kırık peynir aradım... Kimse böyle bir peynir
türünü bilmiyordu...
Hemen hanıma açtım telefonu:
“Ya” dedim, “Sen bu kırık peyniri Yemekteyiz programından filan mı öğrendin?... Hiçbir markette yok!”
Hanım gülmekten cevap veremedi; Meğerse kırık pirinç istemiş...
***
Geçen gün (tashih) düzeltme yapıyordum...
Kalemle sayfanın bir köşesine not alırken çok şaşırdım:
“Vay canına” dedim,
“Caps lock tuşuna basmadan büyük harflerle yazabiliyorum!”
Daha sonra kendime geldim... Halbuki ben bunu 22 yıldır yapabiliyordum.
Sürekli bilgisayarda yazınca elle yazıyı unuttuk...
söz der ki;
“-İyilik belki unutulur ama ölmez, kötülük belki ölür ama unutulmaz...”
(...Nokta atışı yaptığı günlerden birinde ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
hayata dair...
Karamsar olmak zor değil, zor olan çılgın bir fırtınadan sonra, gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir...
...
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar; En uzun yolculuklar, bir adımla başlar; Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar...
...
Annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi.
Güneşe ulaşamazdık ama, hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi...
(...Hurston)?
bizim ora
(...Sena Pelit’ten “Niğde sözlüğü”)
NÖRÜN: Ne yapıyorsun?
YUNMAK: Yıkanmak...
DOMUŞMAK: Oturmak...
GOZAKLAMA: Saçmalama...
KARSAMBA: Kalabalık...
GARIN: İşkembe...
CİĞERİMİN BAĞI: Sevgi ifadesi...
İTEE: Yere serilen kilim...
BOSSULU: Et yemeği...
HERENİ: Büyük bakır leğen
ZAHRA: Buğday...
HELKİ: Kov
DUU: Şaşırma nidası...
tuzaktan kumanda
(...CİNE 5 - Cine City)
KEMAL HAMAMCIOĞLU:
Neden Facebook, Myspace türevi
siteler bu kadar
popüler?...
ŞAHAN GÖKBAKAR: Antisosyallikten işte... Aman ne bulacağım ilkokul arkadaşlarımı, hepsi sümüklü çocuklardı... Niye bulayım yani?...
*iğnelik...
> DESTEK VER
Bul da türlü bahâne,
Çevreciyim de uyut...
ABD’de yüz tâne,
Nükleer santral mevcut!
Zarar olsaydı eğer,
Fransız’a olurdu...
Elli dokuz nükleer,
Santrali niye kurdu?
Atom gücünü derim,
Kıt akıllı köstekler...
Aç gözünü hemşehrim,
Nükleere destek ver!
(...Sefa Koyuncu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder