bir film diyaloğu!
“-Önemli olan nasıl bir hayat yaşayacağım değil, o hayatın benim olması...”
(...The Firm filminden)
kadınlar&erkekler
(...Erkeklerin Şifreleri)
“-Ben kıskanç biri değilim ki!...”
(...Benden yakışıklı olmadığı sürece problem değil)
...
“-Tamam, yarın ben seni ararım...”
(...Sen sakın beni arama)...
...
“-MSN ve Facebook şifreni söyler misin?...”
(...Bir gün benden ayrılırsan hayatını zindana çevireceğim)
...
“-Hayatım sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?...”
(...Annenle tanışmak istemiyorum)
...
“-Uykun hafif midir?...”
(...Acayip horluyorum)
...
“-Canım gelirken kola alayım mı?...
(...Yemeği yap, sofrayı kur)
...
“-Sabah uyandığında beni de çaldır...”
(...Sabah kalkar kalkmaz beni düşün)
...
“-Tek günlük ilişkilerden sıkıldım...”
(...Kimse bana ikinci gün katlanmak istemiyor)
temel’in yeri
Temel Dede ile Fadime Nine arabaları ile seyahat ederken, öğle yemeği için bir yol kenarı restoranında mola vermişler...
Daha sonra yollarına devam etmişler, ancak hareket ettikten 40 dakika sonra Fadime Nine gözlüğünü restoranda unuttuğunu fark etmiş...
İlk buldukları kavşaktan geri dönmüşler, ama Temel Dede eşinin bu unutkanlığına sürekli söyleniyormuş...
Oflamış puflamış, “Hep böylesin” gibi şeyler söyleyerek karısının burnundan getirmiş...
Sonunda restorana gelmişler, Fadime Nine arabadan inip içeri doğru yürürken “Heyy” demiş Temel Dede;
“-Madem gözlüğünü alacaksın; bari benim atkımı ve kredi kartımı da isteyiver...”
hayata dair
İnsan her zaman aynı insanları görürse, bunları hayatının bir parçası saymaya başlar...
Bu kişiler de bu sebeple, hayatımızı değiştirmeye kalkışırlar...
Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır...
Çünkü herkes; bizim nasıl yaşamamız gerektiğini harfi harfine bildiğini sanır...
Ne var ki, hiç kimse kendisinin, kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez...
(...Paulo Coelho)
itiraf reyonu
(...isim: ahmet yorulmaz ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş)
Yeni tanışıp, o gün ilk kez “Kahve Dünyası”nda buluştuğum kızın sigarasını yakarken saçlarının bir kısmını uçurdum; Biiirr...
...
-Minibüsün en arka koltuğunda otururken inmek için kalktım ve şoförün gaza yüklenmesiyle kalktığım yere oturunca herkes kahkahayı bastı; İkiii...
...
-Eve doğru giderken yeni konulmuş camekanlı otobüs durağına çarptım, esnafın kikirdemesini duydum; Üüççç...
...
Hepsi aynı gün... Hepsi rezil...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
krampon
-Bursaspor, Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk puanını bir hayır kurumuna bağışlama kararı aldı...
-Fenerbahçe’nin son Türkiye kupası şahidi Naim Dede hayatını kaybetti...
-Kavak Yelleri’nde yeni eşleşmeler belli oldu: 1. grup Aslı-Atakan / 2. grup Efe-Mine / 3. grup Deniz-Su / 4. grup Metin-(Lerzan-Duygu galibiyle)...
-Galatasaray’lı milli futbolcu Sabri Sarıoğlu, sakatlanmadan ameliyat olarak dünya futbol tarihine geçti...
-Bihter ile Behlül’ün ilişkisini Adnan Bey ile aynı zamanda öğrenen Nihat Doğan’a sanal alemde tepkiler sürüyor...
-Adnan Polat’ın bile sağ arka adalesinde yırtık tespit edildi..
(...Ahmet Okur & Zaytung)
söz der ki
“-Mutluluk yoktur... Mutsuzluğa alışmak vardır...”
(...Kulağa hoş geldi diye ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...STAR / İzdivaç)
STÜDYO KONUĞU: 70 milyonun izlediği bu programa katıldığım için çok mutluyum...
ZUHAL TOPAL: Tabii, 70 milyonun hiçbir işi yok, hepsi oturmuş bizi izliyor zaten...
bir görüş!
Dünyanın en güçlü devletinin elçileri ile yazışmaları dahi yasal olmayan biçimde ortaya konursa...
Kişiye suç isnat etmek için delil sayılamaz...
İddia sahibi, iddiasını ispat ile yükümlüdür...
Aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur.
Delil karartma veya kaçma ihtimali olmayan zanlıların tutuklanması “teamülden” değildir.
Gecikmiş adalet, adaletsizliktir...
Yargı öncesi tutukluluk süresinin “olası-olmayası” ceza süreleri ile orantısızlığı, infaz niteliği taşır ve adalet olamaz...
Ne dersiniz?.. (...Denizce’nin sorusu)
8 Aralık 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder