25 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



hayata dair...
İnsanoğlu, vicdanın üstünlüğünü, şefkatin vazgeçilmezliğini, sevginin sonsuz gücünü öğrenmedikçe, dünya hep acılar ve hayal kırıklıkları dünyası olarak sürecektir...
Kişinin yücelmesi anlayışa, vicdana ve bilgiye dayanır...
Bunda en önemli eylem, kendimize egemen olmak, diğer tanımıyla egomuzu denetim altına almasını bilmektir...
İnsan bilinç ve vicdanı ile bilimi birleştirmek durumundadır...
Aynı zamanda; gelenekleri, dini görüşü, teknolojinin gelişmeleri ile bağdaştırmak ve böylece üretici düşünceyi madde ile barıştırmak çabasına girmek zorundadır.
İnsanca yaşamak, vicdanımızın sesini bastırmadan akıllıca, sorumlulukla ve olumlulukla hareket etmekle başlar.
İçgüdüsel olarak, her olayda sorununuz ya da şaşkınlığınız ne olursa olsun vicdanınız, sizin haklı olup olmadığınızı adeta bağırır...
Tabii duymak isterseniz ya da sesini boğmaya kalkmazsanız...
(...Hanri Benazus)



bir film diyaloğu
“-Bir erkeğe yaraşan her şeyi yapmayı göze alırım, ama daha fazlası erkeklik değildir...”
(...V For Vendetta filminden)



temel’in yeri
Temel, bütün fotoğraflarında gözleri kapalı çıkıyormuş...
Tabii her seferinde devlet dairesinden geri dönüyormuş...
Yine çektiriyor, yine getiriyor, bakıyorlar yine gözleri kapalı...
Adamlar artık iyiden iyiye sinirleniyor ve Temel’i fotoğraf çektirirken görmek istiyorlar...
Gidiyorlar hep beraber bir fotoğrafçıya ve seyretmeye başlıyorlar...
Fotoğrafçının “Çekiyoruuum” uyarısına Temel’in gözlerini kapatıp, kafasını sallayarak “Çeeek” diye onay verdiğini görüyorlar...


söz der ki
“-Gideni durdurmak için yapılan her jest, yolculuğu hızlandıracaktır...”
(...Ok ve yay ilişkisini anlatırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)


tuzaktan kumanda
(...CNN TÜRK - Nası Yani)
MERAL OKAY: Genç ve başarılısın ama dostlarından kimse yok mu?... Yani ‘Tolgacım şunu şöyle yapsak’ diyen, ateşin altını kıssan?...
TOLGA KAREL: Öyle değil ama şöyle bir durum var. İnsanın adı çıkacağına, canı çıksın diye de bir tabir vardır...
MERAL OKAY: Senin bir motosikletli görüntünü hatırlıyorum. Benim yakınım olsaydın, evire çevire döverdim.
TOLGA KAREL: O zaman beni nüfusunuza alın...


iğnelik
LABİRENT
Dolandırıldık dostlar,
Labirentin içinde...
Böyle anlamsız duvar,
Ne Hint’de var ne Çin’de!

Pınarları şahâne,
Muslukları tapalı...
Açık bir hapishâne,
Çıkışları kapalı!

Geçeceğiz niçinden,
Duvarı yıkacağız...
Labirentin içinden,
Birlikte çıkacağız!
(...Sefa Koyuncu)



itiraf reyonu

-Dombili Murat’ın maceraları - 6 -
Bundan takriben 6-7 ay önceydi... Sanırım bir Cumartesi akşamı...
Murat, Emre ve Cepçi Mehmet’le işten beraber çıktık, Esenler’e doğru gidiyoruz...
Cezaevi viyadüğünde önümdeki araba birden durunca ben de ani fren yaptım, çok şükür vurmadık, bir şey olmadı...
Ama arka koltukta durum aynı değildi Emre telaşla “Murat ölüyor” diye feryat figan bağırmaya başladı... Baktım gerçekten de can çekişiyor, hırıltılar, yüzü güzü kan revan içinde...
Ben süratlendim kısa sürede Esenler çıkışında bir hastane var, oraya yetiştim...
Hemen acilin önüne yanaştım sağolsunlar görevliler koştular Murat’ı sedyeye koyup götürdüler...
Biz şoktayız, bir an dilimiz tutuldu konuşamıyoruz, birbirimize bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz...
Neyse birkaç dakika sonra içerden doktor çıktı olay da anlaşıldı...
Bizim Murat leblebi atıştırırken ben de aniden fren yapınca kafayı olanca gücüyle ön koltuğa vurmuş... Leblebi de nefes borusuna kaçmış...
6 saat müşahede altında kaldıktan sonra eve gönderdiler, ama olayı esnaftan kime anlattıysak inandıramadık...



bizimkiler
TALİP: Bu otobüslerde cep telefonlarını kapatıyor muyuz?...
ŞOFÖR: Evet, sadece bunlarda kapanıyor zaten...
TALİP: Ama benimki kontörlü hat...
***
FATİH: Sende fotoğraf makinesi var mı, Amerika’dan dönünce veririm...
SERDAR: Nasıl bir şey lazım?...
FATİH: Renkli olursa iyi olur...
***
GÖKSEL (Mesajla): Dayko beni cepten arar mısın?...
ENDER: Yav hayırdır... Sen bana çağrı bırakmazdın, ne oldu?...”
GÖKSEL: Kusura bakma kardeşim... Benim şarjım az da, o yüzden sana arattım...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi