7 Haziran 2010 Pazartesi
Söz Market
hayata dair
Belki de bugünkü kadar hiç
Duymadık avuçlarımızda
Bize özgürlük getiren
Kızarmış ellerin sıcaklığını...
...
Henüz yitmedi kulaklarımızda daha,
Yıpranmış silahlarının uğultusu...
Sokaktaki insanlarımızın kolları,
Gene açık eskisi gibi kucaklamaya...
...
Yüzünüzde bunca gerçek gözyaşları,
Kucak açtığında ölülerine toprağımız,
Hâlâ sıcak ve yakıcı gözyaşlarımız...
Evet, söylüyorum bunu bütün dünyaya...
...
Ve bütün yüreğimle haykırıyorum size:
Yaralamayın n’olur bu
sevdayı...
Hayalleri paramparça olan ülkemizde,
Bir o kaldırabilir bunca acıyı.
(...Jaroslav Seifert)
söz der ki
“-Sadece gözleri çocuk kalan kimse ihtiyarlamaz...”
(...Işık tutmayı abartırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL 7 - Günel’le Lezzetli Dakikalar)
ŞARKICI GÜNEL: Sen arkamda olduğun sürece benim sırtım yere gelmez İbrahim Abi...
İBRAHİM TATLISES: Sen isteyeceğini önce Allah’tan dile kızım... Asıl o zaman sırtın yere gelmez...
Bir film diyaloğu
“-Eğer sevdiğimiz kişiler bizlerden çalınmışsa, onları uzun yaşatmanın yolu, onları sevmekten asla vazgeçmemektir...”
(...The Crow filminden)
itiraf reyonu
(...emin gökçe ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi bir)
Abi sizin Serdar’dan bir tane de bizde var, ismi Fırat...
Fırat halı saha maçı için kadro ayarlayacaktır...
Kendisini aradığımızda telefonuna bakmaz uzun süre...
Mahalleye gelince sorarız, “Oğlum niye açmıyorsun telefonu?...”
Onun kendisine özel saf bir duruşu vardır, onu takınır ve cevap
verir;
“-Aradığınızı gördüm de; şarjım yoktu açamadım...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
bizimkiler
Şevket Abi ve birkaç arkadaşı iftarını bitirdikten sonra güzel bir çay bahçesine oturur ve deyimi dillendirir;
“İster fakir ol ister fukara, her yemekten sonra yak bir cigara...”
Metin Barış Abi düzeltmesini yapar;
“-O artık öyle değil; ister fakir ol ister fukara, açık alan bulduğunda yak bir cigara...”
...
Aynı Şevket Abi, dün akşama kadar cep telefonundan Faruk’u arar...
Ama nedense cevap verilmez, hatta geri de dönülmez...
Gece bir araya geldiklerinde olay ortaya çıkar...
Faruk ekranda “Şevket” yazısını görür ancak onu “Sevket”, yani “Başka bir numaraya aktar” olarak anlar...
Hatta, “Bu telefon niye kendi kendine işlem yapıyor” diye bir ara tamire vermeyi bile düşünmüş...
kadınlar & erkekler
(...”Dünyayı kadınlar yönetseydi” başlıklı Sinan R. Kızıl yorumu)
-Kadınlar için ideal kilo normalden 20 kilo daha artırılırdı...
-Alışveriş bir spor branşı olarak kabul edilirdi...
-Kadın ayakkabılarını tasarlayan erkek onları giymeye zorlanırdı...
-Erkekler kadınların kazandığı maaşın yüzde otuz daha aşağısını kazanırlardı...
-Bebeği yatırmak, bulaşıkları yıkamak ve yatakları yapmak “Maçoluk” olarak algılanırdı...
-Erkekler dış görünüşlerine bakılarak yargılanırlardı, kadınlar işe başarılarına göre...
-Spor haberleri en fazla bir dakika sürerdi...
-Erkekler alyanslarını sürekli kullanmak zorunda kalırlardı ve bekâr numarası yapamazdı...
temel’in yeri
Polis, sirenlerini çalıştırıp, deli gibi araba kullanan Temel’i durdurmuş...
-Çok hızlı ve tehlikeli gidiyordunuz beyefendi...
“-Kusura bakmayın memur bey, acil bir işim vardı da...”
-Farkında değilsiniz galiba... Yaklaşık bir kilometre önce kavşakta dönüş yaparken karınız arabadan düştü...
Temel ellerini havaya kaldırmış;
“-Sana şükürler olsun... Ben de sağır olduğumu zannetmiştim...”
İğnelik
HOŞ GELDİN
Sahûr terâvih iftâr,
Bağış hayır hasenât...
İlahî bir hava var,
Şükür zikir itâat!
Gönlümüz gözümüz pâk,
Fukarâ peşindeyiz...
Dedikodudan uzak,
İyilik işindeyiz!
Bu ne hoşluk güzellik,
Bu ne doyumsuz zamân...
Bu ayda her özellik,
Sefa geldin ramazân!..
> Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder