18 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



tuzaktan kumanda
(...SHOW TV - Ana Haber)
GÖRÜNTÜ: Muhabir Eurovision’da ülkemizi temsil edecek Hadise’nin baba ocağında...
ANONS: Hadise’nin temelleri işte bu evde atıldı!...

Geldi Texas’tan gitti Texas’a
Ne diyordu şair Abdülhak Hamit Tarhan;
Eyvah ne yer ne yar kaldı
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrut’ta bir mezar kaldı
...
Bush’un helikopterle Texas’a dönmesinden sonra bu dizeler aklıma geldi.
Ve... Şunları mırıldanmadan edemedim.
Eyvah ne Afganistan kaldı, ne Irak
İnsanlık, dünyaya bu kadar mı ırak
Şimdi burada Beyaz Saray’da idi
Geldi Texas’tan gitti yine Texas’a
O gitti, Barack Huseyin Obama kaldı.
Dünya tarumar olmuştu
Bush’un yaptıklarından eyvah
Afganistan’da, Irak’ta mezarlar kaldı.
Bir de fırlatılan ayakkabı.
(...Mustafa Koç-Okur/Yazar)

Te­mel’in ye­ri
Temel’le Dursun demiş ki: “Âlem şair olmuş, bir tane de biz yazalım...”
Temel başlamış;
“Bolu, Mengen Gerede... Hamsi oynar derede...
Benim sevgilim nereye gitmiş olabilir ki?...”
Dursun bakmış, “Olmadı” demiş...
-Niye olmadı?...
“-Hamsinin derede ne işi var canım?...”

Söz der ki;
“-Daha önemli şeyler varken çalışmak tembelliktir...”
(...Fotoğraftaki ‘Modern Zamanlar’ konusunda ettiği müthiş ve anlamlı S.Ö.Z.leri...)

bizimkiler...
(...Bizimkiler’in günlük diyalogları)
HALİS ABİ: İstanbul’un taşı toprağı altın...
AHMET ABİ: O da bir şey mi; benim memleketim Ankara’nın taşı toprağı silah...
***
SERDAR: Abi üzerimde acayip bir halsizlik var, böyle bayılacak gibi oluyorum?...
EMİN: Ne yani, Ergenekon sanığı mısın sen?...
***
CAHİT: Önce Kurtlar Vadisi oynadı, sonra Ergenekon ortaya çıktı...
ALİ: Hep öyle oluyor... Önce Kemal Sunal vardı, sonra Hakan Şükür çıktı...

hayata dair...
Bundan çok zaman önce mutsuz bir kral varmış...
Ne yapsa, ne etse mutlu olamıyormuş...
Derken ülkenin en bilge kişisini huzura çağırtıp mutluluğun formülünü sormuş.
Bilge;
“-Sevgili kralım... Mutsuzluktan kurtulmanın biricik yolu mutlu bir adamın gömleğini giymektir” demiş.
Bunun üzerine ülkenin dört bir yanına adamlar gönderilmiş...
Adamlar aramışlar taramışlar fakat mutlu birine rastlamamışlar...
Herkes bir şeylerden yakınıyormuş... Çaresiz saraya dönmeye karar vermişler...
O esnada bir evin önünden geçiyorlarmış...
İçeriden birinin duasını duymuşlar;
“-Allahım... Sana şükürler olsun... Bugüne dek senden ne istediysem verdin. Ben mutlu olmayayım da kim olsun?...”
Bunun üzerine hemen içeri dalmışlar.
Fakat içeri girince bir de ne görsünler, adamın sırtında bir gömlek bile yok...
Ey dost... Sen de mutluluk gömleğinin nerede olduğunu soruyorsun öyle değil mi?...
Belki de çıplak adamın sırtındadır...
Kim bilir?...
(...Chartier Alain)

iğ­ne­lik...

TÜRK KIBRIS

Kıbrıs’ta Rum niyeti,
Açıkça Türk’ü yutmak...
Boş eşitlik gayreti,
Lâfla gönül avutmak!

Pis Makarios’tan beri,
Atıldı mı bir adım...
Ne ileri ne geri,
Bense ihtiyârladım!

Gereken iş yepyeni,
Diplomatik bir atak...
Kıbrıs Türk Devleti’ni,
Resmiyette tanıtmak!
(...Sefa Koyuncu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi