30 Mayıs 2010 Pazar
Söz Market
kadınlar&erkekler
Kadının biri parmağında bir delikle doktorun odasına girer...
Doktor ona silahla yaralanmaları rapor etmek zorunda olduğunu ve ne olduğunu anlatmasını ister...
Kadın da anlatmaya başlar:
“Dürüst olmak gerekirse, intihar etmek istedim... İlk önce silahı ağzıma dayadım, fakat sonra düşündüm ve daha dişlerimi yeni yaptırdığımı hatırladım...
Onlara zarar gelmesin diye silahı iki gözümün arasına dayadım... Fakat sonra daha yeni burun operasyonu geçirdiğimi hatırladım ve bunu mahvetmek istemediğim için silahı kalbime dayadım...
Fakat sonra da silikonlarım daha yeni olduğu için onlara zarar vermek istemedim...
Silahı kulağıma dayadım, biraz düşündükten sonra bunun çok gürültülü olacağına karar verdim...”
bizimkiler
Bab-ı Ali Şenlikleri’nde en çok kendini gösteren personelimiz Sırrı’ydı...
Bütün yazarları ve misafirleri karşıladı, fotoğraflarını çekti, haberlerini yazdı, Türkiye standının değişmez yüzü oldu...
Yalnız onu ön plana çıkaran, hatta önümüzdeki sene, “Bab-ı Sırrı Şenlikleri” olmaya aday yapan olaylar yok değildi;
...
-Standı ziyarete gelen misafirlerin biri tanıdık çıktı, “Ooo... Mehmet Abi’nin oğlusun di mi sen” dedi... Ve o Mehmet Abi’nin kendisini ne kadar sevdiğini, hatta zaman zaman görüştüklerini anlattı... Çocuk Sırrı’nın övgülerinden fırsat bulunca konuştu;
“-Abi babam öleli 5 sene oldu...”
...
-Vali Muammer Güler’i okuyucularımızla buluşturmak için standa getirmesi taktire şayandı... Yalnız “Beyefendi Eminönü Kaymakamı” diye getirdiği adamın turist çıkması biraz ayıp oldu...
...
Türkiye standında okurlarla buluşan yazarlar, aynı zamanda TGRT HABER TV’de de canlı yayına çıkıyordu... Sırrı da bu “Stant kardeşliğini” organize ediyor... Antrenör Ziya Doğan’ı sunucunun karşısına oturtup, tanıştırıyordu;
“-Ziya Bey, büyük yazar kendisi...”
tuzaktan kumanda
(...HABER-TÜRK - Hayatın İçinden)
CEM YILMAZ: Sanatçı cenazelerinin Teşvikiye Camii’nden alkışla kaldırılma modası var... Ben o anın maneviyatına pek yakıştıramıyorum... Bana tuhaf geliyor...
söz der ki
“-Yanına yaklaşmaya korkulan kişiler, yalnız ölmeye mahkumdur...”
(...Şeklinde konuştuğu müthiş S.Ö.Z.leri)
temel’in yeri
Temel, karısı Fadime’yle
ayakkabı dükkânına girip bir çift
ayakkabı denemiş...
“Nasıl oldu” diye sormuş Fadime, “Biraz sıktı” demiş Temel...
Fadime eğilip ayakkabıya ve Temel‘in ayağına bakıp;
“Bir de dilini iyice dışarı çekip dene” demiş...
Temel, Fadime’ye şöyle bir bakmış ve denileni yapmış;
“-Iras titti...”
hayata dair
Yalnızlık nedir?
Ay ışığının ağaç gölgelerini serptiği bir kaldırımda,
suskun ve engin gecenin içinde, ağır ve yalnız kendi ayak seslerini dinlemektedir...
...
duvar saatinin ve kandilin önünde,
aceleci tiktaklara ya da zamanın sürüklenişine kulak vermektir...
...
gözler açık, sırtüstü uzanıp,
yanan yüreğinin zorlu atışlarını dinlemektir...
...
ne terk edilmiş evin açık kalmış penceresi,
ne de insan gölgesi bile olmayan göl ya da kurbağa sesleri...
...
kederli ve insansız bir dünya değil,
ama kalabalığın biçimlendirdiği bir çöldür...
...
dünyayı aşan ve uzaklaşan bir düşünce değil,
ama insanların tutkulu aşkıdır...
...
ey benim yalnızlığım,
sevmemek elde değil, yalnızlığı...
(...Yi Men)
İğnelik
ARTI HEYECAN
Bugünlerde monoton,
Tempodayız yazdan mı...
AB marşı ağır ton,
Senfoniden cazdan mı!
Âcil bize nabız yüz,
Yüksek ideal gerek...
Büyük hayâl gücümüz,
Dikmeli göğe direk!
Zaferlere açız biz,
Adrenalin ister can...
Gâliba eksiğimiz,
Pozitif bir heyecan!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder