29 Mayıs 2010 Cumartesi

Söz Market



Yüzündeki sivilcelerden yakınan bir bayan müşterimiz, tavsiye üzerine bir doktora yazdırdığı karışım reçetesi ile eczanemize geldi.
Karışımı ertesi gün hazırlayıp teslim ettik. Bir hafta sonra geri geldi ve aynı reçeteyi uzatıp “Bu sefer karışımın ölçüsünü tam ayarla, geçen seferki gibi olmasın” diyerek ilacı bir önceki gibi hazırlayıp verdik. İlacı kullanan kadın tekrar reçetesiyle geldi ve “Arkadaşım bunu bir hafta kullanmış; bütün sivilceleri geçmiş. Oysa bende hiç etkisi yok bunun! Siz bunu doğru düzgün hazırlamıyorsunuz” diye çıkıştı.
“Hanımefendi sizin yüzünüzde hiç sivilce kalmamış ki” dedik. Kadın da “Zaten yüzümde sivilce yok, sivilce göğsümde” dedi.
“İyi de sivilce göğsünüzde ise neden yüzünüze sürüyorsunuz?” deyince kadının verdiği cevap,
“Ne bileyim, hiç söylemediniz ki!”
(...Baraj Eczanesi-Ankara)

temel’in yeri
Temel, yeni dairesini arkadaşı Dursun’a gezdiriyormuş...
Yatak odasına girdiklerinde, Dursun duvarda asılı kocaman bir gong görünce sormuş:
-Bu ne böyle?...
“-Haa o mu?... O benim çalar saatim...”
-Aaa?... Ama bunun üzerinde gösterge yok... Nasıl anlıyorsun saati?...
“-Bak şimdi seyret...”
Temel gongun yanında asılı duran çekici almış... Var gücüyle vurmuş...
O anda duvarın öteki tarafından komşunun sesi duyulmuş:
“-Allah cezanı vermesin herif... Saat gecenin ikisi...”

SÖZ’ün gelimi
Ekonomik krizin çözümüne fıkra tadında bir hikaye... Emine Yazıcı’dan...
Mevsim yaz, aylardan Ağustos...
Riviera kıyısında küçük bir kasaba, yaz sezonu ancak yağmur yağıyor, yani kasaba bomboş, herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar...
Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor...
Otel sahibi parayı hemen alıp, kasaba olan borcunu ödüyor...
Kasap, 100 doları hemen kaparak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor...
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren son defa görüştüğü kadına götürüyor...
Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor...
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor...
Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor ve geleceğe ümitle bakıyor...



bizimkiler
Emin, Fatih, Serdar halı sahaya maça gidiyor...
Emin şoför Fatih yanında, Serdar arkada...
Bu sırada trafik polisi rutin kontrollerinden birini yapmaktadır...
Durdurur ve şoföre “Ehliyetinizi görebilir miyim” diye sorar...
Emin elini cüzdana atar, Serdar arkadan mırıldanır,
“-Eyvaaah, benim ehliyet gazetede kaldı...”


hayata dair
Dünyaya bakma biçimimiz aslında bizim kim olduğumuzdur...
Dünyaya güzel bir bahçeden bakarsanız her şey neşeli gözükecektir...
Yüksek bir platoya tırmanırsanız yağma ve cinayet görürsünüz...
Doğruluk ve güzellik bakanın gözündedir...
Ben her şeyi anlamaya çalışmaktan çok uzun zaman önce vazgeçmiştim... (...Bob Dylan)

söz der ki
“-Üzülmek; yarın çıkılacak yolculuğun azığını bugünden yemektir...”
(...Sırf bu konuda da etmiş desinler diye söylediği müthiş S.Ö.Z.leri)

tuzaktan kumanda
(...STAR - İzdivaç)

EVLENECEK KADIN: Beni görmeyi öncelikle ne için istediniz?
EVLENECEK ADAM: Baktım televizyondan... Bu kadın iş yapar dedim...


bir film diyaloğu!
-Ben hiç yalnız bırakmayacaktım seni... Ama sevgini gösteremedin...
“-Seni hak etmediğin kadar seviyordum...” (...V For Vendetta filminden)


iğnelik

> ÇIKIŞ YOLU

Dört mevsimi bir anda,
Yaşayan bu ülkede...
Mes’ûliyet insanda;
Değil dağda tepede!

Bilinirse kıymeti,
Toprak herkese yeter...
Vermiş Allah nimeti,
Kan damlasa can biter!

Belirleyip kolunu,
İş adamı olmalı...
Herkes çıkış yolunu,
Aramalı bulmalı!...

>> (...Sefa Koyuncu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi