22 Eylül 2010 Çarşamba
Söz Market
(... “İdeal erkek nasıl olur” başlıklı “Mor & Berisi” yorumu)
Yaş 22: Yakışıklı, sempatik, maddi durumu iyi, ilgiyle dinleyecek, espri anlayışı gelişmiş, gücü kuvveti yerinde, iyi giyinen, her konuda zevk sahibi, sürpriz yapmayı seven, romantik ve hayal gücü gelişmiş biri...
...
Yaş 32: İyi görünümlü, kafasında saçı olan, kapı açan, yemeğe gidildiğinde sandalye tutan, çok dinleyen, fıkra anlatıldığında gülen, yemekleri beğenen, doğum günü ve yıl dönümlerini unutmayan, haftada en az 1 defa romantik olabilen biri...
...
Yaş 42: Çok çirkin değil, tamam kel olabilir, binmeden arabayı hareket ettirmeyen, akşam yemeğine köşedeki köfteciye götüren, dinlerken başını sallayan, göbeğini kamufle edecek şekilde kıyafet seçen, çoğu hafta sonu tıraş olan biri...
...
Yaş 52: Burun ve kulak içindeki kılları fazla uzun olmayan, bir şey anlatırken uyuyakalmayan, aynı fıkrayı tekrar tekrar anlatmayan, aynı renk çorapları seçebilen, televizyon karşısında yemekten hoşlanan, adımı unutmayan biri...
...
Yaş 62: Banyonun nerede olduğunu hatırlayan, bakımı fazla masraflı olmayan, mümkün olduğu kadar gürültüsüz horlayan, neye güldüğünü birden unutmayan, lapa yiyeceklerden hoşlanan, dişlerini nereye koyduğunu unutmayan biri...
...
Yaş 72: Yaşayan ve arada bir nefes alacak kadar gücü kuvveti yerinde biri...
hayata dair
Dostların ahlâkı temiz olmalı.
Aralarında her konuda, düşünüşlerinde, isteklerinde, ayırımsız, tam bir anlaşma olmalı...
İnsana sevgi kazandıran erdemden ayrılmamalı...
İnsanların dostluğa elverişli olup olmadıklarına bir karar vermek için görünür belirtileri yoktur...
Onun için sağlam, değişmeyen, hep aynı kararda olan dostlar seçelim...
Bunun için de öncelikle dostluğa girişim gerekir...
(...Cicero)
bizimkiler
İMG’den Ömer Faruk’la Emir geçtiğimiz hafta Dubai’deydiler...
Birlikte bir macera yaşamak istemişler ve de araba kiralayıp sabahın 05.00’inde Umman Krallığının yoluna düşmüşler...
Sınırdan geçerken Umman polisi bizimkilerde Dubai çıkış mührünün olmadığını görüp, hatta şehre geri gönderip mühür bastırmalarını istemiş...
Bizimkiler vizeleri ve pasaportları uzatıp mührün vurulmasını izlerken Ömer Faruk’un pasaportuna çıkış mührünü vuran polis, vizeyi de çöpe atmış...
Bu durumdan kıllanan Ömer Faruk hayretle ne olduğunu sormuş engin İngilizce’siyle...
Aldığı cevap:
“Sizin aldığınız vize tek yön vizesi... Şimdi çıkış vizesi vurduk ve iptal ettik...”
Telaşa düşen bizimkiler Emir ile Ömer’in pasaportunu ise son anda kurtarmışlar... Ancak durum tabii sıkıntılı, Ömer Faruk artık ne Dubai’de, ne de Umman’da imiş...
Yani tam Terminal filmindeki gibi...
Neyse uzun süre dil dökmeler ve de boyun bükmeler sonunca Dubai polisi insafa gelmiş de işlemi iptal ettirip Dubai’ye geri dönmüşler...
Umman macerası ise başka bir bahara kalmış...
söz der ki
“-Terazisinin ayarı ile oynamış küçük bakkallar gibiyiz... İyi taraflarımız tartılmaz oldu, bedavaya gidiyoruz alan yok...”
(...Bir anda aklına gelince ettiği “Made in Turan” müthiş S.Ö.Z.’leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol)
HAKAN ÜNSAL: Hocam bu pozisyonda ofsayt için arada otuz santim var...
AHMET ÇAKAR: Otuz santim dediğiniz bir kefal balığıdır sevgili kardeşim...
temel’in yeri
Doktor Temel bayan hastasına ancak altı ay ömrü kaldığını söylemiş...
Hasta sormuş;
“-Peki ne yapmalıyım?...”
Temel’in önerisi;
“-Senin yerinde olsam evlenir ve kocamın ailesinin yanına taşınırdım... Hayatının en uzun altı ayını yaşarsın...”
itiraf reyonu
(...isim: ali taşdelen ...şehir: istanbul
...yaş: kırk üç)
Mobilyacıya yeni bir yemek odası takımı siparişi veren Cem ürünün geleceği günden bir gün önce halen kullanmakta oldukları eski takımı nasıl olsa yarın yenisi gelecek diye hurdaya vermiş...
Yemek odası söz verilen tarihe yetiştirilemeyince bir hafta apartmanın bahçesindeki masada yemek zorunda kaldılar yemeklerini...
(omer.soztutan@tg.com.tr
itiraf edin, rezil edelim...)
İğnelik
> KİN VE GÜL
Türkiyesiz Avrupa,
Pinekliyor yarışta...
Çözüm isterse Papa,
Türkiye’yle barışta!
İnsana verdik değer,
Hakkın hizmetkârıyız...
Biliyor ki bilgeler,
Barışın mimârıyız!
Eteklerde biriken,
Çakıllar dökülüyor...
Kin kapısından diken,
‘Gül’lerle sökülüyor!..
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder