29 Mayıs 2010 Cumartesi

Söz Market



hayata dair...
Şimdiye kadar edindiğin deneyim, sayısız araştırma yapmana rağmen hiçbir yerde, ama hiçbir yerde aradığın mutluluğu bulamadığını gösteriyor...
Öyleyse “Başkalarının gözünde nasıl görünüyorum” düşüncesini bir yana bırak...
Hayatının kalan bölümünü doğanın gerektirdiği gibi yaşayabiliyorsan bundan mutlu ol...
Kendi doğanın ne istediğine bak ve başka hiçbir şeyin buna engel olmasına izin verme...
Ne mantıklı düşüncede, ne maddi zenginlikte, ne şöhrette, ne de haz peşinde koşmakta...
-Peki mutluluğu nerede bulabilirim?...
Kendi doğamın gerektirdiği biçimde yaşamakta...
-Bunu nasıl yapabilirim?...
Davranışlarımın ve eylemlerimin, ilkelerime dayanmasını sağlayarak...
-Hangi ilkeler?...
Seni adil, ılımlı, cesur ve özgür kılmayan hiçbir şey senin için iyi değildir...
Ve bunların tam zıttı olmayan hiçbir şey de kötü değildir...
(...Aurelius)


söz der ki
“-Yalnızlığı anlatacak kimsenin olmaması, yalnızlıktan daha kötü...”
(...Artık bu konuda söyleyecek bir şey bırakmadığı müthiş S.Ö.Z.leri)



tuzaktan kumanda
(...NTV - Haydi Gel Bizimle Ol)

PINAR KÜR: İnanabiliyor musunuz 70 bin kişinin telefonunu dinlemişler...
AYSUN KAYACI: Nasıl oluyor ki bu?... 70 bin kişiyi 70 bin kişi mi dinliyor?... O kadar dinleme yapacak adam var mı?...


Bir film diyaloğu
-Seni koruyabilirim, her şeyden, herkesten...
“-Beni kendinden koruyabilir misin?...”
(...Yüzüklerin Efendisi filminden)


temel’in yeri
İki tıp öğrencisi caddede gezerken önlerindeki Temel’in yürüyüşü dikkatlerini çeker. Temel hafif eğik vaziyette ve yarım topallayarak yürümektedir. Bizimkiler Temel’in durumu hakkında fikir yürütürler.
Birisi:
“-Bence bu adamın bel fıtığı var, onun için böyle yürüyor” der...
Diğeri:
“-Bence de adamda siyatik var” diye iddia eder.
Fıtıktı, siyatikti şeklinde epeyce tartıştıktan sonra “En iyisi adamın kendine soralım” fikrinde karar kılarlar ve Temel’e yanaşırlar.
- Amca biz tıp öğrencisiyiz, yürüyüşünüz dikkatimizi çekti de... Ben “bel fıtığı” vardır dedim, arkadaşım da “siyatiktir” dedi. Gerçekten neyiniz var?
Temel güçlükle konuşur vaziyette soruya soruyla karşılık verir:
“-Buraya en yakın tuvalet nerdedir biliyor musunuz?...”


Makul bir soru...
Hey... Sen...
Gaz maskeni tak.
Yüzünü kapat.
Sopanı eline al.
Pet şişeni götür.
Taşları cebine sok.
Molotof kokteylini hazırla.
Pankartını aç.
Bayrağını tut.
Ne o?
İşçi Bayramını kutlamaya gidiyormuş.
Adama sormazlar mı?
İyi de birader.
Başında numaran var mı?
Nereye gidiyorsun?
Hani numaran?
(...Mustafa Koç / Okur - Yazar)


bizimkiler
Afyon’da tezgahtar Sultan Ablamız klavyesine çay dökmüş, baktık çalışmıyor...
Depodan eski bir klavye ayarladık ve kullanmaya başladı,
Bir saat sonra;
Mağazadan geçerken gördüm ki tornavidayı almış eline harfleri söküyor,
RAMAZAN: Abla ne yapıyorsun sen?...
SULTAN: Abi bu F klavye imiş Q klavyeye çeviriyorum...


iğnelik
KESİN ÇÖZÜM
Uzadıkça uzadı,
Şu Kıbrıs meselesi...
İyice kaçtı tadı,
Gerek çözüm hamlesi!

Oynanılmaz tefinde,
Eski ortak hilekâr...
Rumların hedefinde,
Türk Kıbrıs’ı yutmak var!

Tam da ortaya sözüm;
Taraflar desin evet...
Kıbrıs’da kesin çözüm,
Bağımsız iki devlet!..
(...Sefa Koyuncu)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi