25 Mayıs 2010 Salı

Söz Market



Baba beni okula gönder.
Darbe yapıp, yönetim kuracağım.

Baba beni okula gönder.
Rektör çıkıp, darbeye
destek olacağım.

Baba beni okula gönder.
Sendikacı olup, saltanat kuracağım.

Baba beni okula gönder.
Bizimkilere torpil yapacağım.

Baba beni okula gönder.
Mahkeme basıp, gazete bombalayacağım.

Baba beni okula gönder.
Tüccar olup satacağım, yardım
ve yataklık yapacağım.

Baba beni okula gönder.
Örgüte avukat olacağım.

Baba beni okula gönder.
Doktor olup rapor yazacağım.

Baba beni okula gönder.
Hava alıp yatacağım.

Baba beni okula gönder.
Hasta olup, ajitasyon yapacağım.

Baba beni okula gönder.
Her türlü numarayı yapacağım.
Seçime müdahil olacağım.

Seni seviyorum baba.
Havaalanında bekliyorum.
(...Mustafa Koç / Okur - Yazar)



söz der ki
“-Nelerin mutsuz ettiğini bilmiyorsan, nelerle mutlu olacağını bilemezsin...”
(...Canı isteyince güzelini ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)



tuzaktan kumanda
(...HABERTÜRK - Bu Gece)

SABA TÜMER: Türkçe’yi o kadar çok insan yanlış kullanıyor ki, bazen ben de yanlış kullanıveriyorum. Kulak alışkanlığı maalesef...
TULUĞ ÇİZGEN: Öyle bir hale geldik ki; doğruyu konuşursak bizi anlamayabilirler...
SABA TÜMER: Bir çok köşe yazarı da televizyonlara çıkıp yorumlar yapıyorlar ya, onların da ne kadar kötü konuştuğuna şahit oluyorum. Sanki koyun sürüsü...




temel’in yeri
Temel, Dursun’u da almış yanına, atlamış arabasına, para kazanmaya İstanbul’a gelmişler...
İstanbul’da avare avare dolaşırken bir dükkan görmüşler:
Pantolon: 5 TL... Gömlek: 2.5 TL... Palto: 10 TL...
Temel’de şimşek çakmış;
“-Ula Dursun, bu fiyatlar harika, biz şimdi burdan 100 tane pantolon, 100 tane gömlek, 10 tane palto alsak, Trabzon’a dönsek, bunları en az 3 katı fiyatına satar zengin oluruz...”
Dalmışlar dükkana... Temel hemen atılmış:
“-Bana 100 tane pantolon, 500 lira eder, 100 tane gömlek, 250 lira eder, 10 tane de palto, 100 lira eder... Alın şu 850 lirayı yükleyin arabaya...”
Dükkan sahibi, “Gidin işinize kardeşim” demiş;
“-Burası kuru temizleme dükkanı...”



hayata dair
Dostluk insana erdem kazandırır...
Bir başka deyim ile; erdem, dostluğun oluşmasının yardımcısıdır...
Erdem, tek yaşayan insan için değil, toplum halinde yaşayan insanlar içindir... Erdemliliğimizin varlığı, ancak birlikte olduklarınızın kabulü ile gerçeklik kazanır...
...
Erdem olmadan, dostluğun hiçbir türü olmaz...
Dostluğu hem doğuran hem sürdüren erdemdir...
Erdemden daha çok sevilebilecek hiçbir şey yoktur...
Hiçbir şey onun kadar kendine sevgiyi çekmez...
...
Dostluktan gelen sevecenliği, tabiatın oluşturduğunu anlamak güç değil...
Sevgi ile yüklü dostlar isterler ki, aralarında yardım istemekten çok yardım etmeye hazır olsunlar...
Böylece hayatlarına onur kazandırırlar...
(...Çicero)



kadınlar & erkekler
Kızın çocukluğu, gençliği, okul hayatı hep şehirde, lüks semtlerde, alış veriş merkezlerinde geçmiş...
Hayatında köy hayatını yaşamamış, bir inek bile görmemiş...
Ama kader bu ya gönlünü bir köy delikanlısına kaptırmış...
Düğün yemeğinde konuşma sırası ona gelince ayağa kalkmış,
“Çok değişik duygular içindeyim” demiş;
“-İnanın kocamla tanışana kadar bir inek görmemiştim...”



bizimkiler
Serdar hastane kapısında sepetteki galoşu kafasına geçirip içeri girer... Görevlinin kendisine uyarısı şöyle olacaktır;
“-Beyefendi onlardan iki tane de ayaklarınıza takın bi zahmet...
***
Bursa’da yaşlı kadın el arabasının altında kalıp vefat etti... Osman haberi yazarken Ersin soruyor;
“-Kaç kilometre hızla çarpmış ki?...”



iğnelik
OBAMA 24
Ermeniler her nisan,
Yalan mumu yakıyor...
Soy kırımı de başkan,
Diye dört göz bakıyor!

Obama’ya da öyle,
Yeşil ışık yaktılar...
Sen bâri yalan söyle,
Deyip öyle baktılar!

43 başkan etmedi,
Yalan yere şehâdet...
Trajik olay dedi,
Obama da nihâyet!..
(...Sefa Koyuncu)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi