10 Ekim 2010 Pazar
Söz Market
söz der ki
“-Her biten aşk, en az bir kişiye acı verir...”
(...İçini ıhlamurla yumuşatmaya çalışırken ettiği müthiş S.Ö.Z.’leri)
tuzaktan kumanda
(...FOX TV - Su Gibi)
SONGÜL KARLI: Amca nasıl biriyle evlenmek istiyorsun?...
EVLENECEK AMCA: Benim aradığım kadın daha önce evlenmiş olabilir ama çocuğu olmasın... Eşi ölmüş olsun mümkünse...
bir film diyaloğu
“-Sana karşı duygularım üst üste dizilmiş bardaklar gibi... Birini çekince hepsi gelecek sanki... O yüzden hiç dokunmuyorum...”
(...Marvin’in Odası filminden)
itiraf reyonu...
(...isim: selahattin ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
İkinci elden aldığım bulaşık makinesini kurup ilk yıkama işlemini gerçekleştirmek için düğmeye bastığımda çıkan garip garip seslerden sonra herkesin, “Bu makine bozuk mu acaba” bakışlarına, “Merak edilecek bir şey yok, ilk defa çalıştı ya, makine kendini şoklama yapıyor” demiş bulundum...
Tabii sonra; ikinci el olmasına rağmen ikinci defa bile çalışamayan makine, tamir edildikten sonra üçüncü el satış için satıcıya geri gönderildi.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel’in yeri
DOKTOR TEMEL: Size bir iyi, bir kötü haberim var...”
HASTASI: Önce kötü haberi söyleyin...
DOKTOR TEMEL: 3 aylık ömrünüz kaldı...
HASTASI: Peki iyi haber nedir?...
DOKTOR TEMEL: Ben yarın evleniyorum...
***
HASTASI: Ne oldu doktor bey?... Ne kadar ömrüm kaldı?...”
DOKTOR TEMEL: 10...
HASTASI: Ne 10’u doktor bey?... Gün mü, ay mı sene mi?...
DOKTOR TEMEL: 9... 8... 7... 6...
***
DOKTOR TEMEL: Tahliller belli oldu... Sana bir kötü, bir daha kötü haberim var...
HASTASI: Nedir kötü haber?...
DOKTOR TEMEL: Maalesef 1 günlük ömrünüz kaldı...
HASTASI: Peki daha kötü haber nedir?...
DOKTOR TEMEL: Dünden beri sana ulaşmaya çalışıyorum, anca buldum...”
bizimkiler
FATİH: Aha, Triage geliyormuş...
SERDAR: Fenerbahçe’ye mi?...
FATİH: Yok olum, filmden bahsediyorum... Savaş fotoğrafçısını anlatıyor...
SERDAR: Önce konuyu söylesene, bizi zorla malzeme yapıyorsun...
hayata dair
Artık genç değilim ve arkadaşlarımın anneleri tek tek ölmeye başladı...
Benim hâlâ hayatta olan kusursuz bir annem var... Onun değerini her geçen gün daha iyi anlıyorum.
Annem değil, ben değişiyorum... Hayat ilerledikçe, onun ne kadar olağanüstü bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum...
Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık, oysa duygularımı kaleme almak ne kolay.
Bir evlat kendisine hayat veren annesine nasıl teşekkür edebilir?...
Bir çocuk büyütürken gösterdiği sevgiye, sabra ve onca çabaya?... Bebekken arkasından koştuğu, asabi bir ergeni anladığı, her şeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini hoşgördüğü için şükranlarını nasıl dile getirebilir?...
Kızının annesinin ne kadar akıllı bir insan olduğunu anladığı günü sabırla beklediği için nasıl minnet duyabilir?...
Anne olmuş bir evlat hâlâ kendisine annelik yapan bir insana nasıl teşekkür edebilir?...
Her zaman öğüt vermeye hazır olduğu halde, istendiğinde, ya da gerektiğinde sessiz kalmayı başardığı için...
Binlerce defa söyleyebileceği durumlarla karşılaşmasına rağmen, “Ben sana dememiş miydim” demediği için...
Kendisi olduğu için... Sevgi dolu, düşünceli, sabırlı ve bağışlamayı bilen kendisi olduğu için, nasıl teşekkür edebilir?...
O’nun bana örnek olmasına, şükretmekten başka bir şey gelmiyor elimden...
Kendi çocuklarımın gözünde, annemin benim gözümde olduğu kadar iyi bir anne olabilmek için dua ediyorum... Bir kız evlat...
(...Ann Landers)
İğnelik
GÜN DOĞDU
Özentiyle alındı,
Batıcılık illeti...
Kişiliği çalındı,
Hasta etti milleti!
Kurtulmalı tez elden,
Kompleksi yıkmalıyız...
Girdiğimiz tünelden,
Tek yürek çıkmalıyız!
Söndü garbdaki ateş,
Gün geldi döndü devrân...
Batı’dan batan güneş,
Doğdu yine Doğu’dan!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder