10 Ekim 2010 Pazar

Söz Market



söz der ki
“-Kaybetmeye hazır olmadığın hiçbir şeyi kazanamazsın...”
(...Ettikten sonra “Müthişti değil mi” diye onaylattığı S.Ö.Z.’leri)

tuzaktan kumanda
(...LİG TV - Maraton)

ŞANSAL BÜYÜKA: Hocam bu pozisyon için ne diyeceksin?... Faul var mı?...
ERMAN TOROĞLU: Metin kalçayı çıkarmış abi, böyle palamut gibi... Hani arabalı vapur kıçıyla yanaşır ya; öyle yaklaşıyor Bilica’ya...
***
ŞANSAL BÜYÜKA: Fenerbahçe kazanmasına rağmen kötü oynuyor değil mi?...
ERMAN TOROĞLU: Hocam Arsene Wenger diyor ki; ‘Bir Brezilyalı yarar, iki Brezilyalı karar, üç Brezilyalı zarar’... Çok doğru söylemiş abi...

bir film diyaloğu
“-Hayat kısadır derler ya, eşim öldükten sonra anladım ki; çok uzun...”
(...Gökten Üç Elma Düştü filminden)

SÖZ’ün gelimi
Kömürün tozu bulaşmış bulgur bulgur terine,
Dünyada hiçbir şey eş değil böyle kutsal değere.
Bıyıkları yeni terlemiş daha on yedisinde,
Memleketi soyanlar bin kere minnet duysun;
Bir avuç kömür için bir ömür verenlere...
...
Göçük var dediler Soma’da bir madende,
Bütün herkes bekleşir hastane bahçesinde,
Bir fidan getirdiler her yanı toz içinde,
Yetim hakkı yiyenler bin kere minnet duysun;
Bir avuç kömür için bir ömür verenlere...
...
Rabbim elbet verecek emekçinin hakkını,
Aldı bugünkü rızkını, belli olmaz yarını,
Kim varsa yer altında herkes onun yakını,
Arkadaşını satanlar başına taç etsinler;
Bir avuç kömür için hayatını karartanı...
...
Yer altında birlik var kalpler hep toplu atar,
Helal rızkı uğruna ne oturur, ne yatar.
İşçinin hak ettiği kiminin gözüne batar,
Hak etmeden alanlar daha fazla isterken;
Bir avuç kömür için daha ne canlar yanar.

(... Dursun Başğut’tan bütün maden işçilerine)

temel’in yeri
Dedesi kapıdan içeri girince küçük Temel hemen kucağına atlamış...
Dede torununu öpüp kokladıktan sonra, “Mis gibi kokuyor, yemekte ne var acaba?” diye sormuş...
“Keçi var dede” diye cevap vermiş Temel...
-Keçi mi, emin misin?...
“-Evet... Annem sabah babama söylerken duydum... ‘Erken gel, akşam yemekte bizim ihtiyar keçi var’ diyordu!...”

hayata dair
Bu sevda; birdenbire saran içimizi... Bu narin, bu sımsıcak, bu umutsuz sevda...
Gün gibi güzel ve kabaran deniz gibi çalkantılı bu sevda...
O kadar gerçek, o kadar güzel, o kadar mutlu, o kadar sevinçli...
...
Ve karanlıkta korkudan titreyen bir çocuk gibi gülünç...
Gecenin ortasında sakin bir adam gibi kendinden emin...
Başkalarının yüreğine korku salan, benizlerini solduran, dillerini çözen bu sevda...
...
Gözetlediğimiz için gözetlenen, yaraladığımız, ayaklar altına aldığımız...
İnkâr ettiğimiz, unuttuğumuz için, kovalanmış yaralanmış ayaklar altına alınmış;
İnkâr edilmiş unutulmuş, bu kocaman sevda...
(...Jacques Prevert)

bizimkiler
(...Bizimkiler’in akıllara zarar soruları)
SERDAR: Yahu Çilekeş, çileği çok sevenlere mi söyleniyor?...
HÜSEYİN (Schengen vizesi olduğunu söyleyen arkadaşına): Schengen hangi ülkedeydi?...
FATİH: Bu nargileyi nasıl içiyorsunuz böyle yaa?... Üfleniyor değil mi?...

İğnelik

PARANIN YÖNÜ

Ekonomi rayında,
Yükseliyor her saat...
Yılın her bir ayında,
Rekor kırdı ihrâcât!

Dört bir yanı vatanın,
Doldu devâsâ boru...
Türkiye Avrupa’nın,
Enerji koridoru!

Açıldı yurdun önü,
Şöyle bir bak etrâfa...
Döndü paranın yönü,
Türkiye’den tarafa!..

Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi