22 Eylül 2010 Çarşamba

Söz Market




-Temel niçin kendine teklif edilen üst düzey yöneticiliği kabul etmemiş?...
“-Yükseklik korkusu varmış...”
...
Temel sinemaya gittiğinde en önlerden bilet alıyormuş... Neden?...
“-Filmi herkesten önce seyretmek için...”
...
-Bir Rus’la evli olan Temel, karısı hamile kalınca Rusça dersleri almaya başlamış... Niye?...
“-Çocuk dünyaya geldikten sonra ne konuştuğunu anlamak için...”
-Bir tabloyu duvara asmak için neden 20 Karadenizli gerekir?...
“-Biri tabloyu, biri çiviyi, biri çekici, diğerleri duvarı tutsun diye...”
...
-Otomobil yarışına katılan Temel, 30 kez yolun kenarında durmuş... Niçin?...
“-Biri lastik değiştirmek, benzin almak, diğerleri yol sormak için...”
...
-Temel, ağrıyan dişini çektirmek için baytara gitmiş... Niçin?...
“-Köpek dişi ağrıyormuş...”


bizimkiler
Halı saha maçına gitmek için arabadayız...
Fatih, cep telefonundan radyo dinliyor... Tam bu sırada TGRT FM’de Hasan Hocam konuşuyor...
Hocamın yorumlarını beğenmeyince telefonu Serdar’a uzatıyor, “Baksana şu hocama yaa... Neler söylüyor” diye sinirleniyor...
Serdar alıyor telefonu, kulağına götürüyor;
“-Alooo... Hocam Serdar ben Serdar...”


itiraf reyonu...
(...isim: h.sevinç ...şehir: bursa ...yaş: yirmi iki...)
Kafamda hangisini çözeceğimi bilemediğim 50 problemle birlikte işten çıkmış eve doğru gidiyordum...
Bomboş sokakta karşıdan gelen kişiyle omuz omuza çarpıştık...
Suçu kabullenip, “Pardon” diye özür diledim...
“Park yapılmaz” tabelası bana bakıyordu...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

hayata dair
Yaşadığım her yılla hayatın ziyan edilen kısmının, vermediğimiz sevgilerde, kullanmadığımız güçlerde, hiçbir riski göze almayan bencilliklerde olduğunu daha çok fark ediyorum...
Bunlarla acıdan kaçınırken, mutluluğu da yitiriyoruz...
...
Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz.
Hayatın gerçek trajedisi, bir yetişkinin aydınlıktan korkmasıdır.
...
Görünen her şeyin gerisinde daha engin bir şey vardır;
Her şey, kendinden başka bir şeye açılan bir yol, bir kapı, bir pencereden başka bir şey değildir...
...
Ölüm hayatta büyük bir kayıp değildir.
Asıl büyük kayıp, yaşarken içimizde ölen şeylerdir... (...Robin Sharma)

bir film diyaloğu
“-Çocuklar babalarını hayallerindeki gibi hatırlar...”
(...Babam ve Oğlum filminden)


söz der ki
“-Kadınlar akıl almaktan hoşlanmaz, teyit edilmek ister...”
(...Sadece müthiş S.Ö.Z.’leri)


tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Disko Kralı)

OKAN BAYÜLGEN: Seni hep birileriyle kavga ederken görüyoruz yav?...
NİHAT DOĞAN: Nihat Doğan sakal gibidir... Kestikçe, daha gür çıkar...
***
(...KANALTÜRK - Telegol)

GÖKMEN ÖZDENAK: Arda’nın domuz gribi diye buradan taa Roma’ya gitmesini anlamış değilim ben...
AHMET ÇAKAR: Roma dediğin nedir abi; yürüyerek iki dakika...
***
(...SABAH - Günaydın)

MUHABİR: Domuz gribi hakkında nasıl bir tedbir aldınız?...
NİHAT DOĞAN: Ben domuz yemiyorum valla... O yüzden tedbir almıyorum...

İğnelik

> KUŞ UÇUŞU

Olan biteni seyret,
Mukâyese et dene...
Bizdeki muhâlefet,
Anlayışı hasmâne!

Yapılanları yıkmak,
Muhâlefet serisi...
Her işe karşı çıkmak,
İnönü teorisi!

Bataklığı kurutsan,
Bilir inkâr ederler...
Sen ağzınla kuş tutsan,
Kuş seni yuttu derler!.

Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Komedi