29 Mayıs 2010 Cumartesi

Söz Market



(...“Kadınlar ne gibidir” konulu Mehmet Yılmaz yorumları)
...
Kadınlar termos gibidir;
Her tartışmayı ilk günkü gibi sıcak tutarlar...
...
Kadınlar kitap gibidir;
Korsanları hemen piyasaya çıkar...
...
Kadınlar sigara gibidir;
Zararlıdır ama bırakması zordur...

Kadınlar otomatik kapı gibidir;
Ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alışveriş merkezinde bulunur...
...
Kadınlar bebek gibidir;
Önce konuşmasını istersiniz, sonra susmasını...
...
Kadınlar reçete gibidir;
Karmaşıktır, anlaşılması zordur, ama mecbur kalırsınız...
...
Kadınlar trafik canavarı gibidir;
Bir anlık dalgınlık hayatınıza mâl olur...


hayata dair...
Gerçek mutluluğun, zirveyi nasıl ölçtüğünüze bağlı olduğunu bilmeden, herkesin dağın zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim...
...
Yeni doğmuş bir bebeğin, o minik elleri ile babasının parmağını sıktığında, aslında babasını ebediyen kapana kıstırdığını öğrendim...
...
Ancak bir insanı yerden yukarı kaldırmak için yardım ettiğinde, birisine yukarıdan bakma hakkının olduğunu öğrendim...
...
Ey insanlar, sizden ne çok şey öğrendim...
Ama bu öğrendiklerimi bir bavul içinde saklasaydım, hiçbir faydası olmayacaktı ve mutsuz ölecektim...
(...Johnny Welch)


tuzaktan kumanda...
(...TRT1 - Stadyum)
ERDOĞAN ARIKAN: G.Saray-Arsenal UEFA Kupası finalinin son dakikasındaki frikiği Hagi değil sen attın... Neden?...
HAKAN ŞÜKÜR: Çünkü benim frikik oranım Hagi’den iyi...
ERDOĞAN ARIKAN: Nasıl yani?...
HAKAN ŞÜKÜR: Ben hayatımda bir kere frikik attım, gol oldu... Yüzde 100 ortalama ile oynuyorum yani...

hadise bitmiştir...
TRT Hadise’yi kullandı.
Hadise’yi basın kullandı.
Basını Hadise kullandı.
Turkey-Hadise-Düm Tek Tek, Handırıd Sevınty-seven poynts.
Gud bay Maskov.
Hadise, kapanmadan bitmiştir.
Hem hadise bu yıl var. Seneye yok.
Siz Bülent Özveren’i nasıl buldunuz? Onu söyleyin bana.
Neme gerek birincilik.
Bizimkisi eğlencelik.
Yaşasın gençlik.
Bir tarafta Özveren, bir tarafta Cindoruk.
Umurumda mı dünya.
Onlar var ya.

(...Mustafa Koç - OkurYazar)


bizimkiler
Bir gazeteci arkadaşımız annesiyle birlikte Azerbaycan’a gitmiş...
Bakü’de arabayla seyir halindeler, yalnız Azerbaycan’da cezalar yüksek ve kanunsuz her şeye ceza kesiyorlar...
Arkadaş bunu bildiği için, “Anne kurallara uyalım... Kemerini bağla da ceza ödemeyelim...”
Nihayetinde bir trafik polisi çevirmiş bunları... Bakmış her şey nizami...
Biraz da kızarak söylenmiş;
“-Utanmir misen, üç kuruş için anneni bağlirsen...”

söz der ki
“-Başarının mutluluğu; gidiş yolunda çektiğin acıların miktarı kadardır...”
(...Hayatı bir cümleye sığdırırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)

temel’in yeri
İş hanında 5-6 kişi bir dükkana para kasası taşıyor...
Ama adamlar kan-ter içinde, daha kolay taşımanın türlü yollarına başvuruyor...
Hepsi arkasına geçip itmeye çalışıyor, olmuyor... Altına paspas koyup kaydırmaya çalışıyorlar yok...
Adamları seyreden çaycı Temel, “Cık... Cık... Cık...” diye biraz da acıyarak söyleniyor;
“-Bu kasaları niye tekerlekli yapmazlar ki?...”

bir film diyaloğu!
-Bu kadar kurşuna nasıl dayanabiliyorsun?...
“-Ben bir fikirim ve fikirlere kurşun işlemez...”
(...V For Vendetta filminden)

iğnelik

>> ÖRÜMCEK AĞI

Çözümsüzlük özürlü,
Mes’eleler gördüğüm...
Açılmıyor bir türlü,
Kilitlenmiş kördüğüm!

Hileye boyun eğmiş,
Denge yitmiş böylece...
İngiliz eli değmiş,
Giriftleşmiş bilmece!

Bölge örümcek ağı;
Kılı kırk yarıyoruz...
Avrupa’nın çaldığı,
Barışı arıyoruz!..

> (...Sefa Koyuncu)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi