25 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



Demirel;
1924’de doğdu.
1955’de 31 yaşında Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu.
1964’de 40 yaşında Adalet Partisi Genel Başkanı oldu.
1965’de 41 yaşında Başbakan oldu.
7 kez geldi. 7 kez gitti.
1993’de 69 yaşında Cumhurbaşkanı oldu.
Şu an 85 yaşında.

Çaya çorbaya limon hesabı her şey için akıl veriyor.
Parti kuracaklar elini öpüyor, Ankara’ya gelenler evini buluyor, mesaj vermek isteyenler fikrini soruyor.
Bir bakıyorsunuz, “Başörtülü kızlar okumak için Arabistan’a gitsin” diyor.
Bir bakıyorsunuz, “O 10 yıl önce olan bir olay niye karıştırıyorsunuz” diyor.
Bir bakıyorsunuz, 27 Mayıs darbesini savunarak Anayasa Mahkemesi`nin türban kararını destekliyor.
Bir bakıyorsunuz Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı için, “Böyle bir olay keşke olmasaydı. Diplomasi kavga etmemek için vardır. Uluslararası meselelerde faturaların ne zaman ve nerede çıkacağının farkına varılamaz” diyor.
Bir bakıyorsunuz “Tapulu arazime gecekondu yaptırtmam” diyor.
Bir bakıyorsunuz, “Erbakan okul arkadaşım. Yalnız okul arkadaşım değil, iyi arkadaşım” diyor.
Hemen her gün olay nerede Demirel orada...
Hiç bırakmaya niyeti yok. Bir İran’a gitmediği kaldı.
Bilmem anlatabildim mi Numan Bey?
(...Mustafa Koç - Okur/Yazar)


temel’in yeri
Yetmiş yaşındaki Temel’in nefes borusundan rahatsızlığı varmış...
Doktoru günde kaç sigara içtiğini sorunca,
“-Kırk elli tane içiyorum...”
-Sigara dışında probleminiz yok... Bırakırsanız yüz yaşına kadar yaşama ihtimaliniz var...
“-Doksan yaşına kadar yaşamak için günde kaç sigara içebilirim?...”

bizimkiler
(...Bizimkilerin geri dönüşü olmayan sözleri)

SERDAR: Gemilerde ABS var mı?...
...
EMİN: Benim bilgisayarım kapalı... İnternet açık sadece...
...
KEMAL: Yara bantı kalmamış, asprin vereyim mi?...
...
BİLGEHAN: Söz vermek macundan çıkmış tüp gibidir...
...
TALİP: Şarj cihazının da IMEI numarası oluyor mu?...
...
MURAT: Fazla sol halı saha ayakkabısı olan var mı?... İkisini de sağ getirmişim...

itiraf reyonu
(...isim: mor ve berisi ...şehir: istanbul ...yaş: yirmidört)

Bu büyük dalgınlığa nasıl imza attığımı kimse anlamayacaktır... Kredi kartından benzin parasını çektirdikten sonra pompaların başında duran arabama binip istasyondan çıktım...
Çok gitmeden anladım ki; bu araba benimkine pek benzemiyor... Geri döndüğümde istasyon ekibi ve yaşlıca bir amca beni bekliyordu...
Arabaları karıştırdığım zaten anlaşılmıştı...
Ama arabasını aldığım amcanın sözleri, rezilliğime rezillik kattı;
“-Evladım bu arabaların biri beyaz, biri siyah, nasıl becerdin?...”


söz der ki
“-En büyük hatayı, sevdiğimizden korkarak yaparız... Daha kötüsünü de korktuğumuzu severek...”
(...Kafa yorsa da; hakkı verilecek olursa müthiş S.Ö.Z.leri)


tuzaktan kumanda
(...NTV - Sade Vatandaş)

OKAN BAYÜLGEN: Acımasız bir habercilik tarzınız var abi sizin?...
UĞUR DÜNDAR: Babam mezardan çıksa, inanmadığım bir şeyi söylese acımam...


Bir film diyaloğu
“-Beni hapiste vurdular Keje ölmedim... Hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim... Çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim... Yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım...”
(...Eşkıya filminden)


iğnelik

> MERHABA KÖRFEZ

Oynadı yer yerinden,
Orta Doğu uyandı...
Türkiye üzerinden,
Avrupa’ya dayandı!

Anladılar nihâyet,
El ele vereceğiz...
Birlik olursak şâyet,
Huzûra ereceğiz!

Geçmişte de güzeldi,
Türklerin himâyesi...
Sefa geldi hoş geldi,
Körfez’in sermâyesi!..

> (...Sefa Koyuncu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi