25 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



Yaşadığım en büyük güçlüklerden bir tanesi, çocuklarım onlardan beklediğim gibi davranmadıkları zaman tepkilerimi denetleyebilmektir...
Ben son derece meşgul olduğum bir sırada ikisi birden art arda isteklerini ve sorularını sıraladıkları zaman genellikle tepki gösteriyorum ve onlardan “Daha anlayışlı davranmalarını” istiyorum...
Ama düşünün, biri dört, biri altı yaşındaki çocuklar bu sözden ne anlar?... Benim amacım, onlara yaşama sevgi ile cevap vermeyi öğretmek ama benim davranışlarım, sesimin tonu, yüzümün ifadesi, onları yargılayan sözcüklerim, onlardan sürekli bir şeyler istemem sevgiyi ifade etmekten çok uzak.
Hayatımın pek çok anında olduğu gibi burada da kendim sevgi dolu seçimler yapamazken başkalarının sevgi ile dolu olmasını umuyor, hatta açık açık istiyorum... (...Richard Carlson)


temel’in yeri
Doktor Temel, hastasını muayene ettikten sonra karısına dönmüş; “Sizinle özel konuşabilir miyiz” demiş... Kadın telaşla, “Kötü bir haber mi var doktor” diye sormuş...
“Size bir iyi bir bir kötü haberim var” demiş Doktor Temel;
“-İyi haber iyi bir çiçekçi tanıyorum... Kötü haber çelenkler biraz pahalı...”


bizimkiler
Mustafa Abi’nin taşınma telaşı vardır... “Hafta sonunu hastanede geçirdim” deyince taşınırken üstüne bir şey düştü sandık...
Meğer olay farklıymış... Yeni evinin çanak antenini ayarlatmak için bir arkadaşını getirmiş...
Adam çatıya çıkmış, Mustafa Abi’ye “Aç... Kapat... Tak çıkar...” diye talimatlar veriyormuş...
Neyse ayarını bulmuşlar, adam anteni sabitlerken Mustafa Abi kapıyı kilitleyip kalan eşyaları almak için eski evine gitmiş...
Aradan birkaç saat geçtikten sonra telefonu çalmış, güçlükle konuşan bir adam; “Abi beni unuttun” diye...
Önce biri işletiyor sanmış, sonra hatırlayıp donmak üzere olan adamı çatıdan alıp hastaneye zor yetiştirmiş...


söz der ki
“-Teknoloji; size sağladığı geniş zamanı, kısa sürede öğüten şeydir...”
(...Bilim kongresinde ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)



tuzaktan kumanda
(...NTV - 100’de Yüz Futbol)
GÜNTEKİN ONAY: F.Bahçe’nin A.Gücü’ne yenildiği maçın yorumunu da tamamladık, birazdan Barcelona-Valencia maçı var... Programı bitirmemiz gerekiyor...
RIDVAN DİLMEN: Bırak ya, böyle maç varken Barcelona-Valencia maçı mı izlenir?...
***
GÜNTEKİN ONAY: Mehmet Yıldız bu aralar çok formda hocam...
RIDVAN DİLMEN: Bazılarının arabası 200 yaptığı halde 120’yi görmezken, Mehmet 150 yapan arabası ile 151’i zorlayan adam...



bir film diyaloğu!
“-Her zaman, gerçek bir ‘hiç kimse’ olmaktansa, sahte bile olsa ‘biri’ olmanın daha iyi olacağını düşünmüşümdür...”
(...Yetenekli Bay Ripley filminden)



kadınlar & erkekler
(...Erkekler ne gibidir?... Emine Yılmaz’dan)
Erkekler yeni doğmuş bebek gibidirler: İlk başta çok şirin görünürler, ama bir süre sonra sıkılırsınız...
...
Erkekler bilgisayar gibidirler:
Anlaşılmaları kolay değildir, ancak hiçbir zaman yeterli hafızaya sahip değildirler...
...
Erkekler uzaktan kumanda aleti gibidirler: Basit... Kullanımı kolay... Ve genellikle televizyonun yakınında uzanmış durumda...
...
Erkekler yıldız falı gibidirler...
Size her zaman ne yapacağınızı söylerler ve genellikle de yanlıştırlar.
...
Erkekler iş makineleri gibidirler.
Çok gürültü yaparlar ama çalıştırılmaları zordur.
...
Erkekler şilte gibidirler... Eninde sonunda en iyileri bile deforme olur.
...
Erkekler Brezilya dizileri gibidirler...
Seyretmesi eğlenceli... Ancak neticede senaryodur...


duvar
Yemek programları; sofra adabımızı reyting uğruna tehlikeye atıyormuş... Televizyonculuk adına son haltı; YEMEKTEYİZ



iğnelik

> KARANFİL

Yok ayrılık gayrılık,
Aynı atlastan tülü...
Ayıramaz ayrılık,
Lâle karanfil gülü!

Kaldıkça aramızda,
Kızıl karanlık duvar...
Karanfil yaramızda,
Lâle yanar gül yanar!

Şu hasretlik bitse de,
Desen gözyaşımı sil...
Kavuşsak has bahçede,
Lâle gül ve karanfil!..

> (...Sefa Koyuncu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi