10 Ekim 2010 Pazar
Söz Market
hayata dair...
Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak;
Fakat, arkana bakma...
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de...
Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez...
Yolcuya bakıp, yolunu tanıma...
Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil;
Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır...
Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal...
“En doğru yol, en dikensiz yoldur” diyenler seni aldatıyorlar...
Onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır...
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir...
Dikenine katlanmaktan söz edenler, âşıkmış gibi davrananlardır.
Gerçek âşık olanlarsa, dikenini de sever...
(...H. Cibran)
temel’in yeri
Temel’in köyüne sirk gelmiş... Ancak o gün aslan terbiyecisi istifa etmiş ve gitmiş...
Patron panik halde, “Hemen yerel gazeteye ilan verin acele bir aslan terbiyecisi bulalım” demiş...
İlanı vermişler, bir kızla Temel gelmiş...
Patron, “İkiniz de aslan terbiyecisi misiniz” diye sormuş, “Evet” demişler...
Kıza, “Önce sen gir bakalım kafese” demiş... Kız girmiş, arkasından kafesi kilitlemişler...
Aslan kıza bakmış, ağır ağır yaklaşmış, kız eğilerek yanağını uzatmış...
Aslan usulca yanaktan öpmüş ve sakin bir şekilde kızın ayaklarının dibine yatmış...
Patron Temel’e dönüp sormuş;
-Sen de aynısını yapabilir misin?...
“-Yaparım... Ama önce aslanı kenara çekin...”
söz der ki
“-En yoğun öğrenme isteği, rezil olduğun zaman hissedilir...”
(...Yurt dışında adres ararken ettiği müthiş S.Ö.Z.’leri)
itiraf reyonu
(...isim: mehmet ...şehir: trabzon ...yaş: yirmi bir)
Bilgisayar dersindeyiz... Öğretmen bize bildiğimiz şeyleri öğretiyor...
Bir ara dedi ki:
“-Birden fazla pencere açın...”
Arkadaş hemen atıldı ve biz gülmekten kırıldık...
Söylediği cümle şuydu;
(Sınıfın pencerelerini göstererek)
“-Hangilerini açayım hocam?...”
(omer.soztutan@tg.com.tr itiraf edin, rezil edelim...)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK / Telegol)
SERHAT ULUEREN: Daha dün Mustafa Denizli için “Bıraksın artık takımı” dedin...
SİNAN ENGİN: Ben öyle bir şey demedim Serhat...
SERHAT ULUEREN: Tabii, ben mikserlik yapmak için öyle dedim...
bizimkiler
Çeliktepe Beşiktaş Ofisten ismini vermek istemediğimiz Şakir Gültekin arkadaşımızın telefon konuşmaları.
-Randevu almak için gerçekleştirdiği telefon kaydı;
“-İyi günler...”
-Buyurun...
“-Alo Metin bey ben Poğaça Cafe’den Şakir, hani Sana Çelik Kapı Satmıştım, Abi sana Temizlik Robotu tanıtmaya geleceğim müsait olduğun bir zamanda...”
...
(...Yine tanıtım randevusu için aradığı müşterisi ile arasında şu diyaloglar geçer)
“-Alo iyi günler Ayşe Hanımla görüşecektim...”
-Buyurun benim...
“-Eeee Ayşe Abla ben İhlas’tan Şakir... 4 sene önce aramıştım seni hatırladın mı?...”
-Oooo Şakir Bey ne haber, nasılsın deyip dalga geçtikten sonra “Ya kardeşim nereden hatırlayayım 4 gün değil, 4 ay değil, 4 sene be...
“-Heee tamam abla o zaman iyi günler...”
...
(...Yine telefonla bir iş görüşmesi esnasında aralarında şu konuşma geçer)
“-Efendim...”
-İyi günler iş ilanı için aramıştım faksınız var mı acaba?
“-Fatma Hanım yok...”
-Ne Fatma hanımı, bana ne Fatma’dan...
“-Fatma demediniz mi siz?...”
-Hayır faksınız var mı dedim...
“-Heee, o da yok zaten...”
İğnelik
POLİTİKA KAZANI
Vatandaş oylarıyla,
İktidârı dengeler...
Muhtelif boylarıyla,
Muhâlefet sendeler!
Muhâlifler en baştan,
Ters yüz eder harsını...
Çıkarır vatandaştan,
Kaybetmenin hırsını!
Türkiye’de iktidâr,
Ateşten bir gömlektir...
Muhâlefetse duvar,
Kepçe kazan çömlektir!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder