tuzaktan kumanda
(...HABERTÜRK - Teke Tek)
FATİH ALTAYLI: Bir izleyici; ‘Kemal Bey, dürüstlükten bahsediyor, neden 13 yaşındaki oğlunu sigorta yaptırmış’ diye soruyor...
KEMAL KILIÇDAR-OĞLU: Oğlum bateri almak istiyordu, inat etti, ‘ben çalışır alırım’ diye... Bir arkadaşım onu işe aldı ve ufak tefek işlerde çalıştı...
(...STAR - Keyf-i Sibel)
SİBEL TURNAGÖL: Sanki insanlar yavan bir hayat sürüyor, buna katılıyor musunuz?...
EROL GÜNAYDIN: Hiciv, espri ve mizah toplumu düzeltir... Mizah bitti, biz de bittik... Paldır küldür bir hayat başladı...
itiraf reyonu...
(...isim: tevhide adanur ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
Almanya’da yaşayan kuzenim Frankfurt’ta vahşi hayvanların da bulunduğu hayvanat bahçesini gezmeye gitmiş...
Aslan kafesinin yanında bir kapı görmüş, kapının üzerinde “Burada dünyanın en vahşi hayvanı var lütfen kapıyı dikkatli ve yavaşça açın” yazıyormuş...
Kuzenim merakla ve heyecanla kapıyı yavaşça açmış ama oda boşmuş, karşı duvarda boydan boya ayna varmış ve kuzenim aynada kendi yansımasını görmüş.
Birkaç yıldır dünyada gördüklerimiz beni Almanlara katılmaya mecbur bırakıyor.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Temel’in yeri
Temel ve Dursun müthiş derecede tembelmiş... Ağaç gölgesi altında sabahtan akşama kadar oturuyorlarmış...
Temel, “Bir değişiklik yapalım... Sen buraya gel, ben de oraya geçeyim” teklifinde bulunmuş. Binbir zahmetten ve saatler süren çabalardan sonra yer değiştirmişler.
Temel değerlendirme yapmış:
“-Gördün mü Dursun... İnsanoğlu kuş misali... Az önce neredeydik, şimdi neredeyiz...”
Söz der ki;
“-Sofradaki bir kişi ve iki tabak en büyük hüzün, iki kişi bir tabak en büyük mutluluktur...”
(...Kriz günleri, müthiş S.Ö.Z.leri...)
bizimkiler...
Hasan bir fotoğraf yollamış, öğretmen talebelerine şöyle ders veriyor
“Bakın çocuklar; canlılar ikiye ayrılır: Normal canlılar ve Erzincanlılar...”
Ve arkası geliyor;
İSMAİL ARICAN: Canlılar üçe ayrılır; Arıcanlılar...
MUSTAFA KOÇ: Unutma... Bir de Patlıcan var...
HASAN BİRPINAR: Azerbaycanlılar...
ÖMER SÖZTUTAN: E Ankara’da var; Sincanlılar...
MUSTAFA KOÇ: Tahtakale’de Mercanlılar...
Olaylar gelişir...
bir film diyaloğu!
-Coğrafi nedenlerden dolayı onu unutmamı isteyemezsin?...
“-Yakınındaki biriyle gerçek birliktelik, uzaktaki hayal birliktelikten iyidir...”
(...Aşk ve Diğer Felaketler filminden)
hayata dair...
Bak!... Gökte yay gibi uçan şu turnalara,
Uçarlarken bir hayattan bir başkasına,
Bulutlar da birlikte gidiyor onlarla...
Bulut ve turnalar; ikisi de aynı yükseklik ve aynı telaş içinde...
Yerlerinde duramadan...
Yan yana, kısacık uçtukları o güzel göğü ikiye bölüyorlar...
Her biri öbürünün salınışından başka bir şey görmeden,
Aynı rüzgarı duyuyor...
Şimdi yan yana yatan bu çifti,
Rüzgar boşlukta öylece sürükleyebilir...
Bu uyum bozulmadıkça,
Uzun süre kimse onları ayıramaz...
Yağmurlardan ve kurşunların vızıldadığı,
Her yerden uzaklaşabilirler...
Güneşin ve ayın altında küçücük hareketlerle,
Birbirlerine sevdalı, uçarlar sonsuza...
Hey sizler, nereye? -Hiçbir yere... -Nereden?... -Her yerden...
Soruyorsunuz, ne zamandır birliktesiniz?...
Çok olmadı... -Ne zaman ayrılacaksınız?... -Hemen...
İşte böyle bir anlık birlikteliktir, sevenler için sevda...
(...Bertold Brecht)
iğnelik...
KİRLİ DEĞNEK
Don Kişot’un telâşı,
Anlaşılır cins değil...
Yine bakıyor şaşı,
Fareyi görüyor fil!
Ergenekon işinde,
Geziniyor parmağı...
Bölücünün peşinde,
Darbecinin yamağı!
Bekleniyor sonucu,
Savcı ince eliyor...
Yoksa değneğin ucu,
Sana mı yöneliyor?
(...Sefa Koyuncu)
18 Mayıs 2010 Salı
Söz Market
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder