25 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



Eşim ara sıra birlikte öğle yemeğine çıkmamızı önerirdi...
Ama ben hep aynı cevabı verirdim:
“-İsterdim ama çok işim var...”
Önemli bir iş toplantısının sabahında da aynı şeyi söyledi:
“-Bugün öğle yemeğine ne dersin?...”
Özür diledim... Sonra toplantı sırasında eşimin bir trafik kazasında öldüğü haberini aldım...
...
Şimdi bir şekilde yalnızca bir saat için bana geri gelseydi, öğle yemeğine
götürüp onu sevdiğimi söylerdim...
Bu fırsata sahip olabilmek için her şeyimden vazgeçebilirim...
Bir kişiyi seviyorsanız bunu ona söyleyin...
Çoğu kez bunu beceremeyiz...
Bunun yerine o kişinin bunu bildiğini veya duymaya ihtiyacı olmadığını düşünürüz...
...
Bir zil, sen onu çalana dek zil değildir...
Bir şarkı, sen onu söyleyene dek şarkı değildir...
Sevgi kalbine, orada durması için konmadı...
Sevgi, sen onu dağıtana dek sevgi değildir... (...George Shinn)


temel’in yeri
Temel’e hediye olarak çok nadide üzümlerden yapılmış bir küp pekmez gelmiş...
Öylesine güzel, öylesine değerli bir pekmezmiş ki, Temel yemeye kıyamamış ve saklamaya karar vermiş...
Küpün ağzını sıkı bir kapakla kapatıp, bir de kilit vurmuş...
Arada bir açıp, “Ne pekmezmiş bee” diye ağzını şapırdatıyormuş...
Bu arada Temel’in yanında çalışan Dursun, küpün altından çaktırmadan bir delik açmış, her gün bir bardak yürütüyormuş...
Temel bakmış pekmezin seviyesinde her geçen gün biraz eksilme oluyor, Fadime’ye koşmuş;
“-Fadime birisi bizim pekmezden her gün biraz çalıyor...”
-Ben kimin çaldığını biliyorum. Dursun’u bir gün küpün altına delik açarken gördüm...
“-Yok yok... Dursun’un küpün altını deldiğini ben de biliyorum ama... Pekmez küpün altından değil, üstünden eksiliyor...”

aradığınız aboneye ulaşılamıyor!
“Yahu ben o telefonun borcunu Güneşli’deki Telekom’a ödeyip kapattırmıştım...”
Öyle sizin, “Kapattım” demenizle olmuyormuş o işler...
İş bittikten sonra bir fatura daha geliyormuş, onu da ödeyip öyle elveda diyormuşsunuz eski numaranıza...
Bir tarihte Hürriyet Gazetesi’nde çıkan, “Bankaya 1 milyon borcu kaldı, 2 sene sonra 5 milyar hesap ekstresi geldi” haberini yâdederek, hiç konuşmadığım ve vedalaştığımı zannettiğim telefon için yüklü sayılabilecek bir ödeme daha yaptım...
-Açıldı mı şimdi yeni numaram?...
“-Yoo... O numara için yeniden başvuru yapacaksınız, arkadaşlarımız gelip açacak...”
...
Birkaç maceralı “Üst katta, alt katta” memur konuşmalarının ardından yeniden müracaatımı yaptım ve ertesi gün telefonum açıldı...
Bitti mi peki?... Bitmedi tabii ki...
Telefonum açıldı ne de olsa, akşam internete girerim diyordum ama, ADSL’im kapalı...
Bilmiyorum ama fikir yürütüyorum; başıma bela olan eski numaram yüzünden onu da kapattılar ve ben yeniden gidip, bir de onun için müracaat etmek zorundayım...
Halbuki defalarca “Telefon önemli değil de, internete giremiyorum” dememe rağmen kimse “Arkadaş biz senin internetini de kestik” bilgisini vermiyor...
...
Ve şimdi ödüm kopuyor oraya gitmeye...
Aynı teyzeye gidip “Müsaade ederseniz bakacağım” azarını işitmeye,
Aynı vezneye gidip “Heh heeeh... Senin borcun yok ki” alayını görmeye bir kez daha katlanamam...
Ve siz bana şaşarsınız, “Ne var canım insan yüzüne çıkmaktan korkacak” diye...
(...Baş tarafı www.ihlassondakika.com’da)


söz der ki
“-Erkekler iltifatların da eleştirilerin de yarısını kabul etmeli, kadınlar ise ikiye katlamalıdır...”
(...Kadın erkek gerçeğine ışık tutarken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)

tuzaktan kumanda
(...FOX - Çarkıfelek)

MEHMET ALİ ERBİL: Senin kan grubun ne?...
YARIŞMACI: Balık burcuyum ben Mehmet Ali Bey...

bir film diyaloğu!
“-Bir şeyin yüzde 50’si, hiç bir şeyin yüzde 100’ünden iyidir...”
(...Hızlı Ve Öfkeli filminden
Samet Koç gönderdi)

bizimkiler
Geçen akşam Liverpool - Chelsea maçında Peth bir golde kontrpiyede kaldı...
Göksel o golü yorumluyor;
“-Demek ki dünyanın en iyi kalecisi bile kartonpiyerde kalıp gol yiyebiliyormuş...”

iğnelik

> YAŞATTIK

Biz kırmadık Ermeni,
Ya da başka bir soyu...
Kurtardık ezileni,
Koca bir tarih boyu!

Müslüman Türk soy kırmaz,
Tarih buna şâhittir...
Haçlı kırar kayırmaz,
Nürnberg ile sâbittir!

Bilir bunu en iyi,
Frenk Alman İngiliz...
Yaşattık Ermeni’yi,
El üstünde tuttuk biz!..

> (...Sefa Koyuncu)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi