söz der ki
“-Yaşlanmaktan kaçınamayız ama hep çocuk kalmak elimizdedir...”
(...Takvimleri önemsediği, ama yapraklarını önemsemediği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...CNNTURK Nası Yani?)
BEYAZIT ÖZTÜRK: Niye kadın yok sizde?...
İLKER AYRIK (Laf Ebeleri): Şebnem Dönmez var...
BEYAZIT ÖZTÜRK: Şebnem orada sanki sizi dizginleyen bir konumda...
İLKER AYRIK: (Laf Ebeleri): Kadın komedyenlerle ilgili şöyle bir sıkıntı var; Kadınlar çirkin görünmekten korkuyorlar...
aynı o hesap!
Bunu da, “Kayıtlarımızda bulunsun” diye yayınlayalım;
İbn-i Sinâ’ya:
“-Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır” diye sormuşlar:
Demiş ki;
“-Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır...”
kadınlar & erkekler
(...Erkeklerin konuşma kayıtları Aslıhan Yalvaç’tan)
Atletiğim: Halı saha maçlarına gidiyorum ben...
Görünüşüm fena değil: Kulağımdan ve burnumdan kıl sarkmıyor...
İyi eğitimliyim: Konuşmalarımla seni ezeceğim...
Arkadaşlığa önem veririm: Beni terk edersen derdimi anlatacak biri var...
Eğlenceliyim: Televizyondaki kadın programlarını izliyorum...
Olgunum: Seni kendime bağlayana kadar hata yapmam...
Şair ruhluyum: Tuvalet kapılarında dörtlüklerim vardır...
Düşünceli ve saygılıyım: Bir şey emrederken “lütfen” diye başlarım...
temel’in yeri
Temel’in tavuğu bir türlü yumurtlamıyormuş... Dursun akıl vermiş:
“-Biraz hamsi yedir, tesirini göreceksin...”
Bir hafta sonra tekrar karşılaşınca Dursun sormuş:
“-Nasıl... Hamsi tesir etti mi?...”
“Etti etti” demiş Temel;
“-Eskiden ‘gıt gıt gıdak’ diye ötüyordu, şimdi ‘cit cit cidak’ diye ötüyor...”
bizimkiler
Cüneyt Abi’nin bu hafta şoförle beraber çıktığı Mardin yolculuğu maceralı başladı...
Şalvarlı ve eli silahlı birinin “Dur” işaretiyle heyecanlanan ekibimiz, terör saldırısına uğradığını düşünerek 200 kilometre hızla kaçmaya başladı...
Bölgede müthiş bir kovalamaca ve silah sesleri yükseldi...
Şoför, Cüneyt Abi’nin gaza getirmesiyle tarlalardan ve patika yollardan kaçışını sürdürdü...
Her 20 kilometrede bir silahlı grupla kovalamaca oynayan ekibimizi Mardin’e varınca güvenlik güçleri karşıladı...
“Buraya nasıl geldiniz, tebrik ederiz” diye karşılanmayı bekleyen Cüneyt Abi, emniyet amirinin şu sözleriyle kendine geldi;
“-Yahu kardeşim koruculardan niye kaçıyorsunuz?...”
hayata dair...
Umudun tanımına giren iki şey vardır: Zaman ve gelecek...
Umut ne dündür, ne de şimdi... O hep yarınlarda yaşamayı sever...
Asılmakta olan kişinin bile, ip kopacaktır diye bir umudu vardır...
İnsan için, hayatı akışına bırakmak; çabasız, amaçsız ve atılımsız duruma gelmek demektir...
Hiçbir zaman olamayacak bir şeyi ısrarla umut etmek, insanı devamlı bir
karamsarlığa sürükler...
Umut; umut edilen şeyin, olabilirliği oranında mutluluk kaynağı olur...
Umut; büyük bir canlılık, duyarlılık ve olumlu düşünce üretimiyle oluşan bir değişim isteğidir...
Umut; varlıklı bir kişi için belki, yemeğin üstüne yediği tatlı olabilir...
Ancak bir yoksul için kuru bir ekmek parçasıdır da...
Yaşanan gün nasıl olursa olsun, beklenen gün her zaman daha güzeldir...
Çünkü insanın geçmişi hep kayıplarla, geleceği de hep umutlarla doludur...
İyice düşünüp karar verin... İstediğiniz nedir?...
Silik, beklentisiz, havanın esişine, suyun akışına bırakılmış bir hayat mı?...
Umut bir yerde de duyulan değişim isteğidir ve insanın yarınlarına borçlanmasıdır...
(...Hanri Benazus)
İğnelik
TÜRKOĞLU
Şahlandı Türk rüzgârı,
Sportmeniz atletiz...
Cihân pehlivânları,
Çıkaran bir milletiz!
Verdikçe dünyaya şân,
Her branştan Türk star...
Türk’e karşı oluşan,
Ön yargıları yıkar!
Basketle etti hayrân,
Türkoğlu da nihâyet...
Tanıdı Türk’ü cihân,
Teşekkürler Hidayet!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
30 Mayıs 2010 Pazar
Söz Market
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder